Ceren Ercih

Kamu Hizmeti Komisyonu (KHK) Eski Başkanı Çetin Uğural, Gözde Bekir’in sunduğu Günaydın Ada programının konuğu oldu. Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yapısı ve toplumun kuruma bakışını değerlendiren Uğural, esas sorunun yasada değil anlayışta olduğunu belirtti. Uğural, Cumhurbaşkanlarının çoğu zaman kurumu kendilerine bağlı bir daire gibi görmelerinin büyük bir yanlışlık olduğunu söyledi. 

“ÇOĞU CUMHURBAŞKANI BURANIN KENDİSİNE BAĞLI BİR DAİRE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR” 

Gelinen aşamada KHK’nın ülkedeki adaletsizliğin temel merkezlerinden biri haline gelmesinin nedenlerini anlatan Uğural, önemli bir konuya dikkat çekti. Uğural şunları kaydetti; “Toplumda bir algı var. Ama bu algı tabi ki yukarıdan bir hatadan kaynaklanan bir konu. Kamu Hizmeti Komisyonunun bağımsız yapısı, Anayasa tarafından ön görülen bir takım güvencelere sahip. Ancak toplumdaki siyasetçilerin anlayışı bu yapıya uygun değil. 

Bu yapının dışında bir anlayış vardır. Çoğu Cumhurbaşkanı buranın kendisine bağlı bir daire olduğunu düşünür. Bunun üzerine diğer kurumlarda, bakanlıklardaki dairelerde olduğu gibi tam bir irade sahibi olduğunu düşünür ve genelde o şekilde hareket eder. Tabi ki o kurum böyle bir anlayışla yola çıktığında farklı bir yere varması mümkün değil esas çarpık nokta siyasetçilerin bu anlayışlarındaki sakatlıktır.” 

“SORUN YASADA DEĞİL YASANIN UYGULANMASINDA” 

Komisyonu’nun yasal yapısının doğru çalışmasına bir engel olmadığını söyleyen Uğural, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yasada bir sorun yoktur. Yasanın uygulanmasında bir sorun vardır. Şu anda bu yasa ile dahi hem buralara düzgün insanlar atanabilir. Hem de bunların içerisinde yanlış yapanlar varsa veyahut geçmiş dönemdekiler sorgulanacaksa şayet, şuandaki yasal yapı buna müsaittir. Buna engel değildir.” 

“RET EDEBİLECEĞİ BİR GÖREVDE DEĞİLDİR” 

Ayrım yapmaksızın tüm cumhurbaşkanlarının kurumun başına atayacakları müdürle ilgili tavrının kurumun işleyişini şekillendireceğini söyleyen Uğural, bu noktada üst kademe yöneticilerinin de ya siyasetin beklentilerine göre hareket edeceğini ya da adaletten yana olacaklarını şu şekilde ifade etti; “Atayan makam ben senin deneyimlerine, tecrübelerine ve vicdani bağımsızlığına inandığım için seni buraya atıyorum diye davranırsa atanan şahıslar bunu çok iyi başarırlar. 

Ama atayan makam derse, ‘seni ben atıyorum orada benim siyasi çıkarlarımı gözleyecek şekilde davranman lazım’ bunu bu şekilde kelimendirmese dahi bunu hissettiriyorsa, uygulamaları zaten bu ise atanan kişi zaten kendisinden ne beklendiğini bilir. Buna karşı çıkmak olağan bir tutum değil. Ret edebileceği bir görevde değildir, hakikaten cazip bir görevdir.” 

“GÜVENSİZLİĞİN TEK SAKINCASI ADALETSİZLİK DEĞİL” 

Kamu Hizmeti Komisyonu ve diğer kurumlarda yaşanılan adaletsizliklerin üzerine gidilmesi ve sorgulanması gerektiğini şart olduğunu belirten Uğural sözlerini şöyle sürdürdü: “Güven çok önemlidir. Toplumun, insanların kendi kurumlarına, makamlarına güven duyması önemlidir. Bunun sakıncası sadece bir adaletsizlik değildir. 

Zararı keşke bu kadar olsa. Bir nokta sonunda kendi kurumlarını ret etmeye, kendi kurumlarını aşağılamaya kadar varıyor, bugün toplumda yaşanan bütün sorunu bazı kişilerin sorunu yada sorumsuzluğu olarak addedilir, bu tamamen yanlıştır. Sorumluluk yanlış uygulayan makamlardadır.” 

“AKINCI’NIN ÇOK BÜYÜK BİR ŞANSI VARDIR BU ŞANSTA TOPLUMUN ŞANSI” 

Uğural; “Mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı sizce bu adaleti sağlayabilir mi” sorusuna da yanıt verdi. Uğural sözlerini şöyle tamamladı; “Yüzde 50’nin üzerinde oy alarak seçildiğinde bir cumhurbaşkanı bir partinin desteğinin ötesine geçmiş demektir. Dolayısıyla toplum desteği var demektir. Son seçilen cumhurbaşkanımız yüzde 60’larda bir oy almıştır. Bunu kimse üzerine alıp da benim desteğimle seçildin, kendisi de bu şekilde düşünmez. 

Sayın Cumhurbakanı’da beni bunlar seçti, o yüzden bunlara karşı bir yükümlülüğüm vardır diye bir sıkıntısı da değildir düşüyorum. Akıncı’nın çok büyük bir şansı vardır bu şansta toplumun şansıdır. Sayın Akıncı şuana kadar da güzel götürdü. Ben inanıyorum ki ciddi gelişmeler olacaktır.”