Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüne devamlı surette açık kapı bırakıldığını işaret ederek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması, yegane çıkış yolu olarak görülmektedir. Tanınma için yola çıkılmalıdır” dedi.

Dernek genel başkanı Yılmaz Bora yazılı açıklamasında, Kıbrıs müzakereleri süreci kapsamında İsviçre’de gerçekleştirilen zirvenin Rumların olumsuz tavırları dolayısıyla sonuçsuz kalmasının ardından ülkeye gelen telefon mesajları ve ziyaretlerin; “KKTC’nin varlığının ortadan kaldırılmasına yönelik” olduğunu savundu.

Bora, 48 yıldır devam eden görüşmelerde, Rumların ortaya koyduğu ve ısrarla savunduğu tutumu dünyanın anlamamasının mümkün olmadığını belirterek, “Kıbrıs’ta Kıbrıs’ın gerçeklerini dikkate alarak siyasi bir çözüme ulaşılmasını benimsemelerini beklememek lazımdır” dedi.

Kıbrıs’ta yaşanan olaylar ve gelinen aşamanın; Kıbrıs sorununun kalıcı ve yaşayabilir çözüme kavuşturduğu gerçeği olarak artık herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğine işaret eden Bora, şöyle devam etti:

“53 yıldır ENOSİS’e ulaşmak amacı ile Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ve terörle gasp edip Cumhuriyetin eşit ortağı Kıbrıs Türk halkını ayni yöntemlerle dışlayan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gayri meşru yönetimini hala meşru sayarak BM’de yerini koruması ve de ayrıca uluslararası hukuka aykırı olarak AB’deki üyeliğini koruması kalıcı ve yaşayabilir bir çözüme razı olmasını engellemektedir.

Niyetleri Kıbrıs’ı Girit yapmaktır. Halkımız arasında ciddi bir algı yönetiminin olduğunu, müzakerelerin başarısızlığı hep Türk tarafının suçlu addedilerek taviz üstüne taviz talep edilmektedir.”

Yılmaz Bora, bu amaçla Kıbrıs’ın İngiliz Yüksek Komiseri Kıdd’in, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı ziyaret ettiğini, hemen akabinde de İngiliz Dışişleri Bakanı Johnson’un ziyaretinin gündeme girmesini olağan karşılamanın mümkün olmadığını kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nin açıklamalarının da sürecin ilerlemesi için henüz bir yolun bulunmadığını ortaya koyduğunu ifade eden Bora, şu görüşlerini ortaya koydu:

“Oysa yapılacak olanın Türk tarafına bugüne dek yapılan baskı, telkin ve tehditleri bir yana bırakarak, Kıbrıs’ın yaşanmış gerçeklerini dikkate alarak suçlu, haksız ve ENOSİS yolunda yürümekten vazgeçmeyen ve bunun bir sonucu olarak kalıcı ve yaşayabilir bir çözümü 48 yıldır engelleyen Rum tarafını, kendilerinin yarattığı bugünkü statükoyu kabul etmelerini sağlamaktır. Başarısızlıkla sonuçlanan her görüşmenin sonunda Türk tarafını suçlu göstermekten artık vazgeçilmelidir.

Anavatan Türkiye’nin zamanında barışçı müdahalesinin Kıbrıs’ın tümüne barış, huzur ve güveni getirdiği gerçeği asla göz ardı edilmemelidir.

Rum’un tüm bu gerçeklerden kaçınmasına imkan veren 53 yıllık gayri meşruluk statüsü ile uluslararası hukuka aykırı elde ettiği AB üyeliği devam ettiği ve başta ilgili ülkeler ile dünyanın bunu dikkate almaması sonucu meselenin çözümsüzlüğüne devamlı surette açık kapı bırakmaktadır.

Bu gerçekler ışığında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması yegane çıkış yolu olarak görülmektedir. Halkımızın tereddütler içinde bocalamaya daha fazla bekletilmeden bu önemli husus artık gündemde yerini alarak tanınma için yola çıkılmalıdır. Zira tanınma için önümüzde hiçbir engel yoktur.”