Haber: Pelin Yükselay
Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın sorularını yanıtlayan Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, Avrupa Parlamentosu’nun son Taşınmaz Mal Komisyonu kararını değerlendirerek, ‘o kadar da olumlu bir karar değil’ dedi.
Karar içerisinde Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Demopoulos kararı uyarınca kurulduğunun ve tekrar değerlendirmeye gerek olmadığının bir cümle ile belirtildiğini dile getiren Dizdarlı, bunun harici bakıldığında ise Avrupa Parlemntosu’nun Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili ciddi bulguları bulunduğunu belirtti.
Dizdarlı, şöyle devam etti:
“Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkili olup olmadığını çok fazla değerlendirmediler ama Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışma usulünü ve buradaki sıkıntıları tek tek yazdılar. Bizim için çok olumlu bir karar değil. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çok aktif ve hukuka uygun çalıştırılması gerekiyor.”
“Tutuklamalar ‘iki devlet’ vizyonu nedeniyle bize yapılan bir misilleme”
Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konuyla ilgili prensipleri varken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararları ortada dururken bunların aksine söylediğimiz her şeyin aleyhimize kullanılacağını belirterek, bu tür tutumların bizlere faydası olmadığını kaydetti. “İki devlet dediğiniz anda işler daha kötüye gitti” diyen Dizdarlı, tutuklamaların bize ‘misilleme’ olarak geri döndüğünü vurguladı.
“Bakanlar Kurulu’nun kararı çok yanlış”
Bakanlar Kurulu’nun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına 6 mülk alabilme hakkı vermesinin çok yanlış bir karar olduğunu da belirten Dizdarlı, “ Güney Kıbrıs Ceza Yasası’nı tadil ederek yeni bir madde koydu. Kuzey Kıbrıs’taki Rum mallarını tasarrufunda bulunduran, üzerine inşaat yapan, satışını yapan, reklamını yapan kişilerin suç işlediğini belirtti. Bu nedenle onlar o yasa tahtında işlem yapıyor. KKTC’de ise Bakanlar Kurulu bir karar çıkardı ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına 6 mülk alma hakkı verdi ki benim görüşüm çok yanlış bir karar. Güney Kıbrıs’ta taşınmaz mal koçanı verilmiyor, vasilik sistemi var. Bizim Bakanlar Kurulu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının mülk alabilme sayısını artıyor. Bakanlar Kurulu, ‘6 mülk alma hakkınız var ancak bunları uzun vadeli kira veya aile büyüklerinden çocuğa da geçebilen bir sistemde kullanın’ deyip taşınmaz mal koçanı vermese bir sorun yok. Hatta ‘afferin’ derim. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını teşvik edip 6 mülk almalarına olanak sağlamak bence çok sakıncalı. KKTC’de yaşayan veya vatandaşı olan 9 kişinin aleyhlerine İnterpol’de tutuklama emirleri olduğu söyleniyor. Ben sıranın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da geleceğini düşünüyorum. Yarın o bir gün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için de İnterpol aracılığı ile tutuklama kararı çıkarabilirler. O zaman ne yapılacak?” diye konuştu.
