Bugün Cumartesi...

Cumartesi Pazarı!

Bu pazarda neler var?

Neler var neler?

Maydanozlu köfteler!

-*-*-

İki gündür, usulsüz – uygunsuz – hatta yasa dışı diploma veren uzaktan üniversitemizin bakan mütevelli heyeti üyesini yazıyoruz!

Bir hukukçu aradı dün... Aynen şunları söyledi:

“... Falanca bakanın mütevelli heyeti üyeliği doğrusu beni çok rahatsız etmedi, istifa edip ayrılmasa da etmez... Bence esas rahatsızlık duyulması icab eden kişi filancadır!”

-*-*-

Hukukçu dostum isim de yazdı!

Beni de isimler ilgilendirmez!

Ama hukukçu dostumun belirttiği mütevelli heyetindeki ikinci isim, “... KKTC Yüksek Mahkeme Yargıçlığı” yapmış...

-*-*-

Hukuksuzluk varsa, hukukçu olabilir ama “emekli yargıç” olmamalı?

Bu şekilde de bir yorum geldi!

Ne yalan söyleyeyim beni yine de “yasadışı işler” veya “alengirili diplomalar” konusuna bir “bakanın” karışmış olması daha çok ilgilendiriyor!

-*-*-

Konuyu değişmek istiyorum!

Dedik ya bugün Cumartesi Pazarı!

Dün öğle saatlerinde iki camimizin yanından geçtim!

Cuma Namazı vakti!

İkisi de “tıka basa” diyebileceğimiz cinsten doluydu!

Ve maskesiz insanlar da vardı.

-*-*-

Bir an kafam karıştı!

Pandemi bitmiş miydi?

Sordum!

“Bitmedi canım hatta vaka artışı söz konusu” dediler!

Hatta bir uzman, “... Mağusa da patladı, bu gidişle sırada Güzelyurt, İskele ve Lefke var” diye görüş belirtti!

-*-*-

Bir an düşündüm; futbol yasak, meyhane yasak, o yasak, bu yasak, peki “Cuma Namazı” ne alaka?

-*-*-

Meğer, bu konuda karar alan bilimciler ve siyasetçiler, “Cuma Namazı yasaklamaya korkuyormuş!”...

-*-*-

Sizce bu “korku” mantıklı mı?

Elbette olamaz!

Peki korkunun sebebi ne?

Amaaaaaaaan...

Korkunun ecele faydası mı var?

-*-*-

O zaman, ahaliyi bundan böyle yasaklarla kapatmaya sakın çabalamayın!

Hele bilim üst kurulu, bulaşıcı hastalıklar bilmem ne üst konseyi midir nedir, sakın ola bir şey söylemesin...

Hangi bilim?

Ve hani bilim?

Kimin bilimi?

-*-*-

Elbette herkesin dini inancına, Cuma Namazı’na, her tür ibadete saygım sonsuz...

Ama bu kadarı olmaz!

Çok iyi biliniyor, İtalya örneği var, İran örneği var, yoğun katılımlı ibadetler, bulaşın başlıca kaynağı değil midir?

-*-*-

Ak Parti’den korkuyorlarmış ve karar veremiyorlarmış!

Ne kadar güzel!

Buna inanmıyorum, inanmak istemiyorum ve geçiyorum...

-*-*-

Kudret Özersay geçen gün Meclis’te bir konuşma yaptı ve Ak Parti ya da Erdoğan afişlerine dikkat çekti.

“Yabancı partilerin ülkemizdeki siyasi aktivitelerinin engellenmesi değil ama düzenlenmesi gerektiğine” vurgu yaptı...

Çünkü, bugün Erdoğan propagandası olur, alkışlarsınız da, yarın başka partiler de propaganda yaparsa ne olacak?

-*-*-

Yani İyi Parti, CHP, MHP falan bir yere kadar da ya HDP ya da onu kapattıktan sonra yerine kurulacak olan parti de benzer propaganda yaparsa ne olacak?

Ortalığı mı parçalayacaksınız?

Ayıptır yine söylemesi ama yarın birileri, henüz HDP kapatılmadan, “Selahattin Demirtaş’a özgürlük” diye ortalığı afiş doldurursa ne olacak?

“O başka bu başka” mı diyeceksiniz?

Her zaman dediğiniz gibi!

-*-*-

Veya şöyle söyleyeyim ya da sorayım; “... Olası Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, tıpkı TC genel seçimlerinde TC vatandaşlarının oy kullanabildiği gibi, o seçimlerde de Avrupa Birliği vatandaşları oy kullandığından dolayı, Güney’den tüm partiler sokaklarımızı afişleriyle doldurursa ne diyeceksiniz?”

O başka bu başka mı?

Her zaman dediğiniz gibi!

-*-*-

Elbette bahse konu her iki seçimde, bahse konu tüm siyasi partiler “propaganda” yapabilmeli ama her diledikleri zaman değil!

Kudret hocanın söylediği, anladığım kadarıyla budur!

Yasaklamadan ama kesinlikle düzenleyerek!

Yurt dışındaki sorunları ülkeye taşımamak adına ve tabii ki Dingo’nun Hanı değiliz baabında...

-*-*-

Bu konuyu da geçtik...

AB, Cenevre müzakerelerinde ya da şeyisinde, her neyse; 5 + BM’ye ek olarak orada olacakmış!

Karşı mısınız?

Karşı olduğunuzu söylemekle mi yetineceksiniz?

Merak ettim de!

Hani fırsat bu fırsat, bence, “... AB varsa biz yokuz” deyin!

Söyleyin ki size yürekten inanalım!

Laf değil yani, aksiyon görelim!

-*-*-

YÖDAK Başkan Vekili Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, sık sık bana da hakaret yağdıran, canı çektiğinde canının çektiği herkesi vatan haini ilan eden amcayı mahkemeye vermiş.

Darısı bizim başımıza...

Meydan boş değildir...

Son derece yalan, uydurma iddialarla önüne gelene saldıran bu amcaya dava açması gereken çok kişi var...

Mahkeme aşamasında bir konu, daha fazla yazmayalım ama yakından takipçisiyiz...

-*-*-

Sevgili dostum Ahmet Muratoğlu dün Twitter’de bir paylaşım yaptı...

Ve dedi ki;

“... Utanıyorum... Bu Japonlar ve Almanların makam ve kabul odaları utanılası.... 150, 200 yıllık eski ve sade binalarda oturuyorlar. Yine utandık başkaları adına...”

-*-*-

Muratoğlu’nun bu paylaşımının altına şu yorumu yazdım:

“... İş yapan gösteriş yapmaz”...

-*-*-

Muratoğlu’nun hedefinde Cumhurbaşkanlığı’na yapılması düşünülen yeni bina veya saray var mı yok mu bilemem...

O binaya kesinlikle ihtiyaç var, bundan eminim ama zamanı şimdi değil diye düşünüyorum...

Ancak, cumhurbaşkanlığına gelinceye kadar, bir çok bakan, müsteşar, müdür kardeşimizin, göreve geldikleri anda şatafatlarına ve lükslerine asılması ile ilgili yıllardır gözlemlediğim bir yorumdur “İş yapan gösteriş yapmaz” yorumu...

İyi hafta sonları dilerim...

Cumartesi Pazarı’mızdaki ürünler bu haftalık bu kadar!