Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri ve Gazimağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu Gündem Kıbrıs Web TV’de, Gizem Özgeç’in sorularını yanıtladı.

Yerel seçimlerle ilgili genel değerlendirme yapan Hasipoğlu, reformun gerçekleştirildiğine işaret ederek şunları söyledi:

“Reformla birlikte hangi partiden belediye başkanı olursa olsun güçlü belediyelere sahip olacaktır. Bu reformu gerçekleştirdiğimiz ve halkımıza vermiş olduğumuz sözü tuttuğumuz için mutluyuz. 51/95 sayılı yasa tasarısı ise önümüzdeki günlerde geçerek, reform tamamlanmış olacak bu şekilde yerel seçimlerdeki ana sloganımız olan ‘Güçlü Belediyeler Güçlü Gelecek’ gerçekleşmeye başlamış olacak."

Yerel seçimlerden daha iyi sonuçlar beklediklerini fakat ortaya çıkan sonuçlardan ders çıkarılması gerektiğini kaydeden Hasipoğlu, UBP’nin en fazla meclis üyesi çıkaran ve bir önceki yerel seçimlerde olduğu gibi yine birinci parti olduğuna dikkat çekti.

“İTTİFAK YÜZDE YÜZ İŞLEMEDİ”

Seçimlerle ilgili partilerin bir araya gelerek değerlendirme yapacağını belirten Hasipoğlu, “Başbakan Ünal Üstel Başkanlığında hedefimiz 2027’dir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek aday olduğu için ittifak sağlanmış ve başarılı olmuştur fakat yerel seçimlerde 18 aday olması ve her bir partinin farklı meclis üyesi listesi olmasından taban karma oya gitmiş olabilir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı ittifakına oranla yerel seçimlerde ittifak yüzde yüz işlememiştir” ifadelerini kullandı.

Hasipoğlu, “Üç partinin genel sekreterleri ile bir genel değerlendirme yaptık. Belediye meclis üyeliklerinde ittifakımız devam edecektir. Bu konuda görüş birliğimiz sağlanmıştır” diye konuştu.

“MUHALEFET HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADI”

Muhalefetin önce yerel seçimleri kazanıp, ardından ülkede erken seçim yapılmasını sağlayarak, Cumhurbaşkanlığı değişimi ile yeniden federasyon görüşmelerini başlatmayı hedeflediklerini dile getiren Hasipoğlu, “Yerel seçimleri fırsata dönüştürmeyi hedeflediler ama olmadı ve hayal kırıklığına uğradılar” dedi.

Anastasiadis’in federasyon konusundaki tutumlarına değinen Hasipoğlu, “Anastasiadis, ada etrafındaki gazı bizimle paylaşmaktan imtina ediyor, Türk askerinin adadaki varlığını, Türkiye’nin garantörlüğünü kabul etmiyorum diyor, tek bir Türk bakanın olumlu oyunu kabul etmem, bu veto anlamına gelir diyor, tüm bunlar aslında siyasal eşitliği kabul etmiyorum anlamına gelmektedir” açıklamasını yaptı.

“SOMUT GERÇEKLERLE YOLA DEVAM”

Muhalefetin eleştirilerine de yanıt veren Hasipoğlu, Cumhuriyet Meclisi’ndeki konuşmasını hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Yeni siyasetimiz noktasında bizi gerçekçi olmamakla suçluyorlar. Halbuki gelinen aşamada ütopik olan federasyon görüşme zeminidir. Ben onlara kürsüde gerçekleri hatırlattım. Anastasiadis’in ağzından Rum tarafının federasyondan ne anladığı ortada. Ortada hayal olan bir görüşme zemini var. Bu durumun tespitini CTP’nin gerçekten yapmasını beklerdim.  40 yıla yakın federasyonu görüştük. Mevcut BM zemininde yapılan federasyon müzakerelerine yeterince zaman ve tolerans tanıdık, şimdi farklı pozisyonumuzu konuşma zamanıdır.”

