Baş döndüren bir gündem içinde savrulup gidiyoruz..

Daha dün ülkeyi icraatlarıyla düze çıkaracağını açıklayan Maliye Bakanı bugün görevden istifa etti..

Bu durumu yorumlayalım derken maaş kesintilerinin ne olacağına ilişkin mahkemenin kararını bekler bulduk kendimizi..

Öte yandan asgari ücret pardon, sefalet ücreti ile ilgili gelişme ne olur diye dikkat kesilmiş durumdayız..

Aksiyonun hiç bitmediği bir ülke.. Ne ala!

Ama ülke gerçekleri aslında hiç de heyecan verici değil..

Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan Ekonomik ve Mali İşbirliği Antlaşması’nda yapılması gereken onca iş beklemede!

Hal böyle iken Türkiye tek bir kuruş vermiyor haklı olarak..

Hükümet yasal olarak yüzde 56.7 hayat pahalılığı artışını ödemek zorunda ancak böyle bir kaynak Maliye’nin kasasında yok!

Öte yandan maaşlardan kesinti kararı alan hükümetin bu konuda mahkemeden onay alamayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor!

Yani maliyenin kaynak açığı ortada..

İhtiyaç olan kaynak için borçlanmayla ilgili arayış devam ediyor…

400 Milyon TL’lik bir kaynağa ihtiyaç olduğunu öğrendim.. Ama bunu sağlayabilecek yerli bir bankamız yok..

İş, Türkiye Bankalarına kalıyor..

Onların bu ihalelere girip girmemesi ise aslında siyasi bir kararla alakalı..

Tam da böylesi  bir ortamda Alişan Şan Maliye Bakanlığı görevine getirildi..

İş dünyasını yakından tanıyan, kavgacı değil uzlaşmacı bir kişiliğe sahip olduğunu bildiğimiz Alişan Şan, iş hayatındaki başarısını umarım Maliye Bakanlığı’na da yansıtır.

Gerçekten işi zor.. Hatta çok zor!

Bu enkazın altında nasıl çıkacak, çıkabilecek mi?

Göreceğiz..

Daha önce de yazıp söyledim yeniden tekrarlamakta fayda görüyorum; böylesi bir ekonomik yıkım durumunda gerek Başbakan Ünal Üstel, gerekse Maliye Bakanı Alişan Şan ve diğer kabine üyeleri sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle, rüştünü ispat etmiş ekonomistlerle bir masa etrafında oturup çözüm bulmalı..

Yapılabilecek çok şey var bu ülkede!

İhtiyacımız olan Robin Hood zihniyeti aslında..

Zenginden alıp fakire dağıtacak uygulamalar..!

İş dünyasına bir taraftan yeni fırsatlar sunmalı ama ayni anda onların da vergilerini gerçek şekilde beyanı ve gerekli tahsilatı da yapmayı sağlamalıyız..

Bir defaya mahsus lüksten alınabilecek ekstra vergileri seçenek olarak masaya koymalıyız..

Bu tip açılımlarla hem acil kaynak ihtiyacı bulunur, hem de toplumun geneliyle bir konsensüs sağlanarak adımlar atılabilir..

Ben Alişan Şan’ın uzlaşmacı bir kimlikle bu adımları orta vadede atabileceğine inanıyorum.. Ama kısa vadede şapkadan tavşan çıkar mı pek emin değilim..

Kolay gelsin Alişan kardeşim…