Abiciğim, ablacığım, üzgünüm ama birilerinin konuşması ve sorması lazım: Demokrasi varsa, hukuk varsa; siyasi parti kapatılır mı?

Hadi kapatmak için mahkemeye verdiniz; o zaman mahkeme süreci devam ederken, ülkenin en önde gelen siyasi isimlerinin süreci etkileyebilecek demeçler vermesini nasıl açıklarsınız?

Yasal sürece müdahale değil mi?

-*-*-

“Amaaaan, neyle uğraşıyorsun! Sanane Türkiye’den? Sen mi düzelteceksin?”

Aynen bu şekilde tepki verdi bir arkadaşım!

-*-*-

O da haklı da; “ayrımız gayrımız yok ki!” demek zorunda kaldım!

Bakın KKTC’de “Kuran kursunu sadece devlet düzenleyebilir” diyen bir “yasal durum” söz konusu ama Türkiye, KKTC’de “Din bilgisi” adı altında camide kurs düzenleyecek!

Ve bu kursa katılan herkese bisiklet hediye edilecek!

-*-*-

Ayıptır söylemesi; gazetecilik de hazır iyice “yalama” olmuşken, “acaba diyorum, ben de kurslara katılsam, bir Polaris atv alır mısınız?”

-*-*-

Şaka değil vallahi!

Hem Girne Kalesi’ni de istiyorum!

Mümkünse tabii ki!

-*-*-

İyi, güzel, hoş diyorsunuz, tamam, anladım ve “banane” aynı zamanda yani Ziraat Bankası’nın 750 milyon Dolarlık krediyle ilgili tavrı tabii ki beni ilgilendirmez; hissedarlarını ve vatandaşlarını ilgilendirir de; ayıp değil mi?

Yazmayalım mı?

-*-*-

Doğru!

En iyisi Esra Erol izlemek!

-*-*-

Ayıptır söylemesi; hastasıyım!

Programa da bayılıyorum, Esra Erol’a da!

Sakın yanlış anlaşılmasın, elbette hoş kadın ama benim “bayılma” alanım, mesleki kaliteyle alakalı!

Çok iyi yapıyor!

Helal olsun!

-*-*-

Şimdi, insanları kesinlikle aşağılamak derdinde değilim ama bu konukları nasıl buluyorlar çok merak ettim!

Sordum!

“Bir kısmı kendileri başvuruyor” dediler.

Sonra ip gibi diziliyorlarmış.

Hatta bir çoğu, ekrana çıkmak için para da alıyormuş!

-*-*-

Memet, Hülya ile evli.

Hülya, Of kasabasındaki eve internetten tanıştığı Antepli iki adamı davet ediyor.

Adamların valizde uyuşturucu çıkıyor.

Bir de baldız var!

Hatun, falan!

Hatun’un bir veya daha fazla çocuğu da var!

Çocuğa taciz iddiası havada uçuyor!

Memet’in abisi de gelmiş stüdyoya, heyecan dorukta.

Kim, kim düzüyor, kim kime uyuşturucu satıyor, taciz var mı, Hülya mı aldattı, yoksa kayınvalidesi deli mi bilemem ama bu konunun nasıl sonlanacağını asla kaçırmayacağım!

-*-*-

Bir de 62 yaşında olduğu söylenen kadın var!

Çok doğal!

Görüntü ve de yaş farkı ile ilgilenmiyorum ama kocası 39 yaşında!

Kadın canlı yayında “aşığım da aşığım” diye bağırıyor!

39 yaşındaki adam hapisteydi, çıktı!

39 yaşındaki adamı, kadının kızı tanıştırmış annesiyle!

Heyecan dorukta!

İzlemeye devam!

-*-*-

Gerçekten sakın yanlış anlamayın ama yanılmıyorsam Aziz Nesin şöyle demişti:

“Kadına taciz, şiddet veya tecavüz olayında, kadınları korumaya alacağınıza, bunu yapan erkeği hayvan barınağına alın”…

Bu sözden yola çıkarak, bazı erkek ya da kadınların, bu programda resmen “hayvan muamelesine tabi tutulduğunu” izlemenin, “hayvan hakları açısından bile değerlendirilebilir” noktasına varmak istiyorum!

-*-*-

Nasıl ve neden bu programlar yayınlanıyor ki?

Gerçekten çok sıkıntılı!

Kadının engelli bir çocuğu var; kocasından ayrı kalıyor…

Kocası, kadının en yakın arkadaşı ile kaçmış!

Kaçan kadının kocası da engelli!

Ortada çocuklar var!

Karşılıklı şiddet falan!

Ve aşk!

Ve tüm bunlar, 85 milyon insanın önünde tartışılıyor!

-*-*-

Bu tür televizyon programları başka ülkelerde var mı?

Elbette vardır!

İngiltere’de, tam aynısı olmasa bile; benzerleri var!

Amerika’da çok daha renklileri gösteriliyor!

