Eniz Orakcıoğlu

Mustafa Hacı Ali Ltd. Genel Müdürü Hüseyin Erkoru, Yeni Bakış’a son günlerde basında yer alan  marketlerde satılan tavuklarla ilgili yayınlanan haberler konusunda değerlendirmelerde bulundu. Erkoru, vatandaşlara "Hormonlu tavuk yiyoruz" şeklindekiş haberler itibar etmemeleri yönünde de telkinlerde bulundu. "15 ya da 21 günde tavuklar kesiliyor" iddialarının asılsız olduğunu belirten Erkoru, “Tavuklarının kesim yaşı 44 gündür. Bunun yanında Veteriner Dairesi düzenli bir şekilde kesim hanelerden tavuk alıp gerekli tahlilleri yapıyor, aynı şekilde biz de ürettiğimiz ve tavuklarımıza yedirdiğimiz yemleri ve ham maddelerinin tahlillerini de yapıyoruz” şeklinde konuştu.

“2 haftada dünyanın hiçbir yerinde tavuk üretilemez”

Mustafa Hacı Ali Ltd. Genel Müdürü Hüseyin Erkoru, beyaz et yani tavuklara karşı oluşan önyargı ve  iddialarla ilgili şunları söyledi; “Avusturalya’dan buraya geldiğim dönem yani 2000 yıllarında da böyle bir söylenti çıktı. Tavukların 2 haftada sırf olimpiyatlar için şişirildiği haberleri yayınlanmıştı. Şu da bir gerçektir ki 2 haftada dünyanın hiçbir yerinde tavuk üretilemez. İnsanlar bu gibi konulara hâkim olmadıkları zaman ve bu konularda bilgileri olmadığı zaman bir takım asılsız iddaları ortaya atılabilirler. Bunların yanında zaman zaman değişik ülkelerde beyaz etle ilgili benzer spekülasyonların çıktığını duyuyoruz” şeklinde konuştu.

“Evin bahçesinde tavuk yetiştirmek risklidir”

Beyaz et üretiminin giderek endüstrileştiğini belirten Erkoru, “Bunun sebebi de dünya nüfusunun hızla artmasından kaynaklanır.  Bunun yanında beyaz et diğer etler göre daha hassas bir ettir. Eskiden Kıbrıs’ta ansızın tavukların öldüğü söylenirdi. O zaman da laboratuvar veya veterinerler de yoktu ve kimse o tavukların neden öldüğünü bilmezdi, hâlbuki bu kadar tavuğun topluca ölmesi tamamıyla virüs kaynaklıdır. Kısacası demem o ki evin bahçesinde, kümeste tavuk yetiştirmek o kadar risklidir ki, bakteri ve virüsleri kontrol altına almak mümkün değildir” dedi.

“Yurt dışından gelen civcivler kontrol altına alınır”

Erkoru, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yalnız ülkemizde değil bütün dünyada  beyaz etle ilgili çeşitli söylentiler ve değişik iddialar yapılıyor.Biz ise bu konuda ayrıcalıklıyız. Ada olmamız nedeniyle hastalıkları önleyebilmekte daha hızlı ve kolay tedbir alabiliriz. Örneğini, kuş gribi salgını olduğu yıllarda Amerika Göller Bölgesinde 10 milyon tavuk telef oldu. Türkiye’de bu sayı 2 milyonun üzerinde, bizde ise hiç zaiyat olmadı. Bunun nedeni ise bizim bu sektöre büyük yatırımlar yapmamızdan kaynaklanıyor. Mesela yurt dışından bize  civcivi geldiği zaman ilk aşamada bu civcivler bir dönem Akdoğan’daki kümeslerimizde kalıyor ve orada gözetim altında tutulup testleri yapılıyor. Bizim ana kümeslerimizin olduğu mekana dıştan misafir girmesi bile yasaktır.”

“Yedirilen yem de çok önemlidir”

Firmanın yeni tesislerini basına açacaklarını anlatan Erkoru, “10 milyon dolara  Avrupa ve Türkiye'nin en modern yem işletmesine başladık ve 2-3 aydır üretime geçtik. Tavukçulukta en önemli faktörlerden bir de Tavuğa ne yedirdiğinizdir. Siz tavuğa ne yedirirseniz o hayvanın kalitesini direk olarak etkiler. Yedirdiğiniz yemin tavuğun kalitesi ve içeriği lezzetini de büyümesini de etkiler. Bizim yeni yem tesislerimizde ürettiğimiz yemler civcivlerimize de, yumurta tavuğuna da, et tavuğuna da ayrı ayrı üretilmektedir. Yemin içeriği ise buğday, darı, soyadan üretiliyor. Bu yemleri ek olarak da laboratuvarımızda  düzenli testler yapıyoruz . Zaten ürettiğimiz yemlerin darı, buğday gibi bütün ham maddelerini de testten geçiriyoruz. Eskiden bu yemler hep tozdu ve bu zararlıydı ama şimdi yemler tozsuz granüldür” dedi.

“Hormon iddiaları asılsızdır”

Basında yer alan Hormon iddialarının ise tamamen asılsız olduğuna dikkat çeken Erkoru, “3- 4 haftada bir veteriner dairesi haber vermeden gelip bizlerden tavuk alarak laboratuvarlarda ve Türkiye’ye gönderip test ettirirler ve son yapılan testlerde yine hormon veya başka bir şeye rastlanmamıştır” şeklinde konuştu.

“Kesim yaşı 44 gündür”

Tesislerde günde 25 bin tavuk kesildiğini anlatan Erkoru, “Modern kuluçkalarımız var ve bütün tesislerimiz bilgisayar kontrollü tesislerdir. Yumurtamızı biz üretiyoruz ve o yumurtaları kuluçka makinelerine koyarak belirlenen dünya standartlarında bir sürede civcivler kuluçkadan çıkıyor. Bu süreler dünya ve Avrupa standartlarındaki süreler olup, insan eli değmeden bilgisayar kontrolünde gerçekleşmektedir. Büyütmeye gelince de 15 ve 21 günde tavuklar kesiliyor. Bu konuda ortaya atılan iddalar iddialarının da tamamen asılsızdır. 15 günde bir civcivin tüyleri bile daha yeni çıkar. Bizdeki kesim yaşı şu anda 44 gün olup, ızgara piliç yapan bazı işletmelerin isteği üzerine 30 günde kesimlerde gerçekleşiyor. Çünkü bunları işletme sahipleri talep ediyor. Bunun yanında bizde seyretme diye bir durum var. Kümese 40 binlik bir civciv sürüsü koyarsınız ve bu civcivler geliştik sonra yer daralır belli bir yaşa geldikten sonra bir kısmını ızgara için kesilir. Bunun gerekçesi ise diğer hayvanların kümeste rahatça gezip gelişimmlerini sürdürebilmeleridir” dedi.

“Misyonumuz Kıbrıs'ın tek büyük isim olmaktır”

Erkoru, M. Hacı Ali Ltd’in misyonunun çok farklı olduğunu vurgulayarak, “Misyonumuz, yalnız Türk tarafında değil, Rum tarafı da dahil Ada'da tek olmak üzere kurgulanmıştır. Bizim yaptığımız araştırmalara göre Rum tarafında genelde bir yılda 10 milyon tavuk yetiştirilirken, Türk tarafında sadece biz yılda 8 milyon tavuk yetiştiriyoruz,  istesek 10 milyonu da rahatlıkla aşabilecek kapasitemiz var” şeklinde konuştu.

“Üretim fazlalığını yurt dışına ihraç ediyoruz”

Erkoru, Yurt dışına daha ucuz tavuk satılıyor iddialarına da şu şekilde cevap verdi; “Yurtdışına tavuk ihracatı yapmak bizim için amaç değildir. 40 tonluk bir kümesi iç piyasaya 35 ton verirsek geriye kalan 5 tonda şokluyoruz, her gün 5 ton biriken buzlu tavuk 1 haftada 1 tır olur ve bu üretim fazlalığını da yurt dışına gönderiyoruz. Yurt dışında bunun borsası var, biz tavukları borsa üzerinden belirlenen fiyattan ihraç ediyoruz. Bizim tavukları ihraç etmemiz birinci önceliğimiz değildir, fazla üretimden kalanları dövize döndürmektir, çünkü bizim bu piyasadaki zorluğumuz ham maddeyi alırken dövizle alıp, piyasa verirken TL ile vermemizdir. Bizim üretim fazlalığını dövizle satmamız, hammadde alımına yardımcı oluyor”

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi