Evet ekonomik sıkıntılarımız çoktu, şimdi daha da çok olabilir...
Evet Kıbrıs sorunu gibi çözülmemiş koskocaman bir sıkıntımız vardı ki Dünya’dan soyutlanmış, gariban bir halde beklemek zorundaydık; hala aynı yerdeyiz!

-*-*-

Kesinlikle, Kıbrıs sorunu öyle ve / veya böyle çözülmeli!
Bundan kaçarımız olamaz!

-*-*-

Haaaa, “çözülünceye kadar içimizi temizlemeliyiz” meselesine de yüzde 99 katılmayan birisi olduğumu daha önce de defalarca söylemişimdir!
O zaman bu yazıyı neden yazıyorum?

-*-*-

Evet; bu yazıyı neden yazıyormuşum?
Yani koronavirüs belası var, her gün dedikodularla sarsılıyoruz... “Polis pozitif, karısı bakkaldı pozitif, acaba kola tenekesini aldığımda bana da mı bulaştı?”
Hooooop, bir duş daha alalım!
Gözlerimin içi şampu manyağı oldu!

-*-*-

Derken, Sterlin tam 10’a vuruyordu; Türkiye Cumhurbaşkanı, “Cuma’yı bekleyin, size önemli bir haberim var, yer yerinden oynayacak” dedi!
Esprinin, söylentinin ardı arkası da kesilmedi!
Kimisi, ciddi ciddi, güvenilir kaynaklara dayandırarak, “Türkiye Karadeniz’de doğal gaz buldu, bunu açıklayacak” dedi.
Kimisi, “Erdoğan alkolü her yerde serbest bırakacak ve halka bedava içki dağıtılacağını duyuracak” dedi, şakasını yaptı!

-*-*-

Ama Sterlin, 9,55’e kadar geriledi yani!
İnkar da etmemek lazım! Biraz işe yaradı o açıklama!
Şimdi bugün, eğer gerçekten “sarsıcı” değerde bir doğal kaynak bulunmuşsa, kısa sürede çıkarılabilecek ve paraya çevrilebilecek bir büyüklükteyse, alın size bir tahmin; Sterlin açıklamanın yapıldığı saatlerde 9 TL’ye geriler!

-*-*-

Neyse, ne demiştik?
“Kıbrıs sorunu bekleyedursun; çözülünceye kadar içimizi temizlemeliyiz meselesine yüzde 99 katılmayan birisi olduğumu daha önce de defalarca söylemişimdir!” demiştik!
Ve sormuştuk: Peki bu yazıyı neden yazıyorum?

-*-*-

Tahmin etmenizi beklemeden hemen açıklayayım; trafik!
Defalarca yazdım; yazmaya devam edeceğim!

-*-*-

KKTC’nin son yıllardaki en kritik, en karmaşık, en ciddi sorunlarının başında “trafik sorunu” gelmektedir.
Ve gözlemlerim bana şunu inanarak söylettiriyor; bu sorunun temelinde “sürücü hataları” hatta ayıptır söylemesi, “sürücü salaklıkları” yatmaktadır!

-*-*-

Alkollü araç kullanmak!
Geçtik!
Uyuşturucu etkisinde araç kullanmak!
Geçtik!
Ehliyetsiz, seyrüsefersiz, sigortasız araç kullanmak!
Geçtik!
Kuralları bilmeden araç kullanmak!
Ve “denetimsizlik”...

-*-*-

Bir adım daha ileriye gidiyorum; bu konuda, “parasızlık” nedeniyle de “eğitimsizlik”...

-*-*-

Afferin poh poh muydu yoksa pof pof muydu neydi aklımdan çıktı ama “çift şeritli yol yapmışız!”...
Ama çift şeritli yolun solundan gitme zorunluluğunun farkında değiliz!

-*-*-

Çemberlerde “yol hakkı”nın kime ait olduğunu bilmeyen sürücü sayısı bir hayli fazla ama bazı çemberlerde, “yol hakkının kime ait olduğunu” devletin bizzat kendisi “karmakarışık” yapmış!

-*-*-

Bir çok yolda “levha ve çizgiler” yeterince belirgin değil!
Çok basit bir örnek vereyim; Gönyeli Çemberi’nden Güzelyurt’a doğru yol alın; yaklaşık 300 – 400 metre sonra, Sismar Market önünden sola giriş var!
Giriş yaptığınız anda, dört yol ağzında buluyorsunuz kendinizi!
Ve yol hakkı, dönüş yapana ait!
Ancak, Sismar Market’in önünden gelip, Benli Market’e doğru giden veya ters bir şekilde, Benli’den gelip Sismar istikametine yol alan araçların sürücülerinin 100’de 90’ı, “dur” işaretine bu dört yol veya kavşakta uymuyor!

-*-*-

Dün başıma geldi; itiraf ediyorum; bir kadın sürücüye korna çaldım ve “ohaaaa” diye bağırdım!
Sürücünün cinsiyeti yoktur!
Ehliyetin varsa, sürücüsün, bu konuda ayrımcılığa ve her konuda ayrımcılığa şiddetle karşıyım!
Trafik akışında, “Vaaay, sürücü kadındı, daha kibar davranayım diye bir şey hiç olmamıştır!”... Sadece ne vardır; bazı sıkışıklık durumlarında, yani yol sıkışmışsa, trafik akmıyorsa, kibarlık yapıp, karşıdaki sürücü kadınsa, yol verebilirim!
Ama kural ne derse, herkes uymalıdır!

-*-*-

Bağırdım ve korna çaldım ya; kadın bir anda durdu!
Yanından bir adam dışarı fırladı ve “laaaaan” diye başlayan cümleler kurdu!
Sakin bir şekilde, trafik kurallarını anlatmaya çalıştım...
Sakinliğim ve 140 kilo x 1.90 m boydan oluşan görüntüm nedeniyle de olsa gerek, kendisi de sakinleyen “laaaaan”cı abi, “beyefendi, hatalısınız” demeye çalıştı.
“Yörü bre hollo işine” şeklindeki tepkilerim, en az 13 sene öncesinde kaldı!
Kibarca tabelaları gösterdim, yol hakkının bana ait olduğunu anlattım, ikna olur gibi yaptı ama arabayı kullanan kadın, kesinlikle haklı olduğu endamıyla, devam etti!

-*-*-

Trafik kurallarını bilmiyoruz, levhalar yetersiz, boyalar eksik, belirsiz ama sağlam olanlarına da uymuyoruz!

-*-*-

Hani diyeceğim; ilk fırsatta, bu konuda kamu spotları hazırlanmalı...
Trafikte telefon kullanılmamasını gerektiren bir şeyler yapılmış, çok da etkileyici olmuş ama “çift şeritli yolda, sağdan değil, soldan gitmeyi”; “araç geçilecekse, işaret verilip geçmeyi, sonra yeniden sola yerleşmeyi” filan da öğretmeliyiz, öğrenmeliyiz.

-*-*-

Alkollü araç kullanmanın, uyuşturucu etkisi altında otomobil sürmenin tehlikeli olduğunu biliyoruz!
Ama, “bazı kuralları hiç bilmiyoruz!”...
Yani bunu da Kıbrıs sorununun çözümüne bağlattırmayın bana ne olur!
Yani, “devlet devlet olsa, herkes kurallara uyardı” dedirtmeyin yalvarırım!

-*-*-

Zor değil b’annem!
Sürate dikkat edin!
Acele etmeyin!
Soldan gidin!
Trafik levha ve işaretlerini iyi öğrenin ve onlara uyun!
Kırmızı ışıkta bekleyin!
Çemberlerde, sağdan gelene yol verin!
Zor değil canlarım benim, zor değil!