Özlem Çimendal

Yeni Bakış'a konuşan, Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter,  Vakıflar’ın tarih boyunca toplumu ayakta tutan temel taşlar olduğuna vurgu yaparak, "Kıbrıs'ta  yüzyıllar önce atalarımızın bıraktığı bu servete sahip çıkılması gerekiyor" dedi.  Vakıflar’ın, mal varlığı ve arazisi olmayan inanlara kiralama yaptığını anımsatan  Benter, mal varlığı olmayan insanlara çok cüzi miktarda kiralanan bu mallar sayesinde, ömür boyu başkasının yanında köle gibi çalışmamaları için insanlara da bir fırsat sunulduğunu söyledi. Bugüne kadar kimin başı sıkışsa Vakıflar İdaresi’nin  destek olduğunu da ifade eden Benter, toplum olarak Vakıflar İdaresi’nin değerinin çok iyi anlaşılması ve sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.

“Herkesin hakkını alabildiği, hakkaniyetli bir anlaşmadan yanayız”

Konuşmasında devam eden müzakere süreci ve Ada'daki Vakıf malları konusunda da değinen Benter, Kıbrıs’taki müzakere sürecini ve barışı desteklediklerini, ancak Kıbrıs’ın her iki tarafında da adaletli bir anlaşmanın gerçekleşmesinden yana olduklarını vurguladı.  Prof. Dr. İbrahim Benter, “Herkesin hakkını alabildiği hakkaniyetli bir anlaşmadan yanayız. Kilisenin de çok malı var. Malını almak isterse tabii ki alsın biz almasın demiyoruz ama Vakıflar’ın da hakkına düşeni alması gerekir” dedi.

“Üst düzey uzmanlar Vakıf mallarının tespiti için çalışıyor”

Kıbrıs ve Türkiye’den gelen üst düzey uzmanların Vakıf mallarının tam tespiti için çalışma yaptığına da değinen Benter, 1878’de Osmanlı’nın Savunma İttifakı ile Kıbrıs’ı İlgilizler’e kiraladığında yüzde 14’ünün Vakıf malı olduğunu ancak şu anda yüzde 14’ten yüzde 1’in altına düşmüş durumda olduğunu ifade etti. Benter, “Bu da 1878’den itibaren yapılan hukuka aykırı uygulamalar neticesinde gerçekleşti. Uluslararası hukuka, Vakıflar hukukuna, Kıbrıs hukuk sistemine aykırı şekilde yapılan uygulamalardır bunlar. Bunun açık adı da gasptır. Vakıf malları gasbedildi” açıklamasında bulundu.

“İngiliz idaresi döneminde Vakıf malları yasalara, hukuka aykırı şekilde devredildi”

Benter,  1878’de Osmanlı ve İngiltere arasında yapılan anlaşmaya göre İngilizlerin Vakıflar’ı Vakıf kanunlarına göre idare edecekleri sözünü ve imzasını attıklarını, hatta daha sonra başka kanunlar çıkararak Vakıflar’ı zarara uğratacak kullanımlara müsaade etmeyeceklerinin de sözünü verdiklerini ancak durumun hiç de böyle gelişmediğini, İngilizlerin geçirdikleri birtakım başka yasaları kullanarak Vakıf mallarını başkalarına devrettiklerini söyledi.   

“Ağırlıklı olarak Rumlara devredildi”

Vakıf mallarının ağırlıklı olarak Rumlara devrinin söz konusu olduğuna işaret eden Benter, “İlginç olan bir başka konu da bu devirlerin İngilizlerin kendi koydukları kanunlara da aykırı olmasıdır. Hem Vakıflar kanunlarına hem de İngilizlerin kendi koydukları kanunlara da uymayan ve aykırı yaptırımlardır bunlar. Dolayısıyla bizim yapmaya çalıştığımız uzmanlarla bu arazilerin vakıf malları olduğunu ispat ederek mallarımızı geri almaktır” şeklinde konuşarak, bir anlaşma olması halinde de önceki yanlışların düzeltilerek Vakıflar’a haklarının verilerek yapılması temennisinde bulundu. 

“Hem Kapalı Maraş’ta hem Açık Maraş’ta düzeltilmesi gereken yanlışlar var”

Kapalı Maraş’taki arazilerin çoğunun Vakıflar arazisi olmasına rağmen başkalarının üzerine geçirildiği gibi Açık Maraş’ta yani Türk tarafında olan Vakıf mallarının da KKTC devleti tarafından başkalarının üzerine geçirildiğinin de ilginç olduğuna da işaret eden Benter, “Hem Kapalı Maraş’ta hem Açık Maraş’ta düzeltilmesi gereken yanlışlar var” dedi.

“Güney’deki Vakıf Malları Rum İçişleri kontrolünde”

Güney’deki Vakıf mallarıyla ilgili Vakıflar İdaresi’nin sürdürdüğü çalışmalara ilişkin olarak da bilgi veren  Benter, “Güney’de kalan ve hala Vakıf malı olduğu kabul edilen mallar, Rum İçişleri Bakanlığı tarafından kontrol altına alınmış ve Vakıflar adına korunmaktadır. Güney’deki mallar konusunda kullanmak ya da alma gibi bir durumumuz söz konusu değil. Tabii Maraş’ta olduğu gibi başka yerlerde de Rumlar’ın üzerlerine geçirilmiş Vakıf malları mevcut” şeklinde konuştu.

“Koçanlı mallar için hem Kıbrıs’ta hem uluslararası anlamda hukuki adımlar atıldı”

Vakıf malı olmasına rağmen gerek Rumlar, gerekse  Kıbrıslı Türklerin üzerine geçirilen malları ispatlamak için çalışmalarını yürüttüklerini, bu malların koçanlarının ellerinde olduğu için ispatlamakta zorlanmayacaklarını ifade eden Benter, “1900’lerde İngiliz idaresi döneminde uydurulan bir yasayla bir mülkü veya malı 10 yıl kullananlara tapu verilme gerçekleşmiştir. Ama Vakıflar kanunlarına göre Vakıf malı herhangi bir nedenden dolayı kimseye verilemez, bağışlanamaz, devredilmez ve hibe edilemezdir. İngiliz idaresi döneminde adanın kiralanması sırasında atılan imzaların Vakıf kanunlarının değiştirilmeyeceğini de kapsamasına rağmen, buna uyulmamıştır. Şu anda elimizdeki bu delilleri kullanarak, gerekli hukuki adımları Kıbrıs’ta ve uluslararası atarak Vakıf mallarının tekrar teminini sağlamaktır” ifadelerini kullandı.

“Vakıflar İdaresi’nin KKTC’de yürüttüğü faaliyetler çok kapsamlı”

Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin KKTC’de yürüttüğü faaliyetleri konusunda bilgi de veren İprahim Benter, “İhtiyaçlı ailelere çeşitli yardımlar yapıyoruz. Gıda, burs, okullardaki ihtiyaçlı çocuklara üniforma, ayakkabı, kırtasiye yardımı, engelli vatandaşlara cihaz ya da araç yardımı, ilaç, bez, gıda ve ihtiyaçlı ailelerin evlerinin tamirine yardım gibi her açıdan yardımda bulunmaya çalışıyoruz” dedi. Benter ayrıca yardım ve destek almak isteyenlerin Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin web sitesinden veya  Vakıflar İdaresi Müdürlüğü’ne şahsen dilekçeyle başvurarak bu gibi yardımlardan yararlanabileceğini ifade etti.   

“Otomasyon sisteminin kurulmasıyla her şey online olacak”

Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin bir başka faaliyet alanlarından biri olan eski, tarihi yerlerin restorasyonu konusuna da değinen Benter şu şekilde konuştu:  “Kıbrıs’ın değişik yerlerindeki eski Türk okullarını, camileri, çeşmeleri tamir ettik ve kiliseleri temizleyip sahip çıkıp kötü amaçlı kullanımına fırsat vermemeye çalışıyoruz. Yakın zamanda Lefkoşa tarihinde önemli bir yeri olan Samanbahça Evleri’ne yine bazı dokunuşlar yaptık. Kıbrıs Vakıflar İdaresi arşivlerini dijital ortama aktarmaya başladık. Böylelikle hem istediğimiz bilgiye hemen ulaşma şansımız olacak hem de araştırmacıların çalışmalarında kolaylık sağlanmış olacak. 2 yıldır yeniden yapılanma sistemine girdik. Otomasyon sisteminin de kurulmasıyla bütün emlaklar, neyin nerde olduğu çok rahatlıkla görülecek. Hangi emlak kiralık, değil, kirası nedir, raiç bedeli nedir hepsini görebileceğiz. Tüm bunların yanı sıra insanlar artık kiralarını Vakıflara gelip ödemek zorunda kalmayacaklar. Online sistemle işlerini halledebilecekler. Arşiv sistemimizi de yeniliyoruz ve en son teknoloji standartlarına çalışacağız.” dedi.   Benter, Vakıflar İdaresi personelinin de 1 yıldır dışarıdan gelen uzmanlar tarafından daha verimli çalışabilmeleri için her alanda eğitim aldığına da değindi.

