Elif Şen

Kuzey Kıbrıs Çevre Platformu Temsilcisi Dt.Teksen Köroğlu, Esentepe bölgesinde ikamet eden üç İngilizin, İngiltere’de sıtma teşhisi ile tedavi altına alındığı bilgisinden sonra KKTC’de kökünün kuruduğu bilinen sıtma ile ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.

Konuyla ilgili Yeni Bakış’a konuşan Kuzey Kıbrıs Çevre Platformu Temsilcisi Dt.Teksen Köroğlu ”Sıtmayı adamızda hortlatmayalım” diyerek, Sağlık Bakanlığı ve Hükümeti ile Yerel Yönetimleri uyardı. Dt. Köroğlu, ülkedeki risk faktörlerini iyi değerlendirip bu tehlikeye karşı yetkilileri gerekli önlemleri acilen almaya çağırdı.

Teksen Köroğlu ‘Kıbrıs’ta sıtmanın durumu ve üç İngiliz’de görülmesinin sıtma salgını ve halk sağlığı yönünde ne gibi tehlikeleri vardır” şeklindeki soruya
“Kıbrıs adası Akdeniz’in birçok bölgesinde olduğu gibi, yüzyıllarca sıtma (malaria) hastalığından çok acılar çekmiş, çok büyük kayıplar veren bir ülkeydi.
ve Kıbrıs’ın adını, sıtmanın kökünü kurutan ilk ülke olarak tarihe geçirmiş olması da Kıbrıs’ın tarihinde halk sağlığının gurur verici bir başka başarısı olarak tarih sayfalarında yerini almıştı. 2. Dünya Savaşı öncesinde Kıbrıs’ta her yıl 18,000 sıtma vakası görülmekte iken, bu hastalığa ve sivrisineklere karşı kampanyanın başlatıldığı 1947 yılında bu sayı 2,000’in altına inmiş ve 1949’ da hiçbir yeni sıtma vakası kaydedilmemişti” dedi.
 
“Başarımızı çöpe atmayalım”

Köroğlu, Kıbrıs’ın tarihinde sirvisinek ve sıtma ile ilgili Dünya’ya örnek olan başarısından söz ederek, “Çevremizdeki birçok komşu ülkede sıtma ile savaş devam ederken bizdeki kötü yönetimlerin ihmal ve beceriksizlikleri yüzünden bu dünyadaki örnek başarımızı da çöpe atmayalım” dedi.
Köroğlu konuşmasında”Esentepe bölgesinde ikamet eden üç İngiliz’de sıtma görülmesi’ haberine dayandırarak gerekli koruyucu önlemlerin alınması ve sıtmanın adamızda yeniden hortlamaması için Hükümetin ve Sağlık Bakanlığının Yerel Yönetimler ve ilgili kurumlarla koordinasyon ve işbirliği içinde çalışmalarını istedi. “Sivrisineklerle mücadele ve sıtma ile savaş programı’na verilen önemin azalması, ihmal edilmesi,sıhhiye müfettişlerinin azalması, ve sağlık personelinin yetersizliği, ilaçlama eleman eksiklikleri,konuyu unutarak, duyarlılığını kaybetmesi çok büyük riskleride beraberinde getirebilir “ diye konuştu. 


 
“Dünyadaki risk hala devam ediyor”

Sivrisineklerin ensektisitlere direnç kazanması gibi nedenlerle, 1970’li yıllardan sonra ve yaklaşık her on yılda bir, yüz binlere yaklaşan sayılarla seyreden salgınların Dünyamızda yaşanmakta olduğu gerçeği göz ardı edilmemeli unutulmamalıdır.”diyen Teksen Köroğlu”Dünya genelinde Sıtma Hastalığı riski halen iki milyar kişide olup, her yıl 212 milyon kişi sıtma hastalığına yakalanmaktadır. Eski hastalarla birlikte, yıllık toplam hasta sayısı hemen hemen 500 milyonu bulmaktadır. Bu hastalardan, her yıl, iki milyona yakını ölmektedir. Ölen bu insanların, bir milyonunu beş yaş altı çocuklar olduğu bilinmektedir.

Sıtma çocuk ölümlerine neden olan başlıca hastalıklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır” şeklinde konuştu.
Teksen Köroğlu, ”KKTC deki işçi öğrenci turist asker sirkülasyonu içinde dünyanın çeşitli yerlerinden Asya Afrika Tropikal bölgeler Güney Doğu Anadolu’dan gelen ve sıtma parazitini taşıyan insanların aramızda var olabileceği tehlikesini göz ardı etmememiz gerektiğini hiç bir zaman unutmamalıyız”dedi.
 
Sıtmayı taşıyan anofel türü sivrisinek ülkemizde var mı?
 
Teksen Köroğlu sözlerini şöyle sürüdürdü: Ülkemizin bir çok konuda olduğu gibi çevre konusunda da 1974 sonrası zaman diliminde kötü değil çok kötü yönetildiği inkar edilemez bir gerçektir..Ve bunu kabul etmeyen karşı görüşü savunacak herhangi bir yöneticimizle her platformda bu iddiamı tartışmaya hazırım. Esentepe de yaşayan üç İngilizde sıtma görüldüğü haberini okuduktan sonra kendi imkanlarımla yaptığım araştırma ve konunun uzmanları ile görüşmelerden aldığım bilgiler maalesef ülkemizin birçok bölgesinde Anofel (Anopheles), (yaklaşık 400 türü bulunan bir sivrisinek cinsi dir.) türlerinin ülkemizin birçok bölgelerinde olduğuna bulunabileceğine dair tespitlerin yapıldığını öğrendik.Ulaştığımız bu bilgilerin Sağlık Bakanlığı tarafından da bilindiğini sanmaktayız.Bunların içinde 30-40 türü sıtmaya neden olan parazit taşımaktadır. En bilineni ise en tehlikelisi olan Plasmodium falciparum 'dur. Diğer sivri sinek cinslerinden (Aedes, Culex) de virüs taşıyıcısıdır.altını çizerek söylüyorum ki :

Anofel türü sıtmayı taşıyan yayan sivrisinek türlerinin adamızda var olabileceği ihtimalinin varlığı üzerinde durularak ülke genelinde taramaların yapılması gerekmektedir.Ülkemizde olduğunu tahmin ettiğimiz Anofel sivrisineklerin türleri üzerinde Sağlık Bakanlı’ğınca çalışma yapıldığına dair bir bilgimizin olmadığını ve bu çalışmanın yapılması gerektiğini söylemek isterim.Ve çıkan neticelerin Sağlık Bakanlı’ğının bu konuda şeffaf bir açıklama yaparak kamuoyu ve bizlerin bilgilendirmesi ve oluşabilecek risk değerlendirmeleri doğru yapılarak olabilecek tehlikenin ortadan kaldırılması için halk sağlığı adına doğru mücadele yöntemleri kullanarak el birliği ile geçmişte olduğu gibi bu belanın kökünün kazınılmasını adamızdan eskiden olduğu gibi yok olmasını istiyoruz. Ve bir sağlık mensubu olarak ve de Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği yönetimindeki Çevre sorumlusu görevim nedeni ile Halk Sağlığını yakınen ilgilendiren bu konuyu görmezden gelip önemsememe gibi bir sorumsuzluk gösteremeyeceğimden konuyu hem kendi çabalarımla hem de Kuzey Kıbrıs Çevre Platformu ve KTTB yönetim kuruluna taşıyarak örgüt olarakta araştırmaya başladığımızın da bilinmesini isterim. Ülkemizde uzun yıllardır kabül görmesi ve uygulanması için birçok duyarlı sivil toplum örgütleri ve derneklerle beraber mücadeleler verdiğimiz Sivrisineklere karşı biyolojik mücadele yöntemleri ne yazıkki son yıllarda bir takım maddi imkansızlıklar ve eksiklikler mazeretler ileri sürülerek ihmal edilmesi mücadelenin yeterli bir şekilde ülke genelinde yapılmaması biz Sivil Toplum Örgütlerini rahatsız etmekte idi .Ve gelinen bu noktada eğer üç İngiliz vatandaşı ile ilgili haber dilerim ki asılsız çıksın.Çünkü doğruluğu durumunda rahatsızlığımızın hiçte haksız olmadığını istemeyerek görmüş olacağız.”
 
Sıtma nasıl bulaşır?

Sıtmanın asıl bulaşma yolu sivrisineklerdir. ( Anofel ) sıtma mikrobu  ya da paraziti yaşamının bir evresini sivrisinekte geçirmek zorundadır ve sivrisinek sıtma paraziti için geçici bir yerdir. Bu nedenle de, ortamda sivrisinek olmaz ise sıtma parazitinin varlığını sürdürmesi olanaksızlaşır ve hastalık ortadan kalkar.

Sıtma parazitinin geçeceği en kritik kişiler hamile kadınlardır. Çünkü plasenta yolu ile fetüse (bebeğe) geçebilir. Ölü doğum, düşük, anne ölümlerinde gizli bir etmendir. Bu sebepten gebelerde sıtmanın daha titiz izlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir.

Sıtma mikrobuna sahip kişilerden kan nakli, organ nakli, kullanılan alet ve şırıngalar ilede kişiden kişiye bulaşabilir. Bu tür geçişlerin, hastalığın yayılması açısından çok önemi yoktur; ancak bireysel sağlık açısından çok önemlidir. Kan ve organ nakillerinde  sıtma paraziti araştırılması ihmal edilmemelidir.
 
Sıtma hastalığının kuluçka süresi

Sivrisineğin paraziti insana geldiği andan başlayarak, parazitin karaciğerde üremesini tamamlayıp kana dökülünceye kadar geçen süre sıtmanın kuluçka süresi olarak kabul edilir. Başka bir anlatımla, kişinin sıtma parazitini alması anından başlayarak, prodramal  yani ilk  belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre kuluçka süresidir. Bu süre, sıtma parazitinin türüne göre değişir ve ortalama 7  ile 30 gün kadardır.

Türkiye’de yerli olarak görülen Vivax Sıtma türünde, ortalama kuluçka süresi 12 ile 14 gündür. Ancak, bazı alt tiplerinde bu süre daha uzun olabilmektedir.
 
Sıtma ne zaman bulaşıcı olur.?

Hastalık belirtileri bulunsun ya da bulunmasın, kanında parazit taşıyan kişiler sıtmayı etrafına bulaştırırlar. Bu nedenle de, Sıtmada bulaştırıcılık süresi kişinin kanında parazit bulunduğu süre kadardır. Kişilerin kanında parazitin bulunma süresi ise, parazit türü ve tedavi durumuna göre değişir. Tedavi edilmeyen Vivax olgularında, kanda parazit varlığı, ortalama, bir buçuk yıl kadar sürer. Bazen bu süre daha uzun olup, beş yıla dek sürebilmektedir.
 
Sıtma hastalığından nasıl korunulur?

Sıtmadan korunma ve hastalığın kontrol altına alınmasında başlıca iki yol bilinmektedir. Bunlardan birisi, çevredeki sivrisinekleri yok etmek suretiyle alınması gereken kazanımlardır.Diğeri ise; sıtma paraziti taşıyan insanları bulup tedavi etmek suretiyle, kaynak yok etmedir.

Eskiden, sıtmayı kontrol altına alınmada en etkili ve kolay yolun sivrisinekle mücadele olduğu sanılırdı. Oysa, günümüze dek yaşanan deneyimler bunun yanlış olduğunu göstermiştir.

Bir ülke ve bölgede, sıtmayı kontrol altına almanın en etkili ve kolay yolu hastaları bularak erken tanı ve tedavisini yapmaktır. Başka bir deyişle, paraziti kontrol altına almak ve kaynakları yok etmektir. Sivrisinek mücadelesi, kaynak yok etme çalışmalarını desteklemek amacıyla akla gelmelidir.
Kapalı hacimlerde buharlaştırmak suretiyle ( mat vb ), ya da losyon veya krem şeklinde deriye sürülerek kullanılan, sivrisinek kovucular sivrisinek insan temasını keserek etki gösteren kimyasallardır. Ancak, bunların sivrisinek kontrolünde bir yeri olmadığı gibi, sıtma kontrolünde de önemsenecek bir yeri yoktur.

Bunların kullanılmasında bazı konulara dikkat edilmesi gerekir. Mat kullanılan odanın, kapı ve pencerelerinin açık tutularak, havadaki konsantrasyonun belli miktarın üzerine çıkmaması sağlanmalı ve bu odalarda, bir yaşın altında bebek ile astımlı ve kalp yetmezliği olanlar bulunmamalıdır.

Aynı şekilde, sinek kovucu losyon ve kremler de bebeklere sürülmemelidir. Losyon ya da krem türü kovucuların etki süresi dört saat kadardır ve etkilerinden yararlanabilmek için dört saatte bir yinelenmeleri gerekir.