Özlem Çimendal

KKTC’de tecrübesiz, bilgisiz, insan üstü koşullarda çalışabilecek ucuz işgücünün tercih edildiğine de işaret eden Aşam, ne devletin ne de iş verenin sorgulanmamasına isyan etti ve yaşanan her can kaybından, sakatlanmadan sonra üzülürmüş gibi yapıldığını ancak göz yummaya devam edildiğini vurguladı.
Üçüncü dünya ülke vatandaşlarının ucuz işgücü olarak kullanıldığı KKTC’de işçi hayatının iş makinesi kadar bile değeri olmadığına vurgu yapan Aşam, “Bir iş makinesi bile bozulduğu zaman onu tamir etmek için belli bir masraf yapılması gerekirken, iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçilerin yerine hemen bir başka işsiz getirilebiliyor” dedi.Dev-İş Genel Sekreteri Koral Aşam,her geçen gün yeni bir iş kazasının meydana geldiği KKTC’de hala işçi ölümleri ve yaralanmalarının önüne geçilememesinin iki sebebi olduğuna vurgu yaparak,  ilkinin hükümetin yeterli denetimi yapmayarak, göz yumması , diğerinin ise şirketlerin daha fazla para kazanma uğruna ucuz işgücünün hayatını hiçe sayarak hareket etmesi olduğunu vurguladı.

“İş cinayetlerinde hükümet sorgulanmıyor”

KKTC’de tecrübesiz, bilgisiz, insan üstü koşullarda çalışabilecek ucuz işgücünün tercih edildiğine  işaret eden Aşam, “Bir yanda işçi ölümleri, sakatlanmaları ve yaralanmaları yaşanırken, diğer taraftan hak arayanlara da engel olunmaktadır. Bunların birçok örneğini yaşadık. İş cinayetlerinin artması da tüm bunların sonucudur. Ne devlet sorgulanıyor ne de özel sektörde sendikalaşmanın sıfıra yakın olduğu ve sendikalı olanların işten durdurulduğu sorgulanıyor” şeklinde konuştu.

“KKTC’de 3’üncü dünya ülke vatandaşları ucuz işgücü olarak kullanılıyor”

Üçüncü dünya ülke vatandaşlarının ucuz işgücü olarak kullanıldığı KKTC’de işçi hayatının iş makinesi kadar bile değeri olmadığına vurgu yapan Aşam, “Bir iş makinesi bile bozulduğu zaman onu tamir etmek için belli bir masraf yapılması gerekirken, iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçilerin yerine hemen bir başka işsiz getirilebiliyor. Bu da bu konularla alakalı devletin ve işverenin çok da kafa yormamasını getiriyor. İnsan hayatına bu denli umursamaz yaklaşılmasını da beraberinde getiriyor” dedi.

“Dil bilmeyiş yapılan tehlikeli işin riskini 2 katına çıkarıyor”

Üçüncü dünya ülkesinden gelen iş gücündeki bir diğer önemli problemin dil bilmemek olduğunu, inşaat ya da tehlikeli sektörlerde de bu durumun işçi hayatı için önemli bir yeri olduğunu ifade eden Aşam, “Bu tehlikeli iş alanlarındaki işler birkaç kişinin iletişim halinde yapabileceği işlerdir genelde. Ve bu noktada iletişim ve lisan işçi hayatı için çok kritik bir öneme sahiptir. Vietnam ve Afrika kökenli işçileri yönelik bir ucuz iş gücü sektörünü göz önünde bulundurursak, bunların dil sorunlarını da göz ardı etmezsek, yaptıkları tehlikeli iş bir o kadar daha tehlikeli ve zor bir hale gelmiş olur” ifadelerini kullandı.

“Üzülürmüş gibi yapılıyor, göz yummaya devam ediliyor”

Önlem alınmayarak meydana gelmesine neden olunan ve göz göre göre işlenen her iş cinayetinden sonra ilgili çevreler tarafından üzünülürmüş gibi yapıldığını ve göz yumulmaya devam edildiğinin altını çizen Aşam, “Aslında olacak ve yaşanacaklar bir gün öncesinden belli. Hükümet sadece seyirci kalıyor hatta Çalışma Bakanı denetim yapılırsa hepsinin kapanacağı açıklamasını bile yapabiliyor” diye konuştu.

Hükümetten umut kesildi

Yaşanan işçi ölümlerinde, sivil toplum örgütlerinin baskısı ve devletin umursamaz tavırları noktasında açıklamalarda da bulunan Aşam, “Sivil toplum örgütleri kendilerini bölünmüş hissetmekte. Artık sivil toplum örgütleri de hükümetten bir sonuç alabileceklerine dair umutlarını yitirmiş durumdadır. Mücadele edenlerin başlarına nelerin geldiğini biliyorlar” dedi.

Ötekileştiren “zaten bizden değil” mantığı hakim

Yabancı iş gücü için ötekileştirilmiş “zaten bizden değil” algısının da olduğuna işaret eden Aşam,  “Bu noktada kimse kusura bakmasın ama ben tüm sendikaların işlerini sendikacılığa yakışır şekilde yaptığına inanmıyorum. Sarı sendikalarla sınıfsal mücadele veren sendikaları iyi ayırmak lazım. Sınıfsal mücadele veren sendikalar ellerinden geldiğince baskı unsuru olup, yaşananların önüne geçmeye çalışırken, diğer sarı sendikalarda ise bu yönde hiçbir çaba görülmüyor. İşte bu nedenle de hükümet ve hükümet edenler de işçi ölümleri hakkında bu kadar rahat ve pervasız açıklamalarını yapıyor ve yapmaya da devam ediyor” ifadelerini kullandı.