ÇÖZÜMÜN UYGULANMASI GÖRÜŞÜLÜYOR:Eide, hangi zaman diliminde hangi adımların atılacağı da dahil çözümün uygulanması konusunun görüşülmeye başlandığını söyledi. Çözümün finansmanı ile ilgili IMF, Dünya Bankası ve Komisyondan ayrı ayrı heyetler Kıbrıs’ta çalışma yapıyor

20 MİLYAR EURO DEĞİL: Çözümün finansmanı için telaffuz edilen “20 milyar euro” rakamını abartılı bulduğunu söyleyen Eide, “Başlangıç için bir kaynağa ihtiyacımız var. Devamında, çözüm kendi kendini finanse edecek” dedi

GARANTİLERDE YOĞUN DİPLOMASİ:Güvenlik ve garantiler ile ilgili perde gerisinde yoğun bir diplomasi yaşanıyor. Eide, “Atina, Ankara, Londra’nın yanı sıra, Güvenlik Konseyi ve diğer ilgili taraflar, ve tabii iki taraf ile güvenlik ve garantiler ile ilgili devamlı temas halindeyiz” dedi

IMF VE DÜNYA BANKASI BURADA: Eide, uzun vadede çözümün kendi kendisini finanse edeceğini, ancak ilk aşamada gereken finansman ile ilgili ise iki tür uluslararası devlet desteğinden ve uluslararası yatırımlardan kapsayan bir paket hazırlığı içerisinde olduklarını aktardı.

Esra AYGIN

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak için yürütülmekte olan müzakerelerde,tarafların,hangi zaman diliminde hangi adımların atılacağı da dahil çözümün uygulanması ve birleşik Kıbrıs’ın anayasası için hazırlıkları görüştüğünü söyledi.
Havadis gazetesine özel bir röportaj veren Eide, “Müzakere sürecinin nihai aşamasına gelindiğinde ve gerçekten siyaseten zor konular aşıldığında geriye kalan diğer herşey ile ilgili çerçevemiz hazır ve planlanmış olsun istiyoruz” dedi.

Perde gerisinde yoğun diplomasi

Güvenlik ve garantiler ile ilgili perde gerisinde yoğun bir diplomasi yaşandığını ve Atina, Ankara ve Londra’nın yanı sıra Güvenlik Konseyi gibi diğer ilgili taraflarla da konunun istişare edildiğini belirten Eide, hem sürecin olumlu seyri, hem taraflar arasındaki güven, hem de garantörlerin olumlu tavrı nedeniyle garantilerin aşılması çok zor bir konu olmasını beklemediğini söyledi.

Özel Danışman Eide, uzun vadede çözümün kendi kendisini finanse edeceğini, ancak, ilk aşamada gereken finansman ile ilgili iki tür uluslararası devlet desteğini ve uluslararası yatırımları kapsayan bir paket hazırlığı içerisinde olduklarını aktardı. Uluslararası Para Fonu IMF, Dünya Bankası ve AB Komisyonu’ndan ayrı ayrı heyetlerin neredeyse her hafta Kıbrıs’ta bulunduğunu ve kuzeyin Euro’ya geçişi, bankacılık sektörü, sürdürülebilirlik, borçlar, emeklilik sistemi gibi tüm ekonomik boyutlarda çalışmalar yaptıklarını da aktardı.

Güneyde seçim sürecinin başlaması bugüne kadar devam eden olumlu havayı etkiler mi? Karşılıklı suçlamaların başlayabileceği konusunda endişeli misiniz? Bunun sinyallerini halihazırda aldık.

Eide:Çok fazla endişe duymuyorum. Evet, son günlerde yapılan açıklamalar daha farklı olabilirdi, ama her iki tarafta da buna dair bir farkındalık olduğunu düşünüyorum.Dahası şu anda, çok önemli, ama siyasi olarak iki taraf arasında büyük görüş ayrılıklarına neden olmayacak konuları ele aldığımız teknik bir aşamadayız; finansman, Euro’ya geçiş, AB müktesebatına uyum, anayasa çalışmalarına hazırlık, çözümün uygulanması ile ilgili çalışmalar gibi. Bu nedenle de seçim sürecinin çalışmalarımızı çok fazla etkileyeceğini düşünmüyorum.

Müzakere sürecinde geriye kalan işlerinçoğunlukla siyasi farklılıkların aşılmasından çok teknik çalışmalar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Eide: Şöyle söyleyebiliriz: Şu anda yaptığımız çalışmalarla, müzakere sürecinin nihai aşamasına gelindiğinde ve gerçekten siyaseten zor konular aşıldığında,geriye kalan diğer herşey ile ilgili çerçevemizinhazır ve planlanmış olmasını sağlamak istiyoruz. Örneğin çözümün uygulanması ile ilgili adımların ve takvimin hazır olmasını istiyoruz.

Yani çözümün uygulanması konusu görüşülmeye başlandı mı?

Eide: Evet bunun görüşülmeye başlandığını söyleyebilirim.

Şu anda ne noktadayız. Bizi nasıl bir süreç bekliyor?

Eide:Yönetim ve güç paylaşımı, AB, ekonomi, ve mülkiyet konularının büyük oranda tamamlandığını söyleyebilirim. Tabii, henüz üzerinde anlaşılmamış bazı önemli noktalar var. Toprak düzenlemeleri ve güvenlik ve garantilerin sürecin sonunda görüşüleceğinde de mutabıkız. Bu tabii ki, bu konulara hiç değinilmediği anlamına gelmiyor. Ama harita ve rakamlar en son aşamada görüşülecek. Güvenlik ve garantiler konusunun da nihai noktaları son aşamada görüşülecek. Ancak Atina, Ankara, Londra’nın yanı sıra, Güvenlik Konseyi ve diğer ilgili taraflar, ve tabii iki taraf ile güvenlik ve garantiler ile ilgili devamlı temas halindeyiz ve nihai aşamanın hazırlıklarını yapmaya çalışıyoruz. Bu temasların olumlu seyrettiğini düşünüyorum.Bu işe ilk başladığımda güvenlik ve garantilerinhem en önemli hem de en zor konu olacağını düşünüyordum. Şimdi hala önemli olduğunu, ancakille de aşılması zor bir konu olmayacağını düşünüyorum.

Yakın geçmişte verdiğiniz bir röportajda Kıbrıs’taki güvenlik sisteminde önemli değişiklikler yapılması gerektiğini söylediniz. Ne demek istediniz?

Eide: Her iki lider de, her iki toplumun güvende olması gerektiğini biliyor. Kıbrıs’tageleneksel olarak, bir toplumun güvenlik arayışı diğer toplumun aleyhine işledi. Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin ordusu ve garantisi ile kendilerini güvende hissettiler. Aynı Türk ordusu ve garantisi Kıbrıslı Rumların güvensizlik hislerinin kaynağı oldu. Aynı şekilde,darbe ve ENOSİS geçmişi Kıbrıslı Türklerin güvensiz hissetmelerinin kaynağıydı ve bu nedenle güvenlik arayışına girdiler. Kıbrıs’ta sadece can güvenliği değil, toplumların varlıklarını sürdürebilecekleri konusundada kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak bir güvenlik sistemi gerekiyor. Yani benim güvende olduğum, sizin güvende olduğunuz, ama siz güvende olduğunuz için benim kendimi tehdit altında hissetmeyeceğim, birarada güvende olacağımız yeni bir güvenlik modeli bulmamız gerekiyor. Bu konuda iki taraf da mutabık. Bu ortak bir hedef. Bunu elde etmek için ne yapmalıyız sorusunun üzerinde çalışıyoruz. Ama hem müzakerelerdeki ilerleme ve giderek artmakta olan güven, ve hem de garantörler de dahil ilgili uluslararası aktörlerin yapıcı tavrı nedeniyle bu konunun en zor konu olmayacağını düşünüyorum.

“Birleşme durumunda adayı çok daha ciddi bir büyüme ve refah bekliyor”

Geçtiğimiz gün yaptığınız açıklamada çözüm maliyetinin “maliyet olarak değil, ileride daha çok kazanmak için şimdi konacak bir para” olarak görülmesi gerektiğini söylediniz.Çözümün kendi kendisini finanse edeceği yönündeki açıklamalar soyut. Bu nasıl olacak?

Eide: Çözümün kendi kendisini finanse edeceği argümanı benim uydurduğum bir argüman değil, bu konuda yapılmış olan tüm araştırmaların doğruladığı bir argüman. Kıbrıs’ın birleşmesi durumunda, adayı çok daha ciddi bir büyüme ve refah bekliyor. Bu soyut bir vizyon değil, çok somut bir şey aslında. Bunun da en az dört nedeni var: 1. Herkes tüm komşularıyla ticaret yapabilecek. Örneğin, Kıbrıslı Türkler AB’nin bir parçası haline gelecekler ve tüm AB pazarı ile ticaret yapabilecekler. Halihazırda AB ile ticaret yapabilen Kıbrıslı Rumlar artık Türkiye ile de ticaret yapabilecekler. Sadece bu bile, hellimden hizmetlere tüm sektörlerin ve dolayısıyla adanın ekonomik koşullarını önemli oranda iyileştirecek. 2. Gemicilik/taşımacılık endüstrisinin Türk limanlarına erişim problemi çözülecek. Bu sadece Türkiye’ye erişim demek değil, bölgedeki yoğun gemicilik/taşımacılık faaliyetlerinde Kıbrıs limanlarının doğal bir geçiş noktası olması demek. 3. Jeopolitik risklerin ortadan kalktığı bir ortamda hidrokarbon ekonomisini geliştirmek çok daha kolay olacak, çünkü bu sektördeki şirketler uzun vadeli yatırımlarını ne olacağı endişesi taşımadıkları istikrarlı siyasi ortamlara yönlendirmeyi tercih ederler. 4. Ve birleşik Kıbrıs’ın yabancı yatırımları çekeceğinden eminim çünkü prensipte çok stratejik ve cazip bir yerde ama bölünmüşlük ve jeopolitik riskler nedeniyle bu potansiyelini kullanamıyor.

Dolayısıyla, birleşik Kıbrıs’ın büyüme eğrisinin iki bölünmüş ekonomiye kıyasla çok daha yüksek olacağını hesaplamak zor değil. Bu da demek oluyor ki, 15-20 yıllık bir süreç içinde çözümün getirdiği ek gelir bugün çözüme harcanacak miktardan çok daha fazla olacak.

Ama çözüm için hemen belli bir miktar paraya ihtiyaç var...

Eide: Evet ama tek ihtiyacınız olan bu. Yani sürekli olarak uluslararası sübvansiyonlar gibi katkılara ihtiyacınız yok. Sadece bir başlangıç yapabilmek için belli bir paraya ihtiyacınız var.

Önemli bir miktardan bahsediyoruz …

Eide: Muhtemelen ama ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Dillendirilen bazı rakamların aşırı yüksek olduğunu düşünüyorum...

20 milyar Euro gibi mi?

Eide: Evet. Bu bana fazla yüksek geliyor.

Size gerçekçi gelen miktar nedir?

Eide: Herhangi bir rakam dile getirmeyeceğim çünkü bunu yapmak için elimizde henüz yeterli veri yok. Mülkiyetle ilgili anlaşmanın nihai detayları ve toprak düzenlemeleri ile ilgili bilgi sahibi olmamız gerekiyor.

Çözümün ilk aşaması için finansman bulma konusunda somut bir stratejiniz var mı?

Eide: İki tür uluslararası devlet desteğini ve uluslararası yatırımları kapsayan bir paket çözümden bahsediyoruz. İki tür devlet desteği, hibe/bağışlar ve uluslararası özel yatırımların buraya gelmesine yardımcı olacak teminatlardır.
Bugün dünya, özel sektörün elinde ve gidecek yeri olmayan sermaye ile dolu. Büyük ekonomilerin geleceği ile ilgili belirsizlikten dolayı yatırılamayan büyük miktarda özel sermaye. İstikrarlı birleşik bir Kıbrıs çok cazip bir destinasyon olur ve bu sermayenin bir kısmı buraya kanalize edilebilir. Bu sermayeyi buraya çekmenin en kolay yolu, hükümetlerin riski teminat altına alması. İngiltere Dışişleri Bakanı buraya geldiğinde Avrupa’nın finans merkezi olan City of London’da bazı görüşmeler yapmam için beni Londra’ya davet etti. Orada yaptığım görüşmelerde bu yöntemin işe yarayacağını teyit ettik. Ancak tabii ki, bir çözüme ulaşacağımızı ve bu çözümün güvenilir ve yaşayabilir olacağını, dolayısıyla insanların buranın yatırım yapılabilecek bir yer olduğunu düşüneceklerini varsayıyoruz. Bu, eski bilindik ‘bize para verir misiniz lütfen’ çağrısından çok farklı, yeni bir yaklaşım. Ve çok önemli çünkü Kıbrıs’ı desteklemek isteyen çok sayıda taraf olmasına rağmen, burası Suriyeli mülteciler, Yemen, Irak ve Sudan gibi dünyadaki diğer krizler ile rekabet ediyor olacak... yani donörlerin sadece Kıbrıs’ı bekleyen çok paraları var diye bir varsayımda bulunmamalıyız.

