CANDAN

CTP-BG Güzelyurt Milletvekili Armağan Candan yaptığı konuşmada, Eroğlu’nun Kıbrıs konusunda tek ses olma söylemine atıfta bulunarak, liderlerin imzaladığı ortak açıklamayı okudu. Candan, bu metnin tek ses olduğunu ifade etti.

SERDAROĞLU

UBP Milletvekili Ergün Serdaroğlu da, Rumların ve Yunanlıların Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu kabul ettiğini ancak bu hakkı vermeye yanaşmadığını söyledi.

Serdaroğlu, Türkiye’nin garantör devlet olarak Kıbrıslı Türklerin hakkını korumakla görevli olduğunu ifade etti.

Yurt dışı temsilciliklerindeki personel eksikliğinin giderilmesini isteyen Serdaroğlu, bunun lobicilik faaliyetleri için önemli olduğunu kaydetti.

SOYER

CTP-BG Milletvekili Ferdi Sabit Soyer ise, dünyadaki ve bölgedeki çatışmaların dünya siyasetinde değişiklik yarattığını anlattı.

Bu değişikliklerden en önemli olanlarından birinin doğal gaz ve enerji yolları olduğunu ifade eden Soyer, bu bağlamda TC Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Yunanistan’a yaptığı ziyaretin önemli olduğunu belirtti.

Soyer, Türkiye’nin enerji konusunda Kıbrıslı Türklerin devre dışı bırakılamayacağı yönünde bir açıklama yaptığını, bu açıklamanın çok doğru olduğunu söyledi.

Dünyadaki bu değişikliklere uyum sağlamak için dış politika üretilmesi gerektiğini dile getiren Soyer, aksi halde Kıbrıslı Türklerin ciddi zarar göreceğini dile getirdi ve bu konuya Rumların AB’ye girişini örnek verdi.

Soyer, doğalgazın transfer edileceği rotada kriz ortamı olmamasının önemine de değinerek, gerek doğalgaz konusunda yaşanan ve yaşanacak gelişmeler, gerekse bölgeyi etkileyen diğer konularda aktif yer alınması için bir an önce görüşmelerin başlaması konusunda yapıcı olunmasını istedi.

SUCUOĞLU

UBP Lefkoşa Milletvekili Faiz Sucuoğlu ise, doğal gaz konusunun Kıbrıs sorununun çözülmesini sağlayabilecek bir konu olduğunu belirtti.

Çıkan gazın Türkiye üzerinden transfer edileceğini tahmin ettiğini belirten Sucuoğlu, bu doğal zenginliğin adaya barış ve huzur getirmesi dileğinde bulundu.

Sucuoğlu müzakerelerde sürekli Türk tarafının taviz veren taraf olmaması gerektiğini de dile getirdi.

Sucuoğlu, olası bir çözümde mülk sorununun nasıl çözüleceğini soran ve yer değiştirecek olanlarla ilgili her hangi bir plan hazırlanıp hazırlanmadığını da sordu.

İki tarafın da kazanacağı bir anlaşmanın adaya barış getirebileceğini ifade eden Sucuoğlu, buna giden yolla ilgili partiler arası fikir ayrılığı olduğunu dile getirdi.

Sucuoğlu, Kıbrıslı Rumların müzakere masasında Kıbrıslı Türkleri oyalamaya çalıştığını anlatarak, bulunan doğalgazın anlaşmayı teşvik edebileceğini kaydetti.

TÖRE

UBP Milletvekili Zorlu Töre de, AB Destek Ofisi’nin Emek İnşaat’a karşı yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek, bu konuda adım atılmasını istedi. Töre, KKTC’de Avrupa Birliği’nin projelerini yürüten Alman şirketine verilen diplomatik dokunulmazlığın da kaldırılmasını istedi.

Töre, AB’nin Tahkim Kurulu’nun kararına rağmen Emek İnşaat’ın hakedişini ödemediğini, KKTC’de AB işlerini yürüten Alman şirkete de dokunulmazlık verilmesi nedeniyle Tosunoğlu İnşaat’ın ve sorun yaşayan birçok müteahhidin KKTC mahkemelerine başvuramadığını ifade ederek, çözüm istedi.

“AB Destek Ofisi’nin iki şirketimize ve daha birçok şirketimize yaptığını şiddetle protesto ediyorum” diyen Töre, şöyle devam etti:

“Emek İnşaat ve Tosunoğlu Şirketi’nin hak edişlerinin ödenmemesi hala ciddi bir sıkıntıdır.

Destek Ofisi’nin, Emek İnşaat’a hala ödeme yapmaması, Tahkim Kurulu kararına uymaması çok önemli. Ofis, Emek İnşaat’ın uzlaşma için ortak bir komisyon kurulması önerisine rağmen uyuşma için herhangi bir adım da atmıyor. Tahkim Kurulu’nun bir üst makamına gitmesi için Emek İnşaat’ı zorluyor ve Emek İnşaatın bunun için 2 milyon TL ödemesi gerekiyor.

