Haber: Pelin Yükselay

Güney Kıbrıs’ta hukukun siyasetin enstrümanı haline getirildiğini kaydeden Erhürman, “Güney Kıbrıs ‘isteyen gelsin Kuzey’deki malları için bize başvursun, biz davaları açacağız diyor. Rumlar da gidip başvuruyor, sayılar artıyor. Dava açılırken ise numuneler seçiliyor. Bir yabancı emlakçı, bir yabancı yatırımcı, bir eşdeğerci vs gibi. Güney Kıbrıs bize bu numuneleştirme sistemi ile bize tamamınız dava konususunuz diyor. Tutuklamalar tamamen organize gidiyor’ ifadelerini kullandı.

“Tutuklamaların başlangıç noktası iki devletlilik vizyonu”

Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’a konuşan Erhürman, Güney Kıbrıs’ın mülkiyet konusundaki tutuklamalarının başlangıç noktasının Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ‘iki devletlilik vizyonu’ olduğunu kaydetti.

Erhürman, konuyla ilgili şunları söyledi:

“2007 yılından itibaren Güney Kıbrıs bu davaları siyasetin manivelası olarak kullandı. Burada sorulması gereken soru şu, Neden biz yıllar sonra bu davalarla karşı karşıya kaldık? 2004’te Kıbrıs Türk tarafı Annan Planı’na evet diyerek hem çözüm istediğini ortaya koydu hem de mülkiyet sorunu da plan içerisinde olduğundan mülkiyet sorununu çözmeye de evet dedi. 2004 Yılında Rumlar Annan Planı’na hayır dedi ve çözüm istemeyen taraf onlar oldu. Annan Planı’nın ardından biz durmadık ve 2005 yılında Taşınmaz Mal Komisyonu’nu (TMK) kurduk. Bunu kurduğumuzda Rum tarafından büyük tepkiler geldi. Tüm bu tepkilere rağmen TMK Avrupa Parlamentosu tarafından 2010 yılında etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edildi. Tüm bu olumlu gelişmeler bizim yani Kıbrıs Türk tarafının çözüm isteyen taraf olmamızdan kaynaklandı. Biz şunu ortaya koyduk, bizim çözüm irademiz var, referandumda evet dedik, mülkiyet sorununun da çözülmesini istiyoruz. Çıkardığınız TMK Yasası’nın girişinde biz yasayı iki bölgelilik üzerine inşa ettik dedik. Bunun yanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİMH) kararlarına uygun davrandık. Bununla beraber biz uluslararası arenaya çözüm istedik olmadı ama biz uluslararası hukuku tanıyoruz mesajı verdik. Tüm bu süreçler bizlere 2010’da TMK’nın etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesini getirdi. 2010’dan 2023’e kadar biz bu tip davaların hiçbirini duymadık. Güney Kıbrıs bu süreçte isteseydi dava açardı, açmadı. Üstelik o yıllar arasında TMK etkin bir şekilde çalışmadığı halde bunu dava konusu yapmadılar. Neden? Çünkü biz hep masadaydık, kaçan onlardı. 2004’ten inşaat sektörü 2009’a kadar hareketlendi. Sonra bir duraksama dönemine girdi. 2020’den sonra sektör tekrar hareketlendi ama aynı zamanda bizim çözüm irademizin olmadığı koşullarda ortaya serilmeye başlandı. Bu arada İskele’de inşaat furyası arttı, Rum mallarına inşaatlar yapıldı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar müteahhitlere ‘yürüyün korkmayın, devlet arkanızda’ dedi ve bu hareketlilik bir anda arttı. Bizim şu an çözüm irademiz yok, AİHM kararlarını ‘yürüyün da korkmayın’ lafı ile yıktık geçtik. Tüm bunlar Rum Lider Nikos Hristodulidis’e yıllarca aradığı ama bulamadığı zemini verdi. Hristodulidis, sadece topa dokundu ve gol oldu.”

“Biz başımıza çok işler açılacak demiştik…”

Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak özellikle yabancılara mal satışı konusunda hükümeti üç yıldır uyardıklarını dile getiren Erhürman, konuyla ilgili zeminin kaydığını ve halen doğru zeminin bulunamadığını kaydetti. ‘Başımıza çok işler açılacak’ uyarısının ne Cumhurbaşkanı ne de hükümet tarafından kaale alınmadığını kaydeden Erhürman, ‘TMK’ya gidilmeliydi’ ifadelerini kullandı.

