Bütçe üzerinde söz alan Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, İçişleri Bakanlığı konuşulurken aslında kamu düzeni ve toplumsal güvenin omurgasının konuşulduğuna dikkat çekti. Baybars, bu omurganın günden günde zayıfladığını, bütçenin de güçlendirecek bir vizyon ortaya koymadığını savundu.
“Muhaceretin olmadığı bir ülke devlet olamaz” diyen Baybars, muhaceret sisteminin bozulması, yeterli denetim yapılmaması ve aflarla birlikte, ülkenin, "herkesin girdiği çıktığı bir hana" dönüştürüldüğünü ileri sürdü. Baybars, öğrenci statüsü, turist statüsü ve çalışma izinleriyle alakalı yaşanan sıkıntılara dikkati çekti. 30 bin kişilik öğrenci statüsü olan bir nüfusun şu anda ne yaptığının bilinmediğini savunan Baybars, bunun yükseköğretime de zarar verdiğini kaydetti. Baybars, cezaevindeki nüfusun yarısından fazlasının da yabancı nüfus olduğunu belirtti. Muhaceret sistemindeki açıklara işaret eden Baybars, bu açıkların kapatılmasında bakanlığın sorumlu olduğunu söyledi.
Nüfus politikasını oluştururken ülkede kayıtlılığın sağlanması gerekliliğine değinen Baybars, nüfusun bilimsel olarak bilinmesinin tüm alanlardaki planlamalar için bir ihtiyaç olduğunu ifade etti. Baybars, bu yılki bütçede bir sayımın bu yıl da yapılmayacağının görüldüğünü dile getirdi. Son nüfus verilerinin üzerinden 15 yıl geçtiğini anımsatan Baybars, projeksiyon nüfuslara göre bölgelerdeki milletvekili sayısının değiştirileceği yönünde iddialar olduğunu ifade etti.
Milletvekili Baybars, vatandaşlıkla ilgili kriterlerin bu dönemde delindiğini ileri sürerek, vatandaşlık uygulamalarına ilişkin şikayetleri paylaştı ve ilgili politikanın ortaya konulması çağrısında bulundu.
Bireysel silahlanmanın da önünün açıldığını savunan Baybars, bunun getirdiği tehlikelere dikkati çekerek, “tabanca ruhsatı verilme gerekçesinin kişilerinin kendini koruma ihtiyacı” olduğu açıklamalarını anımsattı. Baybars, bunun devletin halkı koruyamadığı anlamına geldiğini ve istifa gerekçesi olduğunu söyledi.
Arazi konusu hakkında da konuşan Baybars, arazi dağıtımlarının siyasi yakınlıklar ve keyfi uygulamalarla anıldığını söyleyerek, dağıtımlarda “hangi kriterler uygulandığı” sorusunu yöneltti. Baybars, bu alanda şeffaf bir uygulama bulamayan gençlerin göçü tercih ettiğini kaydetti. Baybars, kırsal kesim arazisi dağıtımlarını da “seçim öncesi oy devşirme” olarak nitelendirerek, toplumun verdiği tepkiler sonucunda geri adım atmak zorunda kaldıklarını öne sürdü. Baybars, tarımsal arazi rezervlerinin “kayıt dışı ve yasal olmayan şekilde kullanımına” yönelik bazı eleştirilerde bulunarak, “toprak, kamu kaynağının en stratejik olanıdır.” dedi.
Taşınmaz Mal Komisyonu’nun işlevselliğine ilişkin son tartışmalara dikkati çeken Baybars, kaynak yaratılmasına ilişkin hazırlanan yasa tasarısının bir an önce değerlendirilmesi çağrısında bulundu.
Atılan adımların günlük ve keyfi değil, sürdürebilir ve istikrarlı olması gerektiğini kaydeden Baybars, bu kapsamda İçişleri Bakanlığı'ndan taleplerinin toplumsal güvenliği, huzur ve asayişin sağlanması olduğunu belirtti. Baybars, “Yoksa çok övündüğünüz devlet, kurumlarıyla birlikte zafiyet yaşayacak.” dedi.
- Kürşat
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fide Kürşat da söz alarak, İçişleri Bakanlığı'nın bir devletin en güven veren kurumu olması gerekirken, güvensizlik yaratan sorunlarla dolu olduğunu söyledi. “Yurttaşı değil, yandaşı koruyan” eleştirisi yapan Kürşat, bu durumun siyasi tercihlerle kurulan bir düzenin eseri olduğunu savundu.
“Ülkede kimse kendini güvende hissetmiyor.” diyen Kürşat, özellikle bireysel silahlanmadaki artışa dikkati çekerek, silah ruhsatlarına ilişkin sorulan soruların yanıtsız kaldığı eleştirisinde bulundu.
Ülke giriş çıkışlarda “katil, ithal tetikçi, kaçak, kaçakçı, insan ticareti yapan kişiler” profili oluştuğunu söyleyen Kürşat, ülkenin “sorma gir hanına döndüğünü" savundu. Kürşat, x-ray cihazlarının durumu hakkında da bilgi talep etti.
Artan nüfusun bir iç güvenlik sorununa dönüştüğünü kaydeden Kürşat, kaynakların nüfusa hizmet edemeyecek duruma geldiğini savundu. İstisnai yurttaşlıklara ilişkin iddialara da konuşmasında yer veren Kürşat, hükümet programında yer alan “Yurttaşlık Yasası ve daimi ikamet izinlere ilişkin yasadaki düzenlemeler” konusunda hangi aşamada olunduğunu sordu. Kürşat, artan nüfus hakkında verileri talep etti.
Fide Kürşat, kırsal kesim arsalarındaki dağıtımlarda özellikle seçim öncesi dönem kriterler dışında çıkıldığını ileri sürerek, kırsal kesim arsalarının hangi bölgede kime verildiğinin paylaşılması çağrısında bulundu. Kürşat, CTP’li bir kişinin hak sahibi olmasına rağmen listeden çıkarıldığını iddia etti. Sınırüstü’ndeki kırsal kesim arazilerinin solar enerji kurulumu için işletmelere kiralandığını kaydeden Kürşat, bölge halkının mücadelesinin devam ettiğini söyledi. Kürşat, solar panel çalışmalarının ormanlık araziler dışında bir yerde neden yapılmadığını sorguladı. Rezerv tarımsal arazilerin de kimlere kiralandığını soran Kürşat, bu konuda bir mevzuata ve hak ediş sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi.
“Nüfusun bilinmezliği” eleştirisinde de bulunan Kürşat, ilkel devletlerde bile nüfus verilerine kısa sürede erişmenin mümkün olduğunu kaydetti. Nüfus politikasının ortaya konulması gerekliliğine dikkati çeken Kürşat, “Artan nüfus, artan suç, şiddet ve istismar, sosyal hizmetlerde yaşanan sorunlar demektir.” dedi.
Ülkede doğal afetler sonrası yaşanan krizlere dikkati çeken Kürşat, yönetim kapasitesinin yeterli olmamasından dolayı bunların yaşandığını savundu. Kürşat, birimlerin daha koordineli çalışması ve bu ekiplere araç, teçhizat ve personel verilmesinde öncelik verilmesi gerektiğini belirterek, “Küresel iklim krizinin görmezden gelinemeyeceğini” söyledi.
Kurak bir ülke olunmasından dolayı özellikle derelerin korunmasına yönelik çalışmalara önem verilmesi çağrısında bulunan Kürşat, var olduğunun unutulan derelerin bile son yağışlarda taşarak, zarara neden olduğunu kaydetti. Kürşat, dere yataklarına yapılan inşaatlara ilişkin çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti.





