Maraş ile ilgili olarak “tribünlere oynamak” başka şeydir; gerçekleri konuşmak başka şey…

Maraş, “hukuk”tur.

Maraş, “siyaset” olamaz…

-*-*-

Maraş’ta neyin doğru, neyin yanlış, neyin şov, neyin gerçek olduğuna insanların keyifleri karar veremez!

-*-*-

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Antalya Diplomasi Forumu (ADF) vesilesiyle gittiği Belek’te Anadolu Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu…

Bu açıklamaların Maraş’la ilgili bölümü bence dikkat çekiciydi, farklıydı ve bu konuda “hukukun üstünlüğüne inanan herkesin” çok dikkatli değerlendirmesini gerektiriyordu.

-*-*-

Ve Tatar’ın, Maraş ile ilgili olarak bence “doğru”ları çok fazla ve en önemlisi “tribüne oynamayan”, siyaset değil “hukuk” içeren ifadeleri dikkat çekiciydi…

-*-*-

Efendim bundan önce söyledikleri farklı mıydı?

Elbette zaman zaman “siyaset” yapmak, Doğulu siyasetin çok önemli bir parçasıdır.

Ve bu “hataya” Ersin Tatar da sık sık düşebilmektedir…

Ama bu defa söylediklerini, “eskiden böyle demiyordu” diye eleştirmek yerine, “alkışlamak” bence doğru olandır.

-*-*-

Ne dedi?

Gelin ne dediklerine bir bakalım…

-*-*-

“Kapalı Maraş'ı Ekim 2020'de, uluslararası hukuka da ters düşmeden, açmaya başladık” dedi…

Demek ki neymiş?

Uluslararası hukuka ters düşmemek şartmış!

İşin şov kısmı öne çıkmıştı ama arka planda asıl olan “hukuk”muş demek ki!

-*-*-

Başka ne dedi Cumhurbaşkanı?

“… 46 yıldır kapalı olan Maraş bölgesinde insanlığa yakışmayan manzaralar ve durum vardı" diye konuştu…

Ne varmış?

İnsanlığa yakışmayan manzaralar!

Elbette hem “yıkıntılar” çirkin maddi görüntüydü hem de “insanlık adına utanılacak bir dramın görüntüsü” söz konusuydu!

-*-*-

Maraş'ta kamu alanları temizlendi ve sahil şeridi açıldı…

Tatar bunu da ifade etti…

Ve şu sözleri bence çok önemliydi:

"… Mallar ve mülkler uluslararası hukuka göre, Taşınmaz Mal Komisyonu'nun (TMK) vereceği karara göre ilk sahiplerine iade edilecektir. O şekilde bir açılma süreci gerçekleştirilecektir, bu da insan haklarına uygundur. (Maraş'ta) Mal ve mülklerin iadesi için 3 binden fazla Rum ve yabancının TMK'ya başvurduğunu biliyorum. Madem onlar başvuruyor ve biz de malları iade etme noktasındayız, dolayısıyla bu insan hakları bakımından olumlu bir gelişmedir. (Maraş'ta) insan haklarına dikkat etmeye ve uluslararası hukuka ters düşmemeye çalışıyoruz."

-*-*-

Bu açıklama bence “harika”dır…

TMK karar verecek!

Evet, uluslararası hukuk zaten bunu emrediyor…

İlk sahipleri başvuracak; uygun görülürse iade edilecek…

İnsan hakları adına olumlu bir gelişme…

-*-*-

Peki Vakıflar?

Eğer hukuk “Vakıflar” diyorsa, neden olmasın!

Evet, önce hukuk!

-*-*-

Son dönemlerde, özellikle “egemen eşit iki devlet” önerisi ile “ben dahil”, yaşamını “çözüme” sabitlemiş olanların “hedef tahtası” olan Ersin Tatar’ın bence bu açıklaması, gerçekten yukarıda da belirttiğim gibi “harika”dır!

Doğru yönde bir açılımdır; barışçıldır ve çözüm adına sıcak bir adımdır…

-*-*-

Şu gerçeklerin de mutlak itirafıdır:

Bir: Uluslararası hukuktan kaçamayız…

İki: İnsan haklarını ihlal edemeyiz…

-*-*-

Sadece bu iki “prensip”ten söz etmek bile bence çok önemlidir…

-*-*-

Kabul etmek gerekir ki, Maraş, Kıbrıs sorununun çözümünde de Türkiye’nin Doğu Akdeniz siyasetinde de “en ağır koz”dur…

Bu kozu elbette en iyi şekilde kullanmak, gerek Kıbrıs meselesinde, gerekse Doğu Akdeniz’le alakalı diplomaside yer alan her aktörün görevidir…

-*-*-

Tatar’ın Maraş ile ilgili bu son açılımı, “hayatını çözümsüzlüğe adamış” aşırı tutucu kesimlerin tepkisini çekmiş midir?

Evet çekmiştir!

Bu açıklamayla Tatar da şu anda neredeyse “vatanı satan hainler” sınıfına katılmıştır ki bunun doğru bir eleştiri ya da suçlama olmadığını herkes çok iyi bilmektedir…

-*-*-

Kaldı ki Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu açıklaması, “Türkiye’den habersiz” veya “onaysız” da yapılmamıştır.

-*-*-

Şu gerçekten kaçamayacağımızı bir kez daha tekrar etmekte sakınca görmüyorum ve herkesin bunu çok iyi bilmek zorunda olduğunu da hatırlatmak istiyorum:

1 – Hukuk…

2 – İnsan hakları…

-*-*-

Maraş özeli veya Kıbrıs sorunu genelinde de hukuk ve insan haklarını öne çıkaran siyasetler; kim bilir, belki “egemen eşit iki devlet”li çözümü dahi ileri noktaya getirebilir…

-*-*-

Saldırganlaşmadan, uzlaşıcı tavırla, dostlukla ve tüm tarafların kazanımının istendiğini ispat edecek adımlar atılmalıdır…

Karşı tarafı ya da Dünya’yı hiçe sayan, aşağılayan, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayanmayan tavırlardan kaçınmak çok değerlidir…

Tatar’ın Anadolu Ajansı’na verdiği demeçteki “Maraş” kısmı, bu açıdan çok önemlidir.