Alman şirketin dokunulmazlığının da kaldırılması gerekir. Diplomatik sıfat kaldırılırsa o zaman KKTC mahkemelerinde dava açılabilir. Siber hükümeti döneminde Alman şirketine ve orada çalışan bir kişiye dokunulmazlık verildi. Tosunoğlu Şirketi de açtığı davayı daha ileriye götüremedi. Bu konu acildir ve çözümlenmesi gerekir diye düşünüyorum.”

Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini reddettiğini dile getiren Töre, “Kıbrıslı Türklere yeniden saldırılmayacağını nereden bilelim?” diye sordu.

Kıbrıs Türk halkının egemenlik haklarının tanınması gerektiğini dile getiren Töre, KKTC’nin Kıbrıslı Türklerin en büyük bayramı olduğunu ifade etti.

Çözüme mahkûmuz ifadesinin yanlış olduğunu söyleyen Töre, “ne olursa olsun çözüm olsun” tavrının yanlış olduğunu belirtti.

DERYA

CTP-BG Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya ise, faşizmin faşizmi beslediğini dile getirerek, Kıbrıs Rum milliyetçilerinin söylemleriyle Kıbrıs Türk milliyetçilerinin söylemleri arasında fark olmadığını anlattı.

Resmi tarih içerisinde bir sürü hikayenin sessizleştirildiğini dile getiren Derya, resmi tarihin bu ülkeyi yöneten ve bundan fayda sağlayanların işine yaradığını kaydetti.

Savaşlarda kazanan taraf olmadığını anlatan Derya, resmi tarih içinde Kıbrıslı Türkler dışında acı çekenler olduğunun unutturulmaya çalışıldığını anlattı.

Ülkede Kıbrıslı Türkler dışında, Rumların, Ermenilerin,  Maronitlerin de evlerinden atıldığını, kayıp yaşadığını ve tecavüze uğradığını ifade eden Derya, federal çözümün insanlar arasında barışın tesis edileceğini gösterdiğini anlattı.

Federal tezin bir Kıbrıs Türk tezi olduğunu anlatan Derya, bunun Rum şövenistlerinin tezi gibi sunulduğunu ancak bunun doğru olmadığını dile getirdi.

Sadece Rum şövenistlerini dinleyerek Güney’de yaşanan olumlu gelişmelerin göz ardı edildiğini anlatan Derya, PIK televizyonunda 63-74 arası mağdur olan Kıbrıslı Türklerin sorunlarının tartışıldığını dile getirdi.

“Ganimet rejiminin taşları yerinden oynayacak, bundan korkuyorlar” diyen Derya, çözüm için gerekli iradenin ortaya konmasını istedi.

Federalist görüşün şovenizme karşı durduğunu anlatan Derya, milliyetçiliğin savaş getireceğini dile getirdi.

Derya, resmi tarih dışındaki kaynakların da dile getirilmesi gerektiğini anlattı.

TÖRE

Doğuş Derya’ya yanıt vermek üzere yeniden kürsüye çıkan Töre, Kıbrıslı Rumların tecavüze uğradığı ifadesinin doğru olmadığını söyleyerek, Türk ordusunun tecavüzcü ilan edilmesinin kabul edilebilir olmadığını ifade etti.

NAMİ

Eleştirileri yanıtlamak için söz alan Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Pile ile ilgili sorunun bilgilerinde olduğunu, BM nezdinde çalışmalar yaptıklarını anlattı.

Nami, doğalgaz konusunda Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarının ortada olduğunu ve doğalgaz zenginliklerinin meşru hak olduğunu söyledi.

Lobicilik faaliyetleri konusunda da bir takım yenilikler yaptıklarını anlatan Nami, yeşil hat ve mali yardım tüzüğünde iyileştirmeler yapıldığını, yapılmaya devam edeceğini söyledi.
Nami, işlenmiş gıdaların Güney’e satılamaması gibi sıkıntıların da aşılmasına yönelik girişimleri olduğunu ifade etti.

Basına yansıyan rüşvet konusuna da değinen Nami, bu konuda Dışişleri Bakanlığı’nın gerekli araştırmaları yapacağını anlattı.

Kıbrıs konusunda yeterince yakınlaşmalar olmadığı söylemlerini de değerlendiren Nami, bugün bir durağanlık yaşandığını ancak bu durağanlığın aşılacağını söyledi.

Yurt dışında yaşayanların memleketleri konusunda daha aktif olmaları konusunda da bir takım çalışmalar başlattıklarını ifade eden Nami, yurt dışındaki temsilciliklerin bu konuda çalışmalar yaptıklarını anlattı.

