Deniz Abidin

UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, yaz aylarında suyun en gerekli olduğu zamanda İskele Bölgesi'ne suyun neredeyse haftada bir geldiğine dikkat çekerek, bölgeye bir iki gün içinde Türkiye'den gelen suyun ulaşacağını söyledi. Oğuz, suyun insan yaşamı için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu belirterek, CTP'nin hükümet döneminde bu suya karşı çıktığını, dönemin hükümetini yorduğunu kaydetti. Su konusunun Türkiye ile olan ilişkilere zarar verdiğini ifade eden Oğuz, suya karşı olan bazı  belediyelerin kendilerinin öz yönetimiyle ilgili olduğunu söyledi. Oğuz, CTP'li belediye meclis üyelerinin birçok belediyenin içinde yer aldığını ve hepsinin de suya evet dediğine vurgu yaparak, belediyelerin kapalı kapılar ardında kendi hesapları olduğunu, ancak bundan halkın zarar gördüğünü söyledi.

"Su konusuda art niyet var"

Oğuz, su konusunda ülkