Bu kadar çok bilgi kirliliği olamaz!

Coronavirüsten ölmezsek, eminim kafayı tırlatıp bir şey olacağız yani!

Daha en başta, “coronavirüs öldürüyor mu öldürmüyor mu?” sorusu bile yanıtsız!

Şu yaştakileri ve bu hastalığı olanları öldürüyor!

Yok yok, bakın bebekler de ölmüş!

Canım 14 yaşındaki çocuk da öldü!

17 de var!

45 de!

Hayır hayır, 65 yaş ve üzeri!

Bilemediniz 70 yaş ve üstü!

-*-*-

Belarus’lular manyak mı?

Avrupa’da futbol ligi bir onlarda kesilmemiş!

Ve tarihte ilk defa, on ülke, canlı yayın haklarını satın almış!

Cumhurbaşkanları da diyor ki, “votka için, saunaya girin bir şey olmaz!”

-*-*-

Türkmen Cumhurbaşkanı gerçekten salak mı?

“corona” kelimesini yasakladı adam!

-*-*-

İsveçliler çok medeni bizim sokakta fink atanlar sıfır medeniyet mi?

İsveç’te sokağa çıkma yasağı falan ilan edilmedi!

Ama insanlar kimseye yaklaşmıyor, sosyal mesafeyi koruyor, bulaşmıyor, bulaştırmıyor!

-*-*-

Bizde hala maskesiz mi markete gidelim, yoksa maskeli mi gidelim tartışması yapılıyor.

Ve maskesiz gidip markette öksürenler var!

Bulaşır mı bulaşmaz mı?

Banka önlerinde kuyruklar.

Türkiye’den manzaralar!

Korku salıyor!

-*-*-

Ve en ilginci, adam coronavirüs pozitif çıkmış, “kimlerle görüştün?” sorusuna yanıt vermiyor!

Ne yapalım, İngiliz’den kalma siyah uzun coplarla coplayalım mı?

“Söylemem” demiş.

Vardır mutlaka bir sebebi ama bu kadar da olmaz ki!!!

-*-*-

Yine bir bilgi; “Aslında herkes bulaşmalı, atlatmalı ki bitsin” deniliyor...

Öteki diyor ki, “evde kal bre hayvan, evde kal! Ma meram anlaman sen?”...

“Bir kişide daha pozitif çıkarsa, bir 14 gün daha kapalı kalacağız” diyor öteki.

-*-*-

Veya BBC’nin şu yazdıklarına bir bakalım:

“...Imperial College London üniversitesinin yaptığı modelleme hükümete verdiği bilgi raporunda, İngiltere'nin virüsle ilgili hiçbir şey yapmaması ve nüfusun geneline yayılmasına neden olması durumunda Ağustos ayına kadar 500.000 kişinin ölebileceğini söyledi. Üniversite ayrıca hükümetin ilk benimsediği strateji olan, virüsün yayılmasını önleme amacıyla, semptom gösterenlerin kendilerini izole etmeleri ve daha zayıf olanların korumaya alınması durumunda ölü sayısının 250.000 olabileceğini belirtti. Şimdi ise tecrit uygulamalarıyla İngiltere'de ölü sayısının 20.000 ile sınırlandırılması hedefleniyor. Ama bu, 480.000 kişinin kurtulacağı anlamına gelmiyor. Birçokları virüs kapsınlar ya da kapmasınlar ölecek. İngiltere'de her yıl 600.000 kişi ölüyor. Kırılgan ve yaşlı olanlar en yüksek risk grubunda, koronavirüs bulaşmış olsaydı da yine en yüksek risk grubunda bu iki kesim olacaktı.”

-*-*-

Yine BBC’ye göre, “… tecridin de yaşamlara maliyeti var.”

Nottingham Trent Üniversitesi'nden Prof. Robert Dinwall, tecridin 'topluma ve ekonomiye ikincil zararı' olduğunu söylüyor ve bunları şöyle sıralıyor:

1 - Gönüllü izolasyonla bağlantılı akıl sağlığı sorunları ve intiharlar.

2 - Yeterince spor, egzersiz yapılmamasıyla bağlantılı kalp sorunları.

3 - Artan işsizlik ve düşen yaşam standartlarının sağlığa etkisi…

Bazı uzmanlar da rutin ameliyatların ve kanser taramalarının geciktirilmesinin de sağlığa olumsuz etki yarattığını söylüyor.

-*-*-

Karbonatlı limon için.

Şunu yiyin.

İşte ilacını bulduk!

İşte şu yöntemle bu hastalığı yendik!

İsrail şöyle yapıyor!

Türkiye, böyle giderse, İtalya ile İspanya’yı geçecek!

-*-*-

Sabah akşam bunları okuyoruz.

Bunlarla uyanıyoruz, bunlarla yatıyoruz.

Ama evde kalmaya “istisnai meram anlamazların varlığına rağmen” devam ediyoruz…

-*-*-

Tabii alın size bir sorun daha; evde kaldıkça da, hepimiz, ama hepimiz, istisnasız, “başbakan, bakan, sağlıkçı, doktor, professör, ekonomist” oluyoruz.

Yönetenler hedef tahtası!

Vurun!

Biri bir karar mı aldı?

Eleştiriyoruz, sövüyoruz, rahatlıyoruz.

-*-*-

Ciddi bilgi kirliliği, yorum ve eleştiri yanlışlıklarıyla dop dolu günler geçiriyoruz ve sinirlerimiz de allak bullak oluyor bu arada.

Gelecek belirsizliği de cabası.

-*-*-

Ne mi yapalım?

En başta aç kalmayalım… Ondan da önemlisi susuz kalmayalım.

Aç ve susuz birileri varsa, bulaş olayına girmeksizin yardımcı olmaya çalışalım.

Ama lütfen evden çıkmayalım.

“Sıkıldım, nasıl olsa bende hastalık yok” demeyelim.

-*-*-

Karşıyaka, Alsancak ve Lapta’da kimse sokağa – bakkala bile çıkmasın.

Gerekirse bu üç köy ve hatta civarlarına giriş çıkışlar durdurulsun.

“Meram anlamayanlar çok ne yazık ki…

Kafiye olsun diye yazdım; “… bu meram anlamayanlar gerekirse vurulsun” diyeceğim ama demiyorum.

Hala bu işin ciddiyetini anlamıyorsak, söyleyecek söz bulamıyorum!

Çıkma be dışarı çıkma!

Meram anla!