“Çocukları Vakıf ruhunu canlandırmaları için teşvik ediyoruz”

KKTC’deki çocukların gençlerin Vakıf ruhunu hissedebilmeleri için de birtakım çalışmalar yaptığını, bunlardan bazılarının ortaokul ve liselerde yapılan kompozisyon çalışmaları olduğunu ifade eden Benter, dereceye giren çocukların cesaretlendirilmesi için de çeşitli hediyelerle de ödüllendirildiklerini söyledi. Kompozisyon yarışmalarında çocuklara insan sevgisi ve hoşgörüyü aşılamayı hedeflediklerini söyleyen Benter, “Geçen yılki kompozisyon yarışmamızın ana teması karşılıksız iyilikti. Bu yılki temamız ve sloganımız ise insanların en değerlisi insanları seven ve onlara faydalı olandır. Yine Devlet Tiyatroları işbirliğinde hazırlanan ve Kıbrıs’ta okullarda Eylül ayından beri turne yapan oyunun ana teması karşılık beklemeden iyilik yapmak ve paylaşmayı, yardımlaşmayı öğretmekti” şeklinde konuştu. Vakıflar İdaresi Genel Müdür olarak kendisinin de bire bir okul ziyaretlerine katılarak Vakıflar’ı öğrencilere anlattığını, liselerde öğrencilere Vakıf ruhunun sevgi ve hoş görü, yardımlaşmayla nasıl harmanlanabileceğini göstermeye çalıştığınıı ifade eden Benter, “Ayrıca bir diğer önemli konu olarak da okullarda çocuklara Vakıf ruhunu canlandırmaları için proje üretmelerini istiyoruz ve teşvikte bulunuyoruz. Gittiğimiz okullarda çocuklara çevreyi güzelleştirin Vakıf ruhunu canlandırın biz size gerekli kaynağı ve desteği sağlayacağız diyoruz. Biz alalım siz okulunuza çiçek, ağaç dikin diyerek onları teşvik ediyoruz. Hatta bölgelerindeki parkları yeşillendirmelerine bile kaynak sağlıyoruz. Çevrelerindeki ihtiyaçlı aileleri tespit etmeleri ve bizim tarafımızdan hazırlanmış gıda paketlerini onlara kendilerinin vermeleri konusunda da bir uygulamamız da var” şeklinde konuşan Benter, asıl amaçlananın bunları çocukların kendilerinin yapması ve o ruhu hissedebilmelerini sağlamak olduğunu söyledi.

“Yaşlılara yardımı teşvik ediyoruz”

Yaşlı ailelere evlerinde hizmet sunan Vakıf olduğunu öğrencilere bunu canlandırmaları için kaynak yaratarak, o ailelerin evlerine gıda, ilaç ve ihtiyaçları doğrultusunda ziyaretlerde bulunması için teşvikte bulunduklarını anlatan Benter, “Çocuklar böylece pratikte eğitim alarak, bire bir kendilerinin de içinde oldukları bir Vakıf ruhunu da deneyimlemiş oluyorlar” dedi. Ayrıca çocukların da oynadığı “İyilik Gönüllüleri” temalı kamu spotları da hazırladıklarını anlatan Benter, amaçlarının çocukları olabildiğince Vakıf ruhunun içerisinde barındırdığı yardımlaşma, iyilik ve paylaşma duygusuyla donatma olduğuna işaret etti.    

Tıp profesörü de olan Benter’in ilaç buluşu yakında piyasada

Uzun yıllar Amerika’da tıp profesörü olarak çalışan aynı zamanda da bilim adamı kimliğine sahip olan Benter, “Benim araştırma konum yüksek tansiyon ve şeker hastalarının kalp, damar problemidir. Yurt dışında ortak çalıştığım arkadaşlarla çalışmalarımız ve yayınlarımız şu an hala devam ediyor. Benim buluşum üzerine yaptığımız bazı ilaçlar  çok yakında pazara çıkacak . Bu ilaçlar yüksek şeker ve tansiyonu olan insanları, bu hastalığın verdiği zararlardan koruyacak. Benim Kıbrıs’ta da umut ettiğim şey bu tarz araştırmaların yapılıp, daha da geliştirilmesi” dedi. Benter, Kıbrıs’ta da amaçlarının araştırmaya yönelik, bilinçli bireyler yetiştirmek olduğunu söyleyerek, “Ambargolar Kıbrıs için bir bahane değildir. İstedikten sonra yapılmayacak şey yoktur. Ancak bizim de Kıbrıs’ta bazı şartları düzeltmemiz lazım ki yurt dışındaki başarılı beyin göçlerimizi tekrar buraya çekebilelim” şeklinde konuştu.