“TMK’nın kaderi 17 Haziran’da bir kez daha belirlenecek”

Ulusal Birlik Partisi hükümetinin Taşınmaz Mal Komisyonu’na çok fazla kaynak aktardığını ve ödemeleri gerçekleştirdiğini belirten Erhürman, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kaderinin 17 Haziran’da bir kez daha belirleneceğinin altını çizdi. 17 Haziran’da Strazburg’da Avrupa Parlementosu toplantısında TMK’nın etkin bir iç hukuk yolu olup olmadığının tekrar oylanacağını kaydeden Erhürman, ‘2023 yılında Güney Kıbrıs’ın yanında olan ülke sayısı 8’di. Bu rakam 2024’te 18’e çıktı. Eğer Güney Kıbrıs’ın yanında olan ülke sayısı 24’e çıkarsa Taşınmaz Mal Komisyonu tehlikeye girer ve büyük bir sıkıntı ortaya çıkar. Umalım ki korktuğumuz gibi olmasın’ diye konuştu.

“Dünya bizi masadan kaçan taraf olarak görüyor”

TMK’ya bu kadar ödeme yapıldığı halde neden Güney Kıbrıs’ın desteği artıyor sorusunun cevabının çok önemli olduğunu kaydeden Erhürman, bunun nedeninin hukuk değil, siyaset olduğunun altını çizdi. Kıbrıslı Türklerin çözümü isteyen tarafken istemeyen ve masadan kaçan taraf konumuna düştüğünü belirten Erhürman, şu an çözüm isteyen tarafın Rum tarafı gibi göründüğünü vurguladı.

“AP bizim TMK’ya ne kadar para ödediğimize bakmıyor”

Rum Lider Nikos Hristodulidis’in her platformda çözüm istediğini ve masaya gelin çağrısı yaptığını belirten Erhürman bunun samimi olduğunu düşünmediğini belirterek, “Hristodulidis gittiği her uluslararası platformda Kıbrıslı Türklerin 2017’den beridir masaya gelmediğini ve kendisinin çözüm istediğini anlatıyor. Avrupa bizim TMK’ya ne kadar ödeme yaptığımıza değil, siyasete bakıyor” ifadelerini kullandı.

“Çözüm istemediğimiz için bu hale geldik”

“Çözüm istemediğiniz için bu hale geldik” diyen Erhürman ülkede ekonominin çöktüğünün altını çizdi.

Erhürman, şunları söyledi:

“İnşaat sektörü ülkede öncü sektör olmamalıydı bu yanlış bir ekonomi politikasıydı. Sektör şu an o kadar büyük ve geniş ki sektör sallandığı anda patlarız. Ülkenin tüm herşeyi inşaat sektörüne bağlanmış durumda. Şu an bu konuda ülke hukukuna uygun davranan her kişi Güneyde suçlu durumunda. Bunu dünyaya anlatmak gerekiyor. Mimar, müşteri başvurusu üzerine Rum malı üzerine proje çiziyor ama güneyde suçlu durumuna düşüyor. Dünyaya bunu anlatırsan anlar. Tablo bu. Üç yıl önce biz bunların olacağını söyledik, duvara yürüdük ve kafamızı vurduk.”

“Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasa Önerisi” ele alındı “Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasa Önerisi” ele alındı

“Ersin bey 3’lü görüşmeye gitmeliydi…”

Konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı eleştiren CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Şu an hiçbir hamle yok. Ersin bey tutuklamalar sebebiyle tepki olarak 3’lü görüşmeye de gitmiyorum diyor. Tam da bu sebeple gitmen gerekiyordu. Gidip bu konuyu orada Rum Lider Nikos Hristodulidis’le yüz yüze konuşman gerekiyordu. Gitmemek yanlış” diye konuştu.

“Güney Kıbrıs’ın Schengene girmesi büyük sıkıntı yaratır”

Güney Kıbrıs’ın Schengene girme çalışmaları ile ilgili de konuşan Erhürman, şunları kaydetti:

“2026 yılında Güney Kıbrıs AB dönem başkanı olacak ve Schengenle ilgili süreci hızlandırabilirler. Bizim şu an hareket etmemiz gerekiyor, hemen. Avrupa Birliği’ne burada iki toplum olduğunu hatırlatmamız, anlatmamız gerekiyor. Bizim şu an bizimle görüşün çığlığı koparmamız gerekiyor. Güney Kıbrıs Schengene girerse büyük sorunlar yaşayacağız, bunları çözmek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti kökenli vatandaşlar için ekstra sıkıntı olacak, bunun yanında Güney’de okuyan çocuklarımız için de. Aynı zamanda Schengen nereden alınacak, hangi devletten alınacak? Bunlar potansiyel risktir bunları ortadan kaldırmanın yolu AB ile temasa geçmektir. Bende burada varım diyeceksin. Kıbrıs Türk halkı var burada.

“Sorunun çözümü adına tuhaf tuhaf çözüm önerileri masada…”

Sorunun çözümü ya da Güney Kıbrıs’a bir karşılık verilmesi adına ‘tuhaf tuhaf’ çözüm önerilerinin konuşulduğunu kaydeden Erhürman, ‘kapılar kapanınca davalar açılmayacak mı, ya da Maraş açılınca açılan davalar düşecek mi?’ diye sordu. Erhürman, ‘herkes sürpriz yumurtalardan vazgeçsin’ diye konuştu.