Bakan Nami, dış temsilciliklerin evlerinin kira bedeli konusuna da açıklık getirerek, orada kira öder gibi mal sahibi olunması konusunda yıllara dayalı bir sıkıntı olduğunu ve  bunun aşılması için Maliye Bakanı ile görüşme yapacağını söyledi.

Dışişleri Bakanlığı’nın geçmişte hiç olmadığı kadar iş dünyası  ile yakın istişare halinde olduğunu ifade eden Nami, iş dünyasının dış dünya ile bağlantı kurma yönündeki beklentilerini ve fikirlerini dinlediğini anlattı.

Nami, yurt dışında iş dünyasına yönelik bir çok fuar yapıldığına da dikkati çekti.

Dışişleri Bakanlığı’nın Dünya Bankası ve Avrupa Birliği Kalkınma Bankası ile temaslar yaptığını, Kıbrıs’a verilen yardımları Kuzey Kıbrıs’ın da kullanmasını istediklerini anlatan Nami, bu konudaki girişimlerinin meyvelerini yakında alacaklarını söyledi.

Nami, geçmiş yakınlaşmalara sadık kalınması, açıkta halan konulara odaklanılması halinde Kıbrıs sorunun çözümlenmesinin mümkün olduğunu vurguladı ve bu konuda hem hükümetin hem de Cumhurbaşkanı’nın tutarlı duruş sergilemesi gerektiğini kaydetti.

Dış temsilciliklerin maddi sıkıntılarının gündeme geldiğini ifade eden Nami, bu konuda kendilerinin de rahatsız olduğunu, bakanlıkta çok ciddi personel sorunu yaşandığını anlattı.

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda mutabakat olmadığı yönündeki söylemleri de eleştiren Nami, “Kıbrıs sorununun çözümü konusunda asgari müşterek var. Bu da buradaki siyasi partilerin destek verdiği, liderlerin 10 Şubat’ta imzaladığı belgedir. Ortak akıl bu belgedir. Sizin partileriniz de bu belgeye onay verdi. Eğer bunun dışında bir belge varsa bu samimiyetten uzak oldu. Büyük emeklerle harcanan bu ortak tutumun muhafaza edilmesi, hatta daha ileriye götürülmesi gerek” dedi.

Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonların kaldırılması konusunda farklı statülerle mücadele edildiğini ifade eden Nami, “Bizi KKTC olarak kabul etmedikleri sürece izolasyonların kaldırılması için hiçbir adım atmayacak mıyız” diye sordu.

Nami, Kıbrıs Türklerine her yıl 30 milyon Euro verilmesinin 7 yıllığına sabitlendiğini, bunun bir nevi izolasyonların kaldırılması anlamına geldiğini de anlattı.

Bakan Nami, ülke tanıtımına katkı sağlayan projelerin önceliği olduğuna da dikkat çekti.

Türkiye AB Bakanı Volkan Bozkır’ın Kuzey Kıbrıs’a yaptığı ziyaretin de eleştirildiğini ifade eden Nami, Bozkır’ın Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik verdiği mesajların çok önemli olduğunu vurguladı.

AB Destek Ofisi’nin iki inşaat şirketi ile sıkıntıları konusuna da açıklık getiren Nami, bu sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi için Dışişleri Bakanlığı’nın elinden gelen katkıyı koymaya devam ettiğini ve şirkete gereken desteği vermeye çalıştıklarını anlattı.

Hidrokarbon yatakları ortaya çıktıktan sonra Kıbrıs’ın önemli olduğunun ortaya çıktığının söylendiğini anımsatan Nami, “Kıbrıs önemlidir, çünkü bizim vatanımızdır” dedi.

ANGOLEMLİ

Nami’nin ardından söz alan Hüseyin Angolemli, Dışişleri Bakanı’na “Her alanda Talat Hristofyas anlaşmalarını kabul ediyoruz diyoruz. Hidrokarbon yatakları konusunda bir anlaşma var mı” diye sordu.

Bakan Nami’ye “Rumlar Rusya ile tatbikat yaptı mı” diye de soran Angolemli, bu gibi haberleri Güney Kıbrıs’taki haber kaynaklarından öğrenmek zorunda kaldıklarını söyledi.

Angolemli, federasyon’un Türk tezi olduğunu anlattı.

NAMİ

Angolemli’ye yanıt vermek üzere tekrar kürsüye çıkan Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Talat-Hirstofyas döneminde doğal gaz konusunun federal yönetime bırakılmasına yönelik mutabakat olduğunu hatırlattı, ancak şu anda bir mutabakatın söz konusu olmadığını söyledi.

Konuşmaların ardından 41 milyon 38 bin 20 TL’lik Dışişleri Bakanlığı bütçesi oyçokluğu ile onaylandı.