İngiltere’de Toplum Postası gazetesinde uzun süre birlikte çalıştığım sevgili arkadaşım Zorlu Cezaroğlu, “North Cyprus UK” adıyla aylık bir gazete yayınlar…

Cezaroğlu’nun “northcyprusuk.com” adlı haber sitesi de sürekli güncellenen, çok güzel bir haber sitesidir.

Bu aylık gazetede, ben de yazı yazarım…

“Kıbrıs’a dönüşün tam zamanı” başlıklı “Haziran 2020 sayılı gazetedeki yazım” şöyle:

-*-*-

KKTC daha iyidir Birleşik Krallık’tan!

Matematik denklemi gibi oldu!

Bu konuyu tartışmanın bir anlamı var mı?

Mesela Covid 19 belası öncesi, NHS’in kalitesini, KKTC Sağlık Sistemi ile kıyaslar mıydınız?

Londralı kardeşlerimiz, “Sizin onda hospital rubbish” demiyor muydu?

Diyordu!

Ama o rubbish hospital ve rubbish sağlık sistemimiz, Covid 19 sürecini, ne acıdır ki NHS denen sistemden çok daha iyi çözdü!

-*-*-

Sebebi şuydu, buydu, oydu!

Bunu tartışmamak lazım.

İngiliz ekonomisi ve KKTC ekonomisi kıyası yapmaya da gerek yok!

-*-*-

Peki ne yapmak lazım?

Bence artık KKTC’ye dönmek lazım!

-*-*-

Efendim Kıbrıs sorunu çözülmedi mi?

Türk malı üzerine yatırım yapmayı tercih edebilir ve bu sıkıntıyı aşarsınız ama buna da gerek yok çünkü bu Kıbrıs meselesi hiç de çözülecekmiş ve de altımızdaki arsalar iade edilecekmiş gibi görünmüyor!

-*-*-

Efendim, bunca yıldır Londra’daki Kıbrıslı Türkleri yolunacak kaz gibi görüyordunuz!

Bu saptama yanlış değil!

Ama artık gerçekler de o doğrultuda değil!

-*-*-

Artık şu gerçekler var; yeni Dünya düzeninde; koronavirüs veya Covid 19 sonrası yeni Dünya’da, KKTC, kesinlikle Dünya’nın en güvenli ülkesidir…

Güzel bir köyde, çok iyi bir eviniz ve arabanız varsa; İngiltere’de sosyal güvenlik haklarınızı koruyarak, KKTC’de emeklilik yaşamak, hatta KKTC’de uygun bazı işlere yatırım yapmak yanlış olmaz.

-*-*-

“Yaptık ve battık, batırıldık, çalındık, çırpıldık!” mı diyorsunuz?

Doğrudur!

1974 sonrası ganimete fazlasıyla alıştırılmış Kıbrıs Türkü, soydukları ve soğana çevirdikleri arasına Londra’daki kardeşlerini de hep katmıştır.

Ama artık öyle değil.

Gerçekten değil.

Londralı kardeşlerimiz de artık bu konuda eminim daha tecrübelidir.

-*-*-

KKTC, her açıdan daha güvenlidir.

Daha güvenilirdir.

-*-*-

Tatil için daha uzun zaman geçirmek değil dediğim; doğrudan KKTC’ye yerleşmektir…

Eğer Londra’daki kardeşlerimiz, birikimleri ile birlikte bilgilerini de ülkeye taşırsa; vergi mükellefi olmak gibi görgülerini de getirirse, bunun KKTC’ye de ciddi faydası olması kaçınılmazdır.

-*-*-

Yeni nesiller gelmez mi?

Yeni nesillerin de gelmesi için, işbirliği ve olanaklar geliştirilmeli; “win win” dediğimiz “herkesin kazanacağı” sistem yaratılmalıdır.

-*-*-

Ayrıca unutulmamalıdır ki, Brexit sonrası İngiltere; koronavirüs depremi ile birlikte ciddi belirsizliğe doğru akacaktır.

-*-*-

Kısacası, Anavatan Kıbrıs; Londra’ya ve İngiltere’ye; hatta Avustralya ve Kanada’ya kaptırdığı insanını artık geri kazanmak istemektedir.

-*-*-

Artık Kıbrıs’a kesin dönüşün tam zamanıdır.

-*-*-*-

Aylık North Cyprus UK gazetesindeki yazım aynen böyle…

Evet bunları inanarak yazdım…

Londra’daki kardeşlerimizin kesinlikle dönmesi gerekir…

Neden?

Nedenlerini sabahlara kadar sıralayabiliriz…

Ama gerek yok…

“Sağlık” diyelim!

“Anavatan sizi özledi” diyelim…

“Gelin yahu lütfen” diye ekleyelim, zorlamayın sebepleri çok fazla!

-*-*-

Haaa dilerseniz “ırkçı” sebepler bile arayabilirsiniz.

Ne isterseniz, arayın, ne isterseniz de bulun!

Ama lütfen gelin!

-*-*-

Torpiliniz yok biliyorum!

Sizi karantinaya sokacaklar!

Olsun, yine de gelin!

-*-*-

Size kimse “yalakalık” da etmiyor, biliyorum!

Çünkü siyasi gelecekle alakalı gücünüz çok az!

Ama olsun, yine de gelin!

-*-*-

Lütfen gelin!

Ne olur gelin!

-*-*-

Neden mi?

Kardeşim, gelin işte!

Gelin ve sebebini sormayın!

Çok kısık sesle söyleyeyim; “biz bittik” canım benim, bittik!

-*-*-

Nasıl mı bittik?

Türkiye’den dokuz kişi uçağa biniyor!

Özel bir uçak!

Ercan’a geliyor!

Ve karantina kuralı olmasına rağmen, “biz özel izinliyiz” diyerekten ve tek tek basaraktan, üstüne üstlük bade süzerekten, memlekete giriyor!

-*-*-

Kim mi bunun kararını verdi?

İlgililer, yetkililer diyor ki, “Bakanlar Kurulu!”…

Kurulun asıl adı, “İpsiz de oynayabilen, oynatılabilen kuklalar kurulu” olsaydı keşke!

-*-*-

Ne diyeyim!

Ne deyim!

Ne bileyim!

-*-*-

Nasıl bir benzetme yapayım?

Bundan daha büyük bir acizlik, bundan daha büyük bir zayıflık olamaz!

Bundan daha açık ve de sarih “istifa” sebebi de olamaz!

-*-*

Kusura bakmayın, lütfen üzerinize de almayın ama, defalarca söyledim, tekrar ediyorum; lütfen çekilin, bir kaymakam bu işi çok rahat halleder yahu!

Düşmeyin bu kadar!

Düşürmeyin hepimizi de bu kadar!

Ey sevgili Londralılar!

Biz bittik!

Tükendik!

Ne olur siz gelin!

Belki “evrodo evrimimiz” yavaşlar, hatta durur!

Gelin, sizin torpiliniz yok!

Gelin, sizin yalakalık makamınız da yok!

14 gün karantinada kalsanız da ne olur gelin!

Biz tükeniş finişini gördük; gidiyoruz!

Siz ne olur gelin e mi?

Buyurun!