Eniz Orakcıoğlu

CTP Milletvekili ve Sağlık Eski Bakanı Dr. Gülle, Devlet Laboratuvarında 22 Aralık 2016 gecesi meydana gelen yangının ardından ortaya çıkan ciddi risklerin Sağlık Bakanlığı tarafından gizlendiğini iddia etti.  Konunun kendi talepleriyle  meclis gündemine gelip tartışılmaya başlanmasının ardından kamuoyunun gerçeklerden haberdar olmaya başladığına işaret eden Gülle,  “Meclis Araştırması ile her şey ortaya çıkacaktır” dedi.

“Halkı üzerindeki ve çevreye etkilerinin araştırılması yeterince yapılmamıştır”

CTP Milletvekili ve Eski Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Gülle Devlet Laboratuvarında meydana gelen yangının ardından yaşananları Yeni Bakış’a anlattı. Gülle  ; “Yangınında, aralarında organik solventler, toz kimyasallar, kapalı metanoller, alüminyum levhalar, asbestli eldivenler yandı. Bunun yanında civalı termometreler, 1 kg sodyum siyanür, arsenik gibi zehirli maddeler, kadmiyum, çinko, kobalt, krom, kurşun, mangan gibi ağır metaller de yandı. Yine 1 kg katı radyoaktif madde (üranil asetat ve torium) da dahil, toplam Bin 379 farklı kimyasal yandı. Ortaya çıkan bu maddelerin çevre halkı üzerinde ve çevreye etkilerinin araştırılması yeterince yapılmamıştır.”

“Sorun yok deyip, insanları çalıştırmışlardır”

Gülle, Yangının ardından bakanlığın laboratuvar yangınının halk sağlığı ve çevre üzerindeki etkilerini hep örtbas etmeye çalıştığını savunarak, “Ciddi sorun yok mantığından hareketle, bilgisizlik ve sorumsuzlukla, veya siyasi gailelerin insan sağlığından daha öncelikli düşünülmesi nedeniyle, hemen ertesi gün, şube amirleri ve 4-5 personeli göreve çağırıp, hiçbir tedbir ve önlem almadan binaya ve yanan bölümlere girmeleri istenmiştir.  Bir süre sonra ise, topladıkları işçilere, hiçbir özel donanım sağlamadan atıklar temizlettirildi. İnsanların hayatı tehlikeye atılmış. Yapılan tetkiklerle, zehirli atık ve ağır kimyasallarla oluşan kirliliği kontrol etmeden, ortam çalışmaya uygundur deyip 19 Ocakta mesaiyi başlattılar. Doğru olan hemen, orayı kapatıp yeni bir binada çalışmalara başlamak iken, sorun yok deyip, insanları çalıştırdılar. Çalışanların, ağır metal zehirlenmesi belirtisi şikâyetlerini göz önüne almamışlardır” diye konuştu.

“Sonuçları azaltmaya çalıştılar”

Çalışmak istemeyen kişileri ise, zorla, imza talep edilerek ve korkutarak çalıştırdıklarını öne süren Gülle, “Çalışanlarda başlayan rahatsızlıkları göz önünde tutmadı, başka binaya geçelim önerilerini kabul etmediler. Çalışanların kanlarındaki ağır metallere bakıp, bir an önce tedaviye başlayacakları yerde, çalıştırmaya devam ettiler. Olaydan 2 ay sonra, yine çalışanların kanlarında ağır metal olup olmadığına bakmadan bazı başka tetkikler yapıp durum tamamdır, sorun yoktur dediler. Müdür 24 Şubatta rahatsızlanıp akut radyasyon zehirlenmesi ön tanısıyla yurt dışına tedaviye gönderilince olayın ciddiyeti artık bastırılamaz hale gelmiştir. Personelin tepkisi üzerine olaydan 65 gün sonra, 27 Şubat’ta çalışanların kanları alınmış, ancak alınan bu kanlar da 16 Mart 2017'de, yani alındıktan yaklaşık 20 gün sonra Hıfzıssıhhaya gönderildi. Oysa alınan kan numunelerinin en geç 5 ile 7 gün içerisinde gönderilmesi gerekiyordu. Daha uzun süre sonuçların doğruluğunu etkileyebilir. Olabildiğince geciktirerek sonuçları azaltmaya çalıştılar. Kurşun zehirlenmesinde, kurşunun kandaki yarılanma ömrü 27 gündür, bunlar 65 gün sonra kan aldılar. Hıfzıssıhhadan gelen sonuçları da, (20 Martta gönderildi), konu 3 Nisanda mecliste gündem yapılınca hemen açıklanmak zorunda kalınmıştır” dedi.

“Tüm çalışanların tedaviye gitmeleri gerekmektedir”

Gülle, sözlerine şu şekilde devam etti; “10 çalışan kanlarında yüksek ağır metal ve zehirler olduğu için yurt dışına tedaviye gönderildi. Bütün gecikmelere rağmen sonuçlar pozitif çıktı. Amaçları yine sadece bununla olayı geçiştirmekti. Oysa diğer çalışanların vücutlarında da ağır metaller var, ancak gecikmeden dolayı bunlar vücuttaki dokulara yerleşmiştir. Tüm çalışanların tedaviye gitmeleri gerekmektedir.”

“Çalışanların sağlıkları ciddi tehlikeye atıldı”

Yaşananlar ışığında ortaya çıkan sonucun, olayın örtbas edilmeye çalışarak çalışanların sağlıklarını ciddi tehlikeye atmak olduğunu savunan Gülle, “Hem de niteliği yüksek bu çalışanların başka bir binada hemen çalışmalara başlayıp, gıda denetimlerine başlamalarının yani halk sağlığını korumanın da önünü de kapattılar. Müdür de hasta olduktan sonra yeni binaya geçilmiş ancak şimdi de çalışanların tedavisi nedeniyle, denetim ve halk sağlığını koruma çalışmalarının önüne geçilemedi” şeklinde konuştu. 

“Bakanlık konuyu başka taraflara çekmeye çalışıyor”

Sağlık Bakanlığının bunun hesabını vereceğine, konuyu başka taraflara çekmeye çalıştığının altını çizen Gülle, “CTP'nin araştırma önerisi, olayın bütün boyutlarıyla araştırılmasını içermektedir. Gerek altyapı gerek mevzuat, gerekse  uygulamalar yönünden. Bu konular araştırılacaktır. Ancak geçmişte olan hiçbir olay, çalışanların sağlığını tehlikeye atmaya, halk sağlığına yönelik denetimlerin durmasına giden süreçte bahane olarak ortaya konamaz” diye konuştu.

“Sucuoğlu, hedef şaşırmaya çalışıyor”

Gülle, Sağlık Bakanı'nın ortaya koyduğu yazının tamamen hedef şaşırtmaca olduğuna dikkat çekerek, “ 26 Şubat tarihine kadar, görevinin başında olan Devlet Laboratuvarı Müdürü (Mehmet Tatar) laboratuvarın elektrik donanımına yönelik gerekli hassasiyeti göstermemiştir. Nitekim, bizim görevlendirdiğimiz yeni müdür, daha göreve geldiğinin ertesi günü, (26 Şubat 2014 tarihinde görevine atanmıştır.)  yani 27 Şubat 2014' tarihinde, Planlama İnşaat Dairesine hitaben, Devlet Laboratuvarındaki elektrik sisteminin planlama inşaat dairesi teknik ekipleri tarafından kontrol edilmesi için bir yazı yazmıştır. Bu yazının Sağlık Bakanlığı'na dağıtımı yoktur. Yeni Müdür, elektrik donanımı ile ilgili göreve gelir gelmez hemen ertesi gün ilgilenmiş, ancak Planlama ve İnşaat Dairesinden cevap gelmeyince, elektrik malzemelerini kendi bütçesinden alarak, Devlet Hastanesinin teknik ekipleri ile gerekli çalışmaları yapmıştır. Alınan malzemelerin faturaları görülebilir, yapılan çalışmalar belirlenebilir. Ancak Sayın Sucuoğlu göreve gelir gelmez, elektrik sistemine daha ilk günden hassasiyet gösteren bu müdürü görevden almış ve daha önce bu konuda gerekli duyarlılığı göstermeyen eski müdürü göreve atamıştır. Göreve gelindiği andan itibaren konuyla ilgili hiçbir şey yapmadıkları ortadadır. Yapsalardı açıklarlardı herhalde” dedi.

“Personel müdürle çalışmak istemiyor”

Sağlık çalışanlarının hayatlarını tehlikeye atıldığı son Hıfzıssıhha raporları ile ortaya çıktıktan sonra, konuyu değiştirmek için, bu yazıyı ortaya atmışlar, yapılan iyileştirmeleri gözden saklayarak ve kendilerinin hiç bir şey yapmadıklarını gizleyerek, insan hayatını hiçe sayan uygulama ve anlayışlarını örtmeye çalıştılar. Nitekim müdürün tedavi olup döneceği haberlerinin ardından personel, bu müdürle çalışmak istemediğini belirtip Sağlık Bakanlığı'na da durumu bildirmiştir.  Meclis Araştırması ile her şey ortaya çıkacaktır. Çalışanlarının bir an önce tedavi olabilmeleri adına biz gerekli açıklama ve çıkışlarımızı yapıyoruz. Yoksa Sağlık Bakanlığı'nın konunun üzerini kapatıp her şey normaldir demekten başka bir niyeti yoktur.