Yurdagül Atun

Meclis eski Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu, Kıbrıs sorununun çözümünün Kıbrıslıların elinde olmadığını söyledi. Rum tarafının aşırı taleplerini yorumlayan Hasipoğlu, Türkiye’nin Güzelyurt’u vermeyeceğini kaydetti. Türkiye’nin garantörlükten de vazgeçmeyeceğini ifade eden Hasipoğlu, “Şayet bir çözüm olacaksa garantör ülkelerin onayı gerekir. İki halk ‘evet’ dese bile garantör ülkeler ‘hayır’ derse bu çözüm olmaz. Garantörlüğe gelince, Türkiye garantörlüğü sadece ve sadece AB üyesi olursa kaldırabilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, kendi Cumhurbaşkanlığı döneminde bir çözüme gitmeyi hararetle istediğini belirten Ertuğrul Hasipoğlu, “Çözüm olsun da nasıl olursa olsun düşüncesinde... Ama bu defa referandumdan ‘hayır’ çıkacak. Hem halk daha bilinçlendi, hem de Türkiye’nin politikası değişti. Şunu bileceğiz ki ne Anastasiadis, ne Akıncı ve Talat çözemez. Denktaş bile çözemedi…” şeklinde konuştu.

Müzakerelerde görüşülen “220 bin Türk’e karşılık 800 Rum vatandaşı” oranını da değerlendiren Hasipoğlu, “Türklerin nüfusu arttıkça onlar da Yunanistan’dan aktarma yapacaklar da şimdiki nüfusları aktarma değil mi? Bizim nüfusumuz Rumlardan çok fazlaydı. Ne zaman Birinci ve İkinci Cihan Savaşı’nda adalar işgal edildi,  kaçanlar daha güvenli diye Kıbrıs’a geldi. İngiliz bunları vatandaş yaptı ve Vakıf mallarını da dağıttı” ifadelerini kullandı.

Meclis eski Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu, Haberal Kıbrıslı Gazetesi’ne çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Soru: Kıbrıs müzakerelerinde sona gelindiğinin söylenmesine karşın, somut adımlar atılamıyor. Sizce Kıbrıs sorunu bu yıl içinde çözülür mü?

Denktaş, Talat, Eroğlu bu sorunu müzakere etti. Ne değişti? Hiçbir şey değişmedi. Kıbrıs meselesi tarihin hiçbir döneminde Kıbrıs’ın üzerinde yaşayan halkların meselesi olmadı. Hep güçlünün ve çıkarı olan ülkelerin meselesi oldu. Şimdi eğer bulunan gaz ve petrol fizibıl ise yani kâr getirecek durumdaysa ve bunda İsrail’in, İngiltere’nin, Amerika’nın çıkarları varsa, Kıbrıs’ta çözüm olacak ama bu çözümden ne Kıbrıs Türkü, ne de Kıbrıs Rum’u memnun olmayacak. Kıbrıs meselesinin çözümü ne bizim, ne Rumların elindedir. İki halk bu sorunu çözemez, mümkün değil. 1959’da da aynı şey olmadı mı?

“Taksim İngiliz’in planıydı”

Denktaş’la Makarios’u kapattılar bir adaya. Makarios birhayli direndi, ondan sonra önüne bazı şeyler çıkardılar, imzayı attı. Halkına da ‘ben Enosis’in başlangıcı olarak gördüğüm için bu imzayı attım’ dedi. Üç sene sonra olaylar başladı. Biz ‘ya taksim, ya ölüm’ diyerek yollara dökülmüştük. Taksim kimin planıydı? Taksim İngiliz’in planıydı. Gerçekleşti mi? Gerçekleşti. Eğer çözüm olmazsa bu şekilde devam eder ama tanımazlar Kıbrıs Türkünü. ÇünküKKTC tanınmayacak diye BM kararı var.

Soru: BM kararları Kuran-ı Kerim mi, değişemez mi?

Bu değişebilir ama değiştirmek için beş üyenin de ‘evet’ demesi gerekir ki bu çok zordur. 

Soru: Rum lider, halkının Annan Planı’ndaki endişelerinin giderildiğini, planın revize edildiğini söylüyor. Güzelyurt ceplerinde, Karpaz, Maraş derken, mülkiyette ilk sahibin hak sahibi olacağı üzerinde ısrar ediyorlar ve Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması da olmazsa olmazları. Sizce bu talepler yerine getirilir mi?

Türkiye Güzelyurt’u vermez. Benim duyumlarıma göre Türkiye Cumhurbaşkanı, ‘pişman oldum Annan Planına evet dediğimiz için, ben Güzelyurt’u böyle bilmiyordum’ demiş. Vermez… Şayet bir çözüm olacaksa garantör ülkelerin onayı gerekir. İki halk evet dese bile garantör ülkeler ‘hayır’ derse bu çözüm olmaz. Garantörlüğe gelince, Türkiye kaldırmaz. Eğer Türkiye AB’ye girerse garantörlüğü kaldırabilir. Bu da normaldir. İki AB üyesi birbiriyle savaş mı yapacak? Birbirinin garantörlüğüne mi ihtiyacı olacak? Hayır… Ancak bu şekliyle pazarlık olur. Türkiye girerse olabilir.

“Denktaş bile çözemedi…”

Soru: Sizce çözüm olacak mı?

Akıncı, kendi Cumhurbaşkanlığı döneminde bir çözüme gitmeyi hararetle istiyor. Çözüm olsun da nasıl olursa olsun! Ama bu defa referandumdan hayır çıkacak.Hem halk daha bilinçlendi, hem de Türkiye’nin politikası değişti. Şunu bileceğiz ki ne Anastasiadis, ne Akıncı ve Talat çözemez. Denktaş bile çözemedi… Görüşmeler devam eder. Ellerine bir oyuncak verirler, siz bu oyuncakla oynayın derler çünkü Kıbrıs’ın stratejik konumu çok önemli. Tarih boyunca bakın, herkesin gözü burada olmuş. Türkiye için çok önemli ve Türkiye’nin bir avantajı var, 40 bin askeri var burada. Bir olay çıksa bir günde tüm adayı alır.  O yüzden asker gitsin diyorlar.

Soru: İngiltere ‘garantörlükten vazgeçerim’ diyor ama üsler kalıyor. Türkiye de aynı şeyi talep edemez mi?

Kıbrıs meselesinin bir numaralı mücahidi Fatin Rüştü Zorlu’dur. Rıza Vuruşkan’ı bilirsiniz, TMT’yi kuran adam ve bizim de Erenköy’de komutanımızdı.  Türkiye’ye döndükten sonra ara sıra Çiçek Pasajı’nda buluşur sohbet ederdik. O şöyle derdi: ‘Bir numaralı mücahit Fatin Rüştü Zorlu’dur. Zorlu bana derdi ki, ‘tüm istediğim, bir tane dahi olsa, bir Türk askeri girsin Kıbrıs’a…’ Nitekim 650 tane girdi. İngiliz niye askerini bıraktı da sıyrıldı, jeopolitik konumunu kullansın diye. Şimdi vazgeçer, ‘nasılsa askerim var, üslerim var' diyor. (Türkiye’nin de ‘garantörlükten vazgeçerim, üs alırım, askerim kalır’ talebinin olup olmayacağıyla ilgili soruya karşılık) Olabilir,belki 900’e 650 oranı gerçekleşebilir.

“Rumların şimdiki nüfusu da aktarma”

Soru: Adadaki nüfusun Rumlar lehine sabitlenmesi konusunda neler söyleyeceksiniz? 220 bine 800 bin oranının konuşulması ve her bir vatandaşa Yunanistan’dan taşıma nüfus getirileceğinin açıklanması Kıbrıslı Türklerin azınlıkta kalması için bir sübap değil mi? Dünyada böyle bir anlaşma örneği var mı?

Annan Planı’nda da bir oran vardı, ‘şu kadar vatandaş yapacaksınız’ diye… Türklerin nüfusu arttıkça Yunanistan’dan aktarma yapacaklar da şimdiki nüfusları aktarma değil mi? Bizim nüfusumuz Rumlardan çok fazlaydı. Ne zaman Birinci ve İkinci Cihan Savaşı’nda adalar işgal edildi,  kaçanlar daha güvenli diye Kıbrıs’a geldi. İngiliz bunları vatandaş yaptı ve Vakıf mallarını dağıttı. Benim Meclis Başkanlığı dönemimde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nde bunlar bir önerge verdi; ‘Türkiye demografik yapıyı değiştirdi’ diye… Komitede görüşüldüğünde bizim söz hakkımız vardı. Gittik komiteye görüş vermeye. Bir de raportör atadılardı. Finlandiyalı birini. O çıktı konuştu, ‘Ben Kıbrıs’a gideceğim ve Türkiyelileri bulacağım, Anadolu’ya gideceğim ve ailelerini bulacağım ve ispat edeceğim ki Türkiye demografik yapıyı değiştirdi.’ Ben çıktım dedim ki, ‘Sakın ola ki, Kıbrıs’a gelme, seni Kıbrıs’a sokmam.’

“Rumların nüfusu arttı, bizimkiler göç etti”

O günkü gazetelerde manşetten çıktı, ‘Finlandiyalıyı Kıbrıs’a sokmayacak’ diye. Nitekim geldi ve sokmadık. O konuşmamda ben, ‘Yunanistan’dan ve adalardan kaçıp gelenler EOKA’yı temsil edenlerdir. Kıbrıs’ın Bizans’tan gelen Ortodoksları ise bugün AKEL’in temsilcileridir’ dedim.  İngiliz delege çıktı ve ‘Mr. Hasipoğlu doğruyu söylüyor’ dedi. Ben de ‘geçirin bunu zabıtlara’ dedim. Aradan seneler geçti, bir toplantıya Endonezya’ya gittik. Endonezya’da biri el sallar. ‘Eyvah’ dedim… Finlandiyalı… Yaklaştı, önünü ilikledi, ‘Senden özür diliyorum, söylediklerinde haklıymışsın’ dedi. Ki Rumlar raportör olarak getirmişler. Sonrasında inceledi, gördü.  Yani Rumların nüfusu böyle arttı. Bizimkiler de hep göç ettiği için nüfusumuz azaldı.

“Bugün Türkiye’de 3 buçuk milyon Kıbrıs Türkü vardır”

Benim hesabıma göre bugün Türkiye’de ikinci ve üçüncü nesli de sayarsak 3 buçuk milyon Kıbrıs Türkü var. Benim sülalemin 4’te 3’ü İzmir’dedir. Bir tek dedem kalmış Kıbrıs’ta. Diğer kardeşleri, annesi, babası İzmir’e göç etmişler. Çok göç eden oldu. Bunu durdurmadılar zamanında. Bugün İngiltere’de de- ikinci üçüncü nesli de sayarsanız- 500-600 bindir Kıbrıslı Türklerin nüfusu. Avustralya’da, Kanada’da ayrı….Rumların böylece nüfusları çoğaldı. Şimdi de vatandaş yaparak nüfusu çoğaltıyorlar. Bugün Yunanistan’a giden yok, Yunanistan’dan gelen var.