Deniz Abidin

Trafikte Kazasız Yaşam Derneği (TRAKAYAD) Başkanı Hüseyin Sevay,  dün sabah Değirmenlik  Girne Dağ Yolu'nda yaşanan trafik kazasının adının kaza olmadığını belirterek, bunun cinayet olduğunu, kurumların başında olan herkesin istifa etmesi gerektiğini söyledi.

Sevay, "Bu kurumların başında olan herkesin istifa etmesi gerekir. Var olan yapı değişmedikçe, çok bilgili olsak bile, Ulaştırma Bakanı, Başbakan olsak bile yine çözemeyiz. Bu yapı içerisinde bazı dirençler var ve bu dirençler her geçen gün güçleniyor. Yapının tamamı bozuk ve topluma hizmet etmiyor. Yapı değişmedikçe birşeylerin değişmesini çok beklemeyelim. Ülkeyi baştan sona düzeltmemiz için çok uğraşmamız gerekir. Ancak esas kafaları düzeltmemiz gerekir"diye konuştu.

Trafikte Kazasız Yaşam Derneği (TRAKAYAD) Başkanı Hüseyin Sevay, dün sabah Değirmenlik Girne Dağ Yolu'nda yaşanan trafik kazasının adının kaza olmadığını belirterek, kaza denilebilmesi için önlenemeyecek bir olayın yaşanması gerektiğine dikkat çekti. Sevay, trafikte  hastalığın ne olduğunun belli olduğunu ve medyanın da bu konuda üzerine düşen sorumluluğun farkında olması gerektiğini kaydetti. Sevay, "Ne yaptığını bilmeyen cahil bir toplum halini aldık" diyerek, doğru yolu göstermek için kimsenin halkın karşısına çıkmadığını söyledi. Sevay "Ne Bakanlık ne polis ne de başka bir merci yok" dedi.

"Felaket bir yol"

Sevay, hiçbir mercinin çıkıp da "artık yollarda ölmeyeceğiz" diyemediğini belirterek, "trafikte insan hayatı kurtarmak için uğraşacağız"demek gerektiğini söyledi. "Bunu dünya söylüyor" diyen Sevay, Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst'ün aylardır Ulaştırma Bakanı olduğunu, ancak trafikle ilgili bilgisi  olan insanlarla görüşmeyi seçmediğini kaydetti. Sevay, dün kazanın meydana geldiği yolun felaket bir yol olduğunu ifade ederek, şunları söyledi, "Eğer bir vatandaş herhangi bir yolda ilerlerken kendini güvende hissetmiyorsa, bir çemberi kullanırken rahatsızlık hissediyorsa, o yolda teknik lehvalar olsa da olmasa da bir yanlışlık var demektir. Karşıdan gelen ışıklar yolda ilerlerken gözünüzün içine giriyorsa, yollarda çizgi yoksa, kavşaklarda aydınlatma yoksa, demek ki orada birşeyler çok yanlıştır. Yollara bakın, ağır araçlardan dolayı mahvolmuş durumda. Girne dağ yolu da üzeri traşlanarak kalmış durumda olan bir yol.  Ancak ondan önce çok şey yapılması gerekiyordu. Bariyerlenmesi gereken yerler var. Bu,  yollarımızın yapısıyla ilgili olanlardır. Trafiği üç temel unsur oluşturur. Yol kullanıcıları, araçlar ve yol sistemidir. Üçünün de güvenli olması gerekir ki yol tamamen güvenlidir denilebilsin"

"Trafik güvensiz"

Ağır yük kamyonlarının Girne dağ yolu gibi yollarda 100 kilometre ile sürülmesine devlet izin veriyorsa biz ne yapacağız diye soran Sevay, bu kamyonların ağırlıklarıyla yolu bozduklarını, yol tamir edilene kadar oradan geçenlerin işkenceye maruz kaldıklarını kaydetti. Sevay, toplumu etkileyecek birşey yapılacaksa bunun her yönüyle  düşünülmesi gerektiğini  belirtti. Sevay,  ülkedeki trafiğin güvensiz olduğunu belirterek, böyle bir ortamda bir de sabah karanlığının bir iki saatini önleyecekken saat farkıyla bunun da engellendiğine dikkat çekti. Sevay, yol kenarlarında üst tabakası atılmış birçok lastiğin atılı vaziyette görüldüğünü ifade ederek, bunun ülkede ne kadar çok ağır yük araçlarının olduğunun bir göstergesi olarak ortaya çıktığını belirtti.

"Yapının tamamı bozuk"

Sevay, "Ağır yük araçlarının ölçümünün yapılması gereken alet ülkeye geldi ancak kullanılmadı. Uygulatmadılar. Bu kurumların başında olan herkesin istifa etmesi gerekir. Var olan yapı değişmedikçe, çok bilgili olsak bile, Ulaştırma Bakanı, Başbakan olsak bile yine çözemeyiz. Bu yapı içerisinde bazı dirençler var ve bu dirençler her geçen gün güçleniyor. Yapının tamamı bozuk. Var olan yapı bu topluma hizmet etmiyor. Yapı değişmedikçe birşeylerin değişmesini çok beklemeyelim. Ülkeyi baştan sona düzeltmemiz için çok uğraşmamız gerekir. Ancak esas kafaları düzeltmemiz gerekir"diye konuştu.

Sevay, şöyle tamamladı, "Ağır araçların ülkedeki durumu çok kötü. Nasıl bir yol kullanıyoruz, nasıl bir sürücüyüz, ne kadar iyi araba kullanıyoruz, ehliyet sistemimiz yeterli mi diye düşünürseniz denizin içinde boğulursunuz"