“Taşınmaz Mal Komisyonu bağımsız hale gelmeli”
Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bir an önce bağımsız hale gelmesi gerektiğinin altını çizen Dizdarlı, şöyle devam etti:
“Taşınmaz Mal Komisyonu çok önemli bir kurum daha bağımsız bir hale getirmek gerekiyor. Taşınmaz Mal Komisyonu için alınan meblağların tamamen bir fona aktarılması ve bağımsız kişiler tarafından yönetilmesi gerkiyor. Bu konuda bir tasarı hazırlandı diye biliyorum. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışmalarının ciddi şekilde hızlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Rumlar Taşınmaz Mal Komisyonu’nun ne yaptığını ya da yapmadığını çok ama çok iyi biliyor. Rumların bu konuda ‘evet bu adımlar uygundur’ diyecekleri adımların atılması gerekiyor”
“Bizim Taşınmaz Mal Komisyonu’nun hızlı ve etkili çalıştığını göstermemiz gerekir”
Taşımaz Mal Komisyonu’nun mülkiyetteki tüm sorunları çözemeyeceğinin de altını çizen Dizdarlı, şunları kaydetti:
“Benim bildiğim Taşınmaz Mal Komisyonu’na 7 bin kusur başvuru var. Bunların bin kusuru ele alındı ve neticelendirildi. Çok yavaş işleniyor. Çalışmaların hızlanmasını teşvik etmek gerekir. Güney Kıbrıs’taki yönetim Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yavaş çalışmasına çok hoş bakmıyor. Bizim Taşınmaz Mal Komisyonu’nun hızlı ve etkili çalıştığını göstermemiz gerekir ki onlar da Komisyona güven duysun ve başvursun. Bugüne kadar komisyon tüm çareleri kullanmadı. Bu topluma takas hakkını vermedi, 15 yılda bir kez iade gerçekleştirdi. Son kararda bir beyan var, diyor ki “çarelerin teorik olarak orada yazılmış olması yasanın gerçek anlamda kullanıldığını göstermez”. 15 yılda siz sadece bir iade emri veriyorsanız ve takas hiç olmamışsa, bir yerlerde bir sıkıntı olduğu varsayılır.”
“Maraş için çeşitli yöntemler bulunabilir”
Kapalı Maraş’ın durumuyla ilgili de açıklamalarda bulunan Dizdarlı, Kapalı Maraş’ın askeri bölge olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi. Dizdarlı, Maraş’la ilgili daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından verilen kararlar ışığında müzakere edip, KKTC’ye belirli menfaatler sağlayıp Maraş için bu şekilde çeşitli yöntemler bulunabileceğini kaydetti.
“Schengen’in ciddi dezavantajları var”
Güney Kıbrıs’ın Schengen bölgesine girmesi adımlarıyla ilgili de konuşan Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, bunun Güney Kıbrıs için keskin bir karar olduğunu belirtti. Bu adımın ciddi dezavantajları olabileceğinin altını çizen Dizdarlı, Güney Kıbrıs’ın Schengen’i adapte ettiği takdirde karşılıklı geçişlerde çok azalma olacağını kaydetti.
“Ülke siyasetine güven yok”
Ülkede siyasetiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Dizdarlı, şunları kaydetti:
“Ülkemizde siyasete güven kalmadı. Yapılan icraatlarda o kadar tutarsızlık var ki insanlar ne düşüneceğini bilemiyor. Mesela Disiplin Tüzüğü’nün aciliyeti mi vardı? Herhangi bir zaman bu yapılabilirdi. Bir çok yasamız çağ dışı kaldı. Onları tadil edeceklerine ve toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılayacak duruma getirmeye çalışacaklarına çok farklı şeylerle uğraşıyorlar.”
“Sığınak Fonu için alınan paralar nerede?”
Son günlerde artan İsrail-İran gerilimi ve ‘sığınak’ tartışmalarını da değerlendiren Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, sözlerini şöyle noktaladı:
“Güney Kıbrıs’ın üslerinin İsrail’i desteklemek amacıyla kullanıldığı biliniyor. İran’ın da bu konuda uyarısı var. İran yarın ‘biz Güney Kıbrıs’ta askeri üsleri bombalayacağız’ derse ve bu bombalardan bir ya da iki tanesi KKTC’ye düşerse ne yapacağız? Hangi vatandaş, hangi sığınağa gidecek? Mahalle bazında ayrıldık mı? Hayır. Sığınakların sadece 10 tanesi kullanılabilir durumdaymış. Açıklasınlar Lefkoşa’nın ya da Girne’nin hangi kesimi hangi sığınakta olacak? Bizde dünya kadar yabancı uyruklu var, işçi var kim nereye gidecek? Bu sığınaklarda yeterince hava var mı, yiyecek var mı? Hiç bilmiyoruz. Sığınak konusunda devletin bu amaç için aldığı paralar vardı, üstelik bu paralar yıllarca alındı. Bu paralar nerede? Halk tarafından verilen paralar amaç dışı kullanılıyor. Vatandaş olarak tedirginiz.”