Hasipoğlu, muhalefete çağrıda bulunarak şunları söyledi:

“Gelin yeni koyduğumuz politikaya sahip çıkın. Müktesep bir hakkımız olan Egemenliğimizi kabul ettirelim. Masadan kaçmıyoruz ama artık Rumlar da samimi olup, önce bizim statümüzü kabul etmeleri gerekiyor. Bu izolasyonlar, ambargolar kaldırılsın. Avrupa Birliği, Doğrudan Ticaret Tüzüğü şerhini kaldırsın. Rumlarla bizlerin anladığı federasyon farklı o nedenle somut gerçekler üzerinden yürüyelim. Rumların iyi niyetini görelim.”

Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü doğrultusunda ortaya koyulan yeni siyaset çerçevesinde yapılan adımlara dikkat çeken Hasipoğlu, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ile Yeni Azerbaycan Partisi Genel Başkanvekili Tahir Budagov’un KKTC ziyaretinin ne kadar önemli olduğunu, Sayın Başbakanın daveti ile ilk kez bu denli üst düzey bir ziyaretin olduğunu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda yaptığı KKTC’yi tanıyın çağrısını ve KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üyeliğini anımsattı. Tanınma yolunda bu adımların somut gerçekler olduğunu, öte yandan federasyon sürecinin sadece Rum tarafının insafına ve iradesine dayanan bir hayal olduğu karşılaştırmasını yaptı.

Kapalı Maraş konusunda atılan adımların uluslararası hukuka uygun şekilde atıldığına vurgu yapan Hasipoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Maraş’ı açamayacaksınız dediler. Sayın Tatar'ın Başbakan olduğu dönemde açıldı ve Cumhurbaşkanı olduğu süreçte de devam etmektedir. Maraş’ın 4/5’i açıktır. Kapalı olan yerler ise özel mülkiyet alanıdır. Kapalı Maraş’ın BM’ye devredilmesi gerektiğini iddia edip, eğer devredilmez ise BMGK Kararlarına aykırılık teşkil edeceğini iddia ediyorlar. Kapalı Maraş bir ara bölge değildir. BM'nin yetkisi 1974 yılındaki ateşkes anlaşmasına göre ara bölgededir. BM’nin Kapalı Maraş’ta yetki otoritesi olması da mümkün değildir. 1984 yılında alınan 550 sayılı BMGK kararında bahsi geçen ‘Maraş’ın BM idaresine devri’ ibaresi ile kastedilen, 1974 öncesi yasal sakinlerine iade edilmesi için yapılan bir düzenlemedir. Gelinen aşamada BM’ye ihtiyaç yoktur. BM yetkisinin olmadığı bir toprak parçasında ne devir yapabilir ne altyapı getirebilir ne de bir yaşam kurabilir. Zaten misyonu bu değildir. Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurular devam etmektedir. Bu yüzden 40 yıl önce alınmış Güvenlik Konseyi kararlarına saplanıp kalmak çağ dışı bir yaklaşımdır. BMGK'dan bu denli korkulmasına anlam veremiyorum. Bunu düzetmek için Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte haklı mücadelemize devam etmemiz gerekmektedir.”

“FEYZİOĞLU ÜLKEMİZ İÇİN BİR KAZANÇ”

Türkiye Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nun Maraş konusuna ilgi gösterdiğine dikkat çeken Hasipoğlu, “Türkiye Barolar Birliği Başkanı olduğu dönemlerde Kıbrıs ile ilgili birçok akademik çalışma ve konferansa ev sahipliği yapan bir kişi olarak, Kıbrıs’la ilgili ve konulara vakıf birinin ülkemize gelmiş olması bizim için büyük bir kazançtır” diye konuştu.

2023 bütçe görüşmelerine de işaret eden Hasipoğlu, yüzde 30’luk enflasyona rağmen başarılı ve dengeli bir dağılım yapıldığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın seçim gezilerinde yer aldığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını dile getiren Hasipoğlu, “Cumhurbaşkanımız seçim gezilerinde yer almadı ve kendisi zaten her zaman halkın içinde olan biridir. UBP’li olduğunu da hiçbir zaman inkâr etmedi” dedi ve şöyle devam etti:

“Müzakerelere gitmeden önce bilgi vermedi şeklinde eleştiriler oldu. Cenevre’ye gitmeden siyasi partilere bilgi vermiştir, hatta onlarla birlikte Cenevre'ye gitmiştir.”