Aynen. Her gün insanlar ölüyor. Bu krizlerle kıyaslandığında neden Kıbrıs’a bağış yapsınlar. Burada kimse ölmüyor.
Eide: Kesinlikle. Ama belli donörlerden bir miktar bağış olacağını biliyorum.

İlk aşamada çözüm için gerekli olan parayı bulabileceğimiz konusunda ikna olmuş gibi görünüyorsunuz...
Eide: Geleneksel yardım muhtemelen Kıbrıs’taki mülkiyet sorunun çözümü yerine Suriyeli mültecilere gidecektir. Ama, hiçbir yatırımcı Suriye’ye yatırım yapmayacaktır. Burada ise, istikrarlı, demokratik, modern kurumlara sahip, organize, yatırımcılar için çok cazip federal bir devlet olacak. Dolayısıyla, devletlerden yardım almak konusunda şansınız daha düşük olsa da, özel sektörden para almak konusunda şansınız çok daha yüksek. Ve teminat vermeye istekli hükümetlerin desteği hayata geçerse, özel yatırımlar daha da güçlü bir olasılık haline gelir. Ama tüm bunlardevletlerden hiç para almayacağınız anlamına gelmiyor. Burada AB’nin büyük bir sorumluluğu var. Burası bölünmüş bir AB ülkesi. Ve buna neden olan çok özel bir geçmiş var. Dolayısıyla, AB Komisyonu en üst düzeyde buraya destek olacağını taahhüt etmiş durumda. Amerika destek olmak istediğini söyledi. Borçları affetmek isteyecek ülkeler olabilir. Yani yeterli katkıyı alabilmeniz için birçok yol var. IMF, Dünya Bankası ve AB Komisyonu artık sürekli olarak burada. Kıbrıs’ta artık neredeyse her hafta ekonominin farklı boyutlarını ele alan büyük bir heyet var. Bu pek fazla bilinmiyor ama sır da değil. Bu ekipler burada ve kuzeyin Euro’ya geçişi, bankacılık sektörü, sürdürülebilirlik, borçlar, emeklilik sistemi gibi ekonominin tüm boyutlarında çalışma yapıyorlar.

“Elinizde bir veya iki yıl daha olduğunu varsayamazsınız. Dünya bu kadar güzel bir yer değil”

Sürece baktığınızda en büyük endişeniz nedir?

Eide: En büyük endişem Kıbrıs’ın kendi içinden kaynaklanmıyor. Kıbrıs dışındaki bir gelişmenin süreci raydan çıkarmasından endişe ediyorum. Kastettiğim spesifik bir şey yok. Sadece uluslararası olarak çözümü çok zorlaştıracak bir gelişmeden bahsediyorum. Neredeyse dokuz aydır aralıksız müzakereler yürütülüyor. Gerçek bir kriz olmaksızın geçen dokuz ay... Aslında bu çok uzun bir süre. Elinizde bir veya iki yıl daha olduğunu varsayamazsınız. Dünya bu kadar güzel bir yer değil. Evet, ciddiyetle çalışalım, acele etmeyelim, ama aynı zamanda şu anda elimize geçmiş olan fırsatı da değerlendirelim. Tabii ki aceleye getirilmiş, eksik, zayıf bir çözüm istemiyoruz. Diğer taraftan, ihtiyacımız olandan daha fazla zaman harcayamayız. Önümüzdeki aylarçok iyi yapılandırılmış olmalı ki,gerçekleşebilecek olumsuz bir gelişme süreci raydan çıkarmasın. Burada Kıbrıs sorununa o kadar çok odaklanıyoruz ki bazen bunun dünyada iyi giden çok az şeyden biri olduğunu unutabiliyoruz. Dünyada neredeyse her şey paramparça oluyor. Suriye, Yemen, Irak, Libya... Stratejik açıdan bakarsak dünyanın büyük güçleri birbirinden giderek uzaklaşıyor. Ve bu güzel küçük ada birleşme lüksüne sahip. Tüm detaylara saygı duyuyorum ama bazen ortada büyük bir resmin de olduğunu ve bu tablonun sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlamak önemli