-*-*-

Türkiyeli yazar Yılmaz Özdil, geçenlerde “Sedat Peker neden çok fazla izleniyor?” başlıklı bir yazı yazdı.

Bence muhteşem!

Çünkü, Sedat Peker’in anlattıklarında, resmen Esra Erol’un programının bir farklı versiyonu var…

Anlatılanların çoğu bence uydurma ve abartı ama herkes inanıyor!

-*-*-

Ve hepimiz bayılıyoruz; merakla bekliyoruz…

Yılmaz Özdil, şahane örnekler vermiş ve “Sedat Peker’in yakaladığı damar budur” demiş…

Independent Türkçe, Özdil’in yazısı ile ilgili şunları yazmış; birlikte okuyalım:

“… Türk televizyon tarihinde izlenme rekoru kıran çeşitli dizilerden örnekler veren Özdil, ‘Televizyon dizilerinde, sinema filmlerinde sadece 26 konu vardır. Aşk, ihanet, intikam, ihtiras, entrika, çatışma, korku, mizah… Tüm dünyada, dön dolaş sadece 26 konudur. Hiç değişmez’ dedi.”

“’Ekranda başarı dediğin kavram, bu 26 temel konuyu nasıl formüle ettiğinle alakalıdır. Bazı filmleri, bazı dizileri tekrar tekrar seyretmemizin sırrı budur. ‘Aynı’ içerikte ‘farklı’ olabilmektir’ diyen Özdil, Sedat Peker videolarının da aynı dizi senaryosu mantığı ile yapıldığını belirterek şöyle yazdı:

“Sedat Peker'in yakaladığı damar işte budur. Milletin en sevdiği konuların ‘reality’sidir. İhanet var, intikam var, ihtiras var, entrika var, çatışma var, gerilim var, korku var, mizah bile var…”

-*-*-

Yılmaz Özdil'in "Sedat Peker niye bu kadar çok izleniyor?" başlıklı yazısından bazı alıntılar da şöyle:

-*-*-

“Gelin-kaynana yarışması yaptılar, sayın ahalimiz yuva kurmaları için o kadar düzgün adayları seçti ki, damat uyuşturucu komasından öldü!”

-*-*-

“O kadar şarkı yarışması yapıldı, en çok kim sevildi?

Cinayetten sabıkası olan, esrarla yakalanan Bayhan!

Jüri üyesi Deniz Seki isyan etmişti, “nasıl olur da cinayetten sabıkalı biri ayakta alkışlanır” demişti, bilahare, Deniz Seki kokainden içeri girdi.”

-*-*-

“Polat Alemdar, ailemizin derin devleti… Tetikçisi Memati'yle beraber üniversitede konferans verdiler, salon inim inim inledi, Türkiye sizinle gurur duyuyor diye tezahürat yaptılar, dakikalarca ayakta alkışladılar.”

-*-*-

“Çukur dizisinde mevzunun ne olduğunu tam olarak anlamadım ama, her bölümde en az 25 dakika ateş ediliyor, orası güzel… İki ay seyretme, iki ay sonra seyret, bıraktığın yerden çatışmaya devam edebiliyorsun.”

-*-*-

“Recep İvedik.

Tüm zamanların gişe rekoru bu iyi kalpli zontaya ait.”

-*-*-

“Organize İşler filmini izlemeye doyamadık, Yılmaz Erdoğan sevimli dolandırıcı, Kıvanç Tatlıtuğ namuslu hapçı kabadayı, Cem Yılmaz hayırsever mafya babası, geriye kalanlar oto hırsızıydı.”

-*-*-

“Hıçkırıklarla dolu buruk aşk hikayesi, romatizm fırtınası ayaklarıyla, her kıstırdığını düpedüz yatağa atmıyor muydu Issız Adam?”

-*-*-

“Aşk-ı Memnu…

1899'da Servet-i Fünun dergisinde yayınlandı, çok okundu.

1901'de kitap olarak basıldı, çok satıldı.

1975'te TRT'de dizisi yapıldı, çok izlendi.

2008'de Kanal D'de dizisi yapıldı, çok izlendi.

Behlül yüz yıldır yengesi Bihter'i düdüklüyor…

2050'de gene dizi yap, gene çok izlenir.”

-*-*-

Yazımızın başında ne demiştik?

“… Hukuk varsa, demokrasi varsa, bir parti kapatılır mı?”

Eğer kapatılması gerekecekse, bunun kesinlikle hukuka dayanması şarttır…

-*-*-

Neyse, fazla söze gerek yok!

Eğer ülkenizde Özdil’in sıraladığı filmler – diziler, Esra Erol programları bu kadar ilgi görebiliyorsa ve Özdil dahil, en demokrat geçinen yazarlar bile mesele “Kürt sorunu” oldu mu, hiçbir şey yazamıyorsa; o parti kapatılır…

-*-*-

Bizi ilgilendirir mi?

Çok ilgilendirir!