CTP Milletvekili Özdil Nami Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bilgisi olmadan Rum lider Anastasiadis ile görüşmesini ve hükümetin Maraş açılımı ile ilgili açıklama yaptı.

Özdil Nami’nin açıklaması şu şekilde;

By pass operasyonu ile ilgili görüşlerim:

1. Yaşanan gelişmelerin en önemli boyutu GKRY ve BM ile ele alınan konularda Hükümetin CB makamını devre dışına bırakmaya kalkışmasıdır. Demokrasilerde halk iradesine saygı esastır. Tüm dünyadan Kıbrıs Türk halkının iradesine saygı talep ederken hükümetin dünyanın resmi olarak muhatap aldığı tek makamımiz olan CB makamına bizi muhatap almaktan kaçanlar ile aynı şekilde davranması mücadelemize indirilmiş büyük bir darbedir. Telafisi zor olacaktır.

2. Maraş konusunda BM den kopuk hiç bir hareketin olumlu sonuç vermesi mümkün değildir. Hükümet bu konuyu düşünüp tartmadan, gündem olmak amacıyla, acemice ortaya atmıştır. Iş bilmezlik ilk günden kendini göstermiş ve Başbakan ile Dışişleri Bakanı taban taban zıt iki açıklamada bulunmuştur. Basbakan BM kararlarının dikkate alinmayacagi anlamina gelen açıklamalar yaparken Dışişleri Bakanı Maraş in tam da Rum tarafının beklentisi doğrultusunda açılmasını öngören bir yol takip etme niyetinde olduğunu işaret eden açıklamalar da bulunmuştur. Her iki yaklaşımda da Kıbrıs Türk halkı zararlı çıkacaktır. Maraş konusunda yapılması gereken ilk sey BM Güvenlik Konseyi kararında yer alan" BM kontrolü altında iade" ifadesinin pratikte ne anlam ifade ettiğinin BM ile müzakere edilmesidir. Ancak bu konuda uzlaşı sağlandiktan sonra diğer adımlar kurgulanabilir. Bunu yapacak makamlar da BM nin muhatap aldığı yegane makamlar olan CB ve TC dir. Ilgili BM Güvenlik Konseyi kararı TC ye hitaben alınmıştır dolayısıyla onların da onayının aranması ve tam koordineli adım atılması şarttır. Hükümet Maraş kararıni açıklarken TC ile ne gibi istişareler gerçekleştirdiklerini aciklamamistir.

Sonuç olarak içine girilen duraginliktan çıkış olabilecek adımlar acemilik ve siyasi hırslara kurban edilmektedir. Bu hepimizin geleceği açısından kabul edilemez bir durumdur. Bu konuların o makamda hangi isim veya görüş oturursa otursun mutlaka CB ile istişare ve uyum içinde ele alınması şarttır.