Haber: Bahar SANCAR

Kimliksizler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Erk, Gündem Kıbrıs Web TV’de Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın’ın konuğu oldu. Kimliksizler Derneği’nin kuruluşu ve amaçları hakkında bilgilendirmelerde bulunan Mustafa Erk, “Kimliksizler Derneği ebeveynlerden en az birinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan, diğerinin başka bir uyruktan olan ve çocuklarının Güney Kıbrıs kimliği alamayan kişilerden oluşan bir dernektir. Derneğimiz dernek olmadan önce bir hareket olarak, 5-6 kişinin bireysel mağduriyetleri sonucu oluşan bir hareketti. Anayasal hakkımız olan bu hakkı nasıl alırız diye bir hareket olarak başladı. Daha sonra da bir dernek olduk. Tamamen gönüllü ve insan emeğine dayanan bir hareket ve dernektir. Üye olarak binlerce kişiyiz. Diğer yandan mağdur sayısı net olarak bilinmemekle birlikte 20 bin civarında kişi olduğunu düşünüyorum. Beraber seyahat edemiyorsunuz, ailece bir Avrupa ülkesine gidemiyorsunuz ve diğer aile bireyleri de bu durumdan etkileniyor. Dernek olarak gönüllü bir derneğiz ve üye aidatımız yok. Bu mağduriyeti yaşayanlar gelsin birlikte mücadele edelim” dedi.

“Hukuki bir kararın siyasi bir kararla neticelenmesi bir Avrupa devletine yakışmıyor”

Konuşmasının devamında konuyla ilgili bilgilendirmelerine devam eden Erk, “2003’te kapılar açılınca karma evlilikten olan çocuklar Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını alamıyorlardı. Daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti 2007’de bir bakanlar kurulu kararı çıkardı ve ebeveynlerden biri yasa dışı yollardan gelmişse çocuğa vatandaşlık verilmeyecek dendi. Daha sonra bu kararı açıklamadılar ama ya vatandaşlık vermediler ya müracaat kabul etmediler. Biz de bunun üzerine bir dernek kurarak örgütlü bir mücadele başlattık. Vatandaşlık başvurusu için yasa gereği müracaatınızı yaparsınız vermezlerse mahkeme yolu açılır. Anayasalarında vatandaşlık verilmesi için ebeveynlerden birinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olması yeterli görülmektedir. İç hukuk yolu tükenirse AİHM yolu açılır. Kimliksizler Derneği Sokak mücadelesi de vermiştir. İçişleri bakanlığı önüne yürüdük. Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki deki sivil toplum örgütleri de mağduriyetleri gördü. Hukuksal ve bürokratik görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Hep olumlu söylemler aldık. Ancak alınan kararlar hep siyasi oldu. Hukuki bir kararın siyasi bir kararla neticelenmesi bir Avrupa devletine yakışmıyor” ifadelerini kullandı.

“Doğan nesiller cezalandırılıyor”

Erk, “Kafa karıştıran konu şu: anayasa ebeveynlerden en az birinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olması yeterli diyor. 74 harekâtından bağımsız olarak birinin Türkiye’de evlenmesi ve eşinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması bakanlar kurulunda alınan kararda olan boşluklardan dolayı vatandaşlık başvurusunun önünü açıyor. Diğer ayrıntıların bir hükmü yok. O nedenle anayasaya göre bir Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı yetiyor. Ondan doğan bir başka çocuğun cezalandırılması hukuka ve insan haklarına aykırıdır. Doğan nesiller cezalandırılıyor” diye konuştu.

“Hakkımız olan vatandaşlığın alınması için mücadelemiz devam edecek”

Programda yaptıkları görüşmeler hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Erk, “Güney Kıbrıs’ta siyasi partilerden Akel’le görüştük. Bunu dillendirip milliyetçi kesimleri kışkırtmak istemiyoruz cevabını aldık. Akel’in döneminde böyle bir sorun yoktu. Önümüzdeki dönemlerde yeniden belki ziyaret edebiliriz kendilerini. Ana muhalefet partisi olarak bir anayasada hak ihlali varsa bunu dile getirebilirler. AB Parlamentosu’nda Armağan Candan bu konuyu dile getirdi ve insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Daha önce müracaatlar alınmıyor ve başvurulara yanıt verilmiyordu. Eylemlerimizden ve girişimlerimizden den sonra müracaatlarda alındı belgesi verilmeye başladı. Bu sayede başvurulara ret çıkması durumunda hukuksal olarak mahkeme yolu açılmış oluyor. Larnaka havaalanının vatandaş olmayanların kullanımına da açılması olumlu bir gelişmedir. Çocuklarımız için hakkımız olan vatandaşlığın alınması için mücadelemiz devam edecek” dedi.

“Vatandaşlık lütuf değil haktır”

Erk, “Benim 1960’da kurulan Cumhuriyetten doğan ve ondan gelen haklarım var. Neden ben bu haklarımı istemeyeyim? Bu benim ve çocuğumun hakkıdır. Vatandaşlık lütuf değil haktır. Diğer yandan bir anne evlenmeden de çocuk yapabilir. O nedenle ebeveynlerin en az biri Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlı olmalı ibaresi de doğru olmayabilir. Anne vatandaş olabilir. Evliliğin kiminle ve nerede olduğu da önemsizdir. O nedenle anayasada yazan bu ibarenin de düzeltilmesi ve günün koşullarına uygun hale getirilmesi gerekir. Benim evleneceğim ve doğuracağım yeri sen mi seçeceksin? Böyle bir mantık olamaz” diye konuştu.

Bazı kazanımlar verdiğimiz mücadelenin sonunda oldu. Birçok eylem yaptık, AB parlamentosu üyeleri ile görüştük, District Ofis kaymakamının kendisine münacatlarımızı yasa gereği almak zorundasınız dedim ve canlı yayında insanlar da buna şahit oldu. Daha sonra randevularda alındı belgesi verilmeye başlandı.  Bu kimliksizlerin mücadelesinin başarısıydı. Biz biliyoruz ki haklar beyanatla kazanılmaz. Haklar verilmez alınır. Bazen hukuksal, bazen bürokratik bazen de sokakta haklar alınır” ifadelerini kullandı.

“Uluslararası bağlamda bir hak ihlali var ve bu neden dile getirilmiyor?”

KKTC’deki yetkili makamlardan hiçbir katkı görmediklerini de sözlerine ekleyen Erk, “Siyasilerden hiçbir katkı görmedik. 5+1 gayrı resmi görüşmelerde bu konu gündeme gelmedi. Bizim toplum liderimiz toplantıyı terk etti. Uluslararası bağlamda bir hak ihlali var ve bu neden dile getirilmiyor? Güney’in Schengen’e geçişi söz konusu. Schengen’e geçildikten sonra ne olacak? Dışişleri bakanlığı nerede? Schengen sonrası evli ve vatandaş olmayanların geçişleriyle ilgili dışişlerinin bir çalışması var mı?” diye sordu.