Ceren Ercih

Gazeteci Ali Bizden, siyasete olan güvenin gittikçe gerilediğine dikkati çekti. Kıbrıs müzakerelerinde bir hiç üretildiğine işaret eden Bizden, tek taraflı hiçbir ilerleme kaydedilemeyeceğini dile getirdi. Ada TV’de yayınlanan ve Sefa Karahasan’ın sunduğu Analiz programına konuk olarak katılan Ali Bizden, Kıbrıs gündemine ve müzakere sürecine dair değerlendirmelerde bizden siyasetçilere güvenin gittikçe gerilediğine de değinerek, siyasetçilerin ezber bozmaları gerektiğini, aksi takdirde Kıbrıs Türk halkının tükenmeye devam edeceğini söyledi. 

“MÜZAKERLERDE SIFIR ÜRETİYORUZ” 

Müzakere sürecinde hiçbir aşama kaydedilemediğine değinen Bizden, nitelikli bir sonuç alınabilmesi için öncelikle halkın kaynaşması gerektiğini ifade etti: Bizden şu ifadeleri kullandı: “Müzakerelerle sıfır üretiyoruz. Baştan günümüze bir hiç üretiyoruz. Tek taraflı kapıları açıyoruz, gündelik hayat değişiyor. Tek taraflı bir adımla belirleyici aktör olup süreci, ortamı bambaşka bir hale dönüştürebilirsiniz. Kıbrıslı Rumları, Kuzey Kıbrıs’ta inim inim işgal botları altında inleyen insanlar olmadığını, burada normal bir hayat olduğunu, kurumlar olduğunu gösterebilirsiniz. Kıbrıslı Türkler Güney’e geçip oradaki gerçek hayatı görür, orada insani ilişkiler kurulur, hatta ticaret yapılır, bu çok iyi bir şeydir. Müzakere masasında bu tip sonuçlar almamız mümkün değil. O yüzden tek taraflı adımları gündelik hayatta karşılığı olan, iyi yönde değiştirme potansiyeli olan adımların atılmasını müzakere masasında dirsek çürütmekten çok daha fazla önemserim.” 

“HALK SİYASETİÇYE KIZIYOR, SİYASETÇİ HALKA KÜSÜYOR” 

Ali Bizden, Hristofyas ile Talat’ın yakınlaşmalarında Kıbrıs’ın yeraltı ve yer üstü kaynaklarının iki toplumunda hakkı olduğunda hemfikir sahibi olduklarını ancak, bunun için bütünlüklü bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu hatırlattı. Bizden şunları söyledi: “Yakınlaşmaların içinde Talat ile Hristofyas arasında Kıbrıs’ın bütün yer altı ve yer üstü zenginlikleri iki toplumundur gibi bir ifade var mı? Var. Müzakere süreci başladığı zaman esas sıkıntı metnin tümünü kabul ediyor musunuz? Diye sorduk. Ama basında bunu hiç kimse bunu doğalgaz meselesiyle ilişkilendirmedi. Şimdi anlıyoruz ki temel itiraz noktalarından biri doğalgaz. Anastasiadis diyor ki; ‘ Türkiye’nin doğalgazda Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu bize hatırlatmasına ihtiyacımız yok, bunu zaten biliyoruz. Bu haklarından yararlanmaları için bütünlüklü bir çözüme ihtiyaç var.’ Bütünlüklü çözüm dedikleri şey; Kıbrıslı Türklerin hayatlarının ve varlığının askıda olması, normal bir hayat ve normal bir yurttaşlık ilişkisini devletle kuramaması, uluslararası toplumdan izole olması ve bütünlüklü çözüm olduğu zaman ne olacak? Gazdan payımızı alacağız, maaşlarımız iyileşecek. Bütünlüklü çözüm olmadığı zaman ne yapıyoruz? Kendi kendimizi tüketiyoruz. Halk siyasetçiye kızıyor, siyasetçi halka küsüyor. Bir kısır döngüde kendi kendimizi tarihin dışına hapsedip, tüketiyoruz.” 

“KKTC’NİN TANINMAMASINDAN SON DERECE MUTLUYUZ!” 

