Koskocaman bir yılın tam 9 ayını çok sıkıntılı bir şekilde geçirdik…

Dünya’nın bir çok ülkesi o koskocaman yılın tamamını sıkıntılı geçirdi…

Neydi bu sıkıntının sebebi?

Koronavirüs denen bir virüs!

Ve bu virüsün yol açtığı COVID 19 denen bir hastalık!

-*-*-

Nereden çıktığı konusunda herkes hemfikir ama “nasıl çıktığı” konusunda hala komplo teorileri okuyoruz!

Kimisine göre zengin ülkeler bu virüsü kasıtlı olarak üretti ve yaydı!

Neden?

Çünkü, Dünya nüfusunu artık doyuramıyorlardı!

Bırakın nüfusun doymamasını; hava kirleniyordu falan…

Şimdi ne olacak yani?

Bir kaç milyon insan öldüğünde, ekonomiler rahatlayacak mı?

Daha kaç kişinin öleceğini bilemiyoruz ki!

-*-*-

Kimisine göreyse, bu hastalık bilinçli yayıldı; şimdi insanlar aşılanacak ve vücutlarına çip yerleştirilip hepsi daha kolay takip edilecek!

-*-*-

Sırala sıralayabildiğin kadar!

Aklınızın kestiği her komplo teorisini yazabilirsiniz!

“Çin, bunu Batı’yı yok etsin diye üretti” diyenler de var!

Üstün zekalı Donald Trump mesela öyle düşünenlerden!

-*-*-

Sonuçta, bu virüsün ve yol açtığı hastalığın; Dünya’nın başına ciddi bir bela olduğu gerçek!

-*-*-

Bu arada, mesela modern medeniyetler; “bunu fırsata çevirelim, mesela küresel ısınma konusunda güçlerimizi birleştirelim, COVID – 19 bize bu şansı veriyor” tartışmasını da başlattı…

-*-*-

Küresel ısınmaya yol açan en önemli etkenlerden biri olan “uçuşlar” neredeyse yüzde 95 oranında hatta daha fazla azaldı…

Sadece İngiltere’de kara ulaşımında ya da trafikte araç sayısı yüzde 70 düştü.

Amerika’da otomobil kullanımı yüzde 40 düştü…

(Keşke biz de hesaplayabilsek diye de düşünüyorum bazen; ne kadar zavallıyız bu konularda değil mi?)

Neyse…

Ve hepsinden en önemlisi; Dünya’yı en fazla kirleten Çin’deki karbon emisyonu, yüzde 18 azaldı…

-*-*-

İnsanlar, gelin bundan faydalanarak, küresel ısınmanın yol açtığı tüm endişeleri durduralım veya azaltalım üzerine kafa yormaya başladı…

-*-*-

Biz mi?

Etimiz ne budumuz ne!

Doğru!

Biz kimiz ki!

Yani arada bir başbakan seviyesinde yazılı açıklama yapıp, Amerika’yı kınamayı biliyoruz ama Dünya’da, küresel ısınmayla ilgili ve de etkili çalışma yapacak halimiz herhalde yoktur!

-*-*-

evet, boyumuzun ölçüsünü tabii ki biliyoruz ama o boy ölçüsünde bir şeyler yapmak da hiç aklımıza galmedi değil mi?

Bu virüsün yol açtığı bir çok sıkıntı yaşadık ve hala yaşıyoruz ama bu esnada,  “biz ne yapabiliriz?”, “bu durumu avantaja çevirmek mümkün mü?” diye hiç düşünmedik…

-*-*-

Neler mi yapabilirdik?

Yani şunu veya bunu yapabilirdik demek istemiyorum ama “hiç düşünmedik” saptamasını kesinlikle ortaya koymak istiyorum.

Evet, hiç düşünmedik…

-*-*-

Oysa, mesela nüfusu sayabilirdik…

“Karıştırma kardeşim orasını” mı diyorsunuz?

E yazıklar olsun eğer bunu diyecekseniz!

Şu anda nüfusu bilmemek ne kadar acı verici değil mi?

Veya bilip de söyleyememek!

-*-*-

Başka ne mi yapabilirdik?

Hastane yapabilirdik mesela!

Var olanları yenilemek yerine; tüm gücümüzü, fevkalade bir hastane yapmaya odaklayabilirdik!

Elbette bunun için çok güçlü bir liderlik gerekecekti; inanılmaz büyüklükte bir kampanya organize edilmesi de kaçınılmaz olacaktı ama düşünmedik, denemedik, kalkışmadık.

-*-*-

Biz bunun yerine ne yaptık?

Seçim kavgası!

Ve bu seçim kavgası içine, pandemi hastanesi rezaletini ekledik!

Ne ayıp değil mi?

-*-*-

Ayıp olan ne mi?

Ayıp olan, bu kadar kötü durumdayken bile; bir buçuk ayda elimize verilen hastaneyi; yüzümüze gözümüze bulaştırmamız ve gerçekten açamıyor olmamız!

Neleri tartışıyoruz hala bakar mısınız?

-*-*-

Hastane bitti ama “izni yoktu, ruhsatı bulunmuyordu”larda geziyoruz!

Elbette olmalı!

Elbette ruhsatı, izni, her şeyi tamam olmalı!

Ama bunları “tamam” yapacak yasaları, uygulamaları “yaşama geçerecek” siyaseti bile beceremedik!

-*-*-

Şov yaptık!

Doğrudur, şov yapıldı hastane ile ilgili ama bence, mesela TC Cumhurbaşkanı, bu hastanenin, KKTC’deki saçma sapan ve de upuzun bürokratik dangalaklılar yüzünden açılamayacağını bilmiyordu!

Şu anda halk da gerçeği tam bilmiyor!

Ve “saçma sapan bürokratik dangalaklıklar” dediğim için; şu anda bir çok kişi, bana küfretmek için de eminim sıraya giriyor!

-*-*-

Başka neyi mi başaramadık?

Evet; kendi kendimizi yönetmeyi başaramadık!

Oysa, “boşa geçen bu dokuz ayda”, Kıbrıs sorununda çok ciddi ilerleme kaydedilmesini sağlayabilirdik!

-*-*-

O konuyu da “Türkiye’ye devrettik”…

Kenara çekildik!

Tek bir girişim yapmadık!

Ufak tefek selamlaşmalar dışında, Kıbrıs’ta iki tarafın bir birine ihtiyacı olacağını, olabileceğini hiç düşünmedik; hesaplamadık!

Federal çözüm istediğini iddia edenler de yalan söyledi; iki devletli çözümden bahsedenler de!

Ve dokuz ay, hatta fazlası, boşa gitti!

-*-*-

Elektrikle ilgili ne yapabileceğimizi de hiç konuşmadık.

Şimdi kavga ediyoruz.

İnternetle alakalı neler olabileceğini de hiç tartışmadık.

Online veya uzaktan eğitimde çuvallıyoruz.

-*-*-

Can suyumuz, temel ihtiyacımız turizmde dibe vurduk ama 9 ayda üç bakan değiştik!

Tek bir toplantı dahi yapamadık, yapmadık!

Sadece dedikodu yaptık!

Kumarhaneleri eleştirdik, o kadar!

-*-*-

Ve bugün yılın sonundayız…

2021’de bizi neyin beklediğini bilmiyoruz…

Aşı meselesi çok önemli; Sağlık Bakanı başka söylüyor, Başbakan başka sallıyor!

Bence, bu konuda ne yapmamız gerektiğini hiç bilmiyoruz!

Bekliyoruz!

Sadece ağzımızı ayaza açıp, Kuzey’e doğru bakıyoruz!

Belki, Fahrettin Koca televizyona çıkar ve “şu kadar bin aşıyı da KKTC’deki kardeşlerimize gönderiyoruz” der!

-*-*-

2021’de de koronavirüs olacak ve COVID -19’lar belki artarak devam edecek!

Sevgili hükümet; siz de “BÖYLE” devam edecekseniz; ne olur, 2020’de kalın, 2021’e gelmeyin!

Lütfen!

Happy New Year bu arada!