Kıdemli Yargıç Tacan Reynar’ın istifası ve yurt dışına yerleşme kararı alması ülkenin içinde bulunduğu ve en güvenilir kurum olan yargının geldiği durumu sorgular hale getirirken, KKTC adına olan umudun ise yıkılmasına neden oldu. Düzenden, sistemden, ekonomik sorunlardan bunalan ve çareyi ülkeden gitmekte bulan insanların sayısı her geçen gün artarken, uzmanlar ise gidişattan endişeli

Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidin'e konuşan; Sosyal Hizmetler Uzmanı Barış Başel, kıdemli yargıç Tacan Reynar’ın sistemi öne çıkararak istifa ettiğini belirterek, birilerinin dışarıdan müdahalesi söz konusuysa ülke olarak yargıçları koruyabilme durumumuzun olmadığını, Afrika gazetesi önünde yaşanan olaylardan sonra konunun buralara kadar gelmesinin bir takım soru işaretlerini de beraberinde getirdiğini söyledi.

Başel, Tacan Reynar’ın yurt dışına gitme kararı aldığını, bu kararı alan tek kişinin de Reynar olmadığını,  askerlikle ilgili yasal düzenleme olmamasından, ekonomideki bozuk yapıdan, işsizlikten bu kararı alan birçok insanın olduğuna vurgu yaptı. 

Başel, son zamanlarda askerlikle ilgili yasal düzenleme olmamasından, ekonomideki bozuk yapıdan, işsizlikten ve sistemden kaynaklı birçok insanın ülkeden gitme kararı aldığına dikkat çekerek, “kan kaybediyoruz, kaybetmeye de devam edeceğiz” diye konuştu.

Barış Başel, yargı sisteminin tüm çarpık sisteme, yolsuzluklara, kaos döngü içinde olduğumuz bu coğrafyada en temiz kalan birim olduğunu belirterek, toplum olarak bunu koruyabilmemiz gerektiğini kaydetti.

Başel, eğitim açısından çok donanımlı gençlerin ise meslekleri dışında işler yapmak zorunda kalmasından dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kaldıklarına dikkat çekerek, “beyin göçü yaşayarak kan kaybediyoruz” diye konuştu. 

“Sosyal kalkınma hep göz ardı edildi”

“Çok değerli gençler bu ülkeyi terk ediyor” diyen Başel, kendi memleketlerine faydalı olmak yerine insanların başka bir ülke ve sistem içinde faydalı, üretken bireyler haline dönüşmekte olduğunu belirtti. Başel, ekonomik kalkınma, Kıbrıs sorununun hep ön plana çıkarılması ve bu yönde politikalar belirlenmesi nedeniyle sosyal kalkınmanın göz ardı edildiğini kaydetti. 
Başel, toplumda sosyal bir patlama ve içi boşalan bir kültürle karşı karşıya kaldığımızı ifade ederek, gelinen aşamada çok sayıda insanın döviz üzerinden borcunun olduğunun çok iyi bilinmekte olduğunu söyledi.

“Bu ülkede hep mi evlat yolu gözleyeceğiz?

Başel, şunları söyledi, “Ülkede geldiğimiz durum göçtür. Yaşamakta olduğumuz kan kaybına ben de şahit oluyorum. Çevremdeki insanlar bir yerlere taşınıyor. Sosyal medyadan görüyorum ya da öğrencilerim arıyorlar veda ediyorlar. Kıbrıslı Türkler olarak bu kaderi değiştiremez miyiz? Kıbrıs’ta eskiden hep evlat yolu gözlenirdi. Ercan’ın demir parmaklıklarına yaslanılır yurt dışından gelecek olan yakınların, evlatların hep yolu beklenirdi. Bu ülkede hep mi evlat yolu gözleyeceğiz? Bu ülkede gençleri tutmanın yolunu bulamayacak mıyız? Sadece devlet ve yönetici kadroları olarak değil, birey olarak da hepimize görevler düşmektedir.”

“Çok büyük bir ekonomik kriz dalgası geliyor”

Başel, çok büyük bir ekonomik kriz dalgasının gelmekte olduğuna dikkat çekerek, ekonominin bir iki hafta içinde korkunç noktalara varacağını belirtti. Moody’s’in kredi notu, dövizin Türkiye’den çekilmesiyle birlikte gelecek olan büyük dalganın bizim gibi küçük bir toplumu yıkıp geçeceğini söyleyen Başel, bu nedenle toplumun ekonomi yapmak adına tedbir almasının şart göründüğünü kaydetti. 
Başel, şöyle devam etti, “Bu aralar yurt dışına tatil yapmaya gitmek bir döviz çıktısı demektir. Ülke içindeki turizm imkanlarının değerlendirilmesi, Güney Kıbrıs’tan alıveriş yapılmaması, ihtiyacımız olmayan bir şeyi almamamız çok önemlidir. Özellikle alınan ve tüketilmeyen gıda malzemelerine bakıldığında çok fazla israf eden bir toplumuz. Büyük otellerin attığı yemeklere bakıldığında en az 300 aile geçinir durumdadır. Çok ciddi bir savurganlık söz konusudur. Büyük işletmeler başta olmak üzere küçük işletmeler ve borçlanmayı planlayan ailelerin veya borcu olanların kesinlikle kemer sıkması gerekir.”

“Suç oranları, madde kullanımları ve boşanmalar artacak”

Başel, gelmekte olan büyük dalganın suç oranlarına yansıyacağını, madde kullanım oranlarının artacağını, boşanma olaylarının artacağını, döviz yükseldiğinde eğitiminin ortasına gelenler okulunu dondurma noktasına geleceğini belirterek, ekonominin sallanmasıyla birlikte sosyal etkilerinin yıkıcı olacağının görülmekte olduğunu kaydetti.

Barış Başel, ülkeyi yönetenlerin bu tehlikeleri topluma iyi anlatması gerektiğinin altını çizerek, gelmekte olan daha da büyük ekonomik krizi görmek için medyum olmaya gerek olmadığını söyledi. Başel, ülkenin dışa bağımlı bir ekonomik yapısı olduğuna vurgu yaparak, üretim ve tüketimdeki dengesizlik, memur kamu sisteminde olan aşırı harcamalar baz alındığında bu aşamada ülke olarak çare üretilmesinin mümkün görünmediğini belirtti. Başel, “Ülke olarak yapılması gereken, ekonomik kriz ve dalgalanmalarda en çok mağdur olan, açlık sınırına ulaşan kişilerin, açlık sınırı altına düşmemeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için tedbir alınmalıdır. Çalışamayan ve yaşlı olan insanların sosyal yardımlarının yeniden düzenlenmesi gerekir. Bugün devletin verdiği neredeyse sadakadır” diye konuştu. 

“Gelir dağılımında sosyal adalet sağlamak şart”

Başel, risk altında yaşayan çocukların sayısının belirlenmesi gerektiğini söyleyerek, okullarda açlıktan bayılan çocukların hala var olduğunu dile getirdi. Başel, “Bu durum daha da artacaktır. Ve gelişim bozukluğuna neden olacaktır. Bu nedenle gelir dağılımında sosyal adalet sağlamak çok önemlidir. Bugün itibarıyla alınabilecek önlemler bunlardır” dedi. Başel, siyasi belirsizlik ve tanınmamışlık yanında Kıbrıs sorunundaki belirsizliğin getirdiği gelecek kaygısının büyük oranlarda intihar oranlarına yansıdığının bilinmekle birlikte kültürümüzü yeni gelen kuşaklara aktarmakta bile sıkıntı yaşamakta olduğumuzu kaydetti. Başel, sosyal sorunların ülkede çığ gibi büyüdüğünü, buna rağmen yenilerinin eklenmekte olduğunu söyledi. Başel, şiddetten trafiğe, uyuşturucudan bir takım adli olaylara kadar sosyal riskin artık dağ gibi sorun haline dönüştüğünü belirtti. 

“Devlet kılını dahi kıpırdatmıyor”

Barış Başel, sosyal politikanın işlemediğinin görülmekte olduğunu ifade ederek, bağımlılar için bir tedavi rehabilitasyon merkezinin, kadın sığınma evinin olmadığını, devletin bu konularda sorumluluk üstlenmediğini kaydetti. Başel, ekonomiyi, iç politikayı, Türkiye ile olan ilişkileri ve de Rum tarafı ile görüşüp görüşmemeyi konuşurken ülkede koruyamadığımız çocukların kanserden ölmekte olduğuna dikkat çekti. 
“Toplumun hasta ve yoksul çocuklar için çırpınışını görürken devletin kılını dahi kıpırdatmadığını görüyorum” diyen Başel, “modern dilencilik yapıyoruz, sosyal hizmet yapmıyoruz” diye konuştu.

“Günü geçiştirmekten başka bir şey yapmıyorlar”

Sosyal hizmetin hak olduğunu ifade eden Başel, günün birinde mutlaka herkesin bir sosyal hakka ihtiyaç duyacağını dile getirdi. Başel, hak temelli bir sosyal politikanın oluşturulması gerektiğini belirterek, birisine 8-10 bin lira maaş verilirken, bir kısım insana 2 bin liranın layık görülmesinin devlet tarafından yapılan ayrımcılığı göstermekte olduğunu kaydetti. Başel, etrafta bu kadar somut örnekler varken önlemlerden bahsetmenin günü geçiştirmekten başka bir şey olmadığını savundu.