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ise gerektiği zaman tanındığına, gerektiği zaman ise tanınmadığına dikkat çeken Bizden, Kıbrıs Türkü’nün de bu durumdan memnun olduğunu iddia etti: Bizden, “Son derece ikiyüzlü bir şekilde işimize geldiğinde Kıbrıs Cumhuriyeti yoktur, işimize geldiğinde Kıbrıs Cumhuriyeti vardır. Kimliğini, pasaportunu alırken var, müzakere masasına oturduğunda yoktur. Bu neresi tutulursa dökülen bir paradigma. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasından mutsuz muyuz? Bence hiç de öyle değil. Biz bu durumdan son derece mutluyuz.” 

“SENDİKALAR KENDİ ÇIKARLARINI DÜŞÜNÜYOR” 

Gazeteci Bizden, sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin ise öncelikle kendilerinin daha sonrada üyelerinin çıkarlarına göre davrandığını bu durumda da zor durumda kalanın örgütsüz halk olduğunu belirtti: “Öyle bir sendikal örgütlenme var ki sendikalar sadece kendi çıkarlarına, kendi üyelerinin çıkarlarına odaklanıp, sendikacılık yapıyor” şeklinde konuşan Ali Bizden, “Sivil toplum örgütlerinin büyük bir kısmı belli alanlara konsantre olup sadece kendi üyelerinin önceliklerini gündeme getiriyor. Örgütsüz olan yurttaş siyasal partilerden ve siyasetçilerden, hısım akrabadan medet umar hale geliyor. Dolayısıyla bu sistem bu şekilde tıkanıyor” dedi. 

“HÜKÜMET, MUHTARLIK DÜZEYİNDE İCRAAT YAPIYOR” 

Hükümet tarafından yapılan icraatlerin ise basit düzeyde olduklarını belirten Bizden şunları aktardı: “İcraat dediğimiz şeyler muhtarlık, kaymakamlık düzeyinde yapılabilecek işleri hükümetler icraat olarak bizlere satıyor. Seçimden önce Sayın Kadri Fellahoğlu belediye başkanıyken, Göçmenköy ve Taşkınköy’derogarların yanında gitti fotoğraf çektirdi. ‘Altyapı, direnaj sorununu çözdük’ dedi. Bunu söyledikten 6 ay sonra oraları su bastı ” 

“SİYASETE GÜVEN OLMAYAN YERDE YURTTAŞ HAYATINI NASIL SÜRDÜRECEK?” 

Bizden, ezber ve klişeler bozulmazsa Kıbrıs Türkü’nün de tükeneceğini şu sözlerle belirtti: “Siyasete güvenin olmadığı bir yerde yurttaş gündelik hayatını nasıl sürdürecek? Ortada bir toplum yapısı, kamu düzeni ve bir kamu yönetiminin olmadığı bir ortama doğru hızla ilerliyoruz. Kıbrıs Türk siyasetçisi kalıpları, klişeleri, ezberleri bozmazsa Kıbrıslı Türk seçmeni ezberlerini, alışkanlıklarını değiştirmez ve hakikatle yüzleşmezse bunu değiştiremeyiz. Tembeliz, çalışmıyoruz, Türkiye olmadan biz yok oluruz, federasyon olmazsa ölürüz gibi klişeler içinde konuştuğumuz sürece birbirimizi tüketmeye devam ederiz.” 

“İKTİDAR MANTIĞINI DEĞİŞTİRELİM DÜŞÜNCESİ KONSEPTE UYGUN DEĞİL” 

Ali Gizden, Toparlanıyoruz Hareketi’nden ayrılma nedenini de şu sözlerle dile getirdi: “ Öncelikler, mücadele yöntemi konusunda farklılıklarımız ortaya çıktı. Daha sonuç alıcı, daha nokta atışı yapıp çözüm üretecek bir mücadele yöntemi önerdik ama daha farklı bir strateji belirlendi. Bu bir gönül hareketidir. Dolayısıyla orada siyasal bir partideymiş gibi kalalım da orda dönüştürelim, iktidar mantığını değiştirelim gibi bir şey sivil toplum hareketinde çok uygun bir konsept değil. Dolayısıyla gönlümün olmadığı yerde benim de olmamam en doğrusuydu. Ama oradaki arkadaşlarımın mücadelesini, iktidar kavgalarına saygı duyuyorum. Toparlanıyoruz Hareketi Kıbrıs Türk demokrasisi için çoğalması ve üremesi gereken sivil toplum örgütlerinden birdir.”