Hiç kuşkusuz son günlerde Türkiye, Kuzey Kıbrıs hatta tüm Dünya ülkeleri, Türkiye genelinde yaşanan eylemlere odaklanmış durumda. İlk başta gayet saf ve demorakratik bir şekilde başlamasına rağmen, devlet otoritelerinin orantısız güç kullanımını ve başbakanın halkı umursamaz yaklaşımıyla bir anda hükümet karşıtı halk ayaklanmasına dönüştü.

Bugün bu olayın bizim üzerimizde yarattığı hassasiyeti ve bu yaşanan süreçten almamız gereken dersleri düşünürken bir anda kendimi 2003 senesinde Kıbrıs Türk Toplumu olarak verdiğimiz mücadelenin hatıralarında buluverdim. O yıllarda devlet otoritelerinin halkı umursamaz yaklaşımları, gelecek beklentisindeki gençliği hiçe sayar derecedeki davranışları ve en sonunda bir kıvılcım ile meydanlarda oluşan onbinlerin dünyada yaratmış olduğu yankı bir anda gözlerimin önüne geldi. Peki o günlerde Kıbrıs’taki olumlu politikaları nedeniyle AKP sempatizanı olmamışmıydık?.

Kıbrıs Türkü uzun yıllar boyunca devlet otoritelerinin, Türkiye derin devleti ile sıkı ilişkileri nedeniyle tüm dünyaya kapalı bir şekilde yaşamamışmıydı?. Topraklarımız devlet otoritelerinin gerek Kıbrıs gerekse Türkiye’deki yandaşlarına peşkeş çekilip, büyük rantlar dönmemişmiydi? Ya da günün sonunda AKP, olumlu Kıbrıs politikaları nedeniyle önce sempati duyulup daha sonra eskiyi aratmayan hatta kuzeydeki otorite üzerinde daha etkili ve dayatmacı politika uygulamamışmıydı?

Kimse kusura bakmasın ama T.C.’deki herhangi bir siyasi ideolojiye taraf olmak sanırım Kıbrıs Türkü’ne yakışmayan bir durum. Ben şahsen sol görüşlü hümanist biri olarak dünyanın neresinde olursa olsun sivil halka uygulanan şiddete her zaman karşıyım. Diktatörce ülke yönetenlere her zaman karşıyım. Aşırı milliyetçilere de, aşırı dincilere de, aşırı komünistlere de karşıyım. Hele kominist geçinip, kapitalizmden beslenen, dinciyim diyerek dini suistimal eden, ya da ancak bayraklarla şov yapmayı millyetçilere saygı bile duymam.

Bu yaşananların ardından ders çıkarmamız gereken en önemli husus, Kıbrıs Türkü üzerinde bir uyanışın başlayıp, tekrardan sivil otoritenin güçlenerek önümüzdeki hükümetlerin keyfi uygulamalarına karşı güçlü bir duruş sergileyebilmemiz gerek. Diğer yandan da komşumuz olan T.C. Halkı’nın da aynı dik duruşla, gerekirse devlet otoritelerinin uyguladığı şiddete eş ortanlı güç kullanarak, siyasilerin gölgesinde kalmadan toplumsal bir mücadele vererek ve ne olursa olsun demokratik yollarla haklarını aramaya sonuna kadar devam etmeleri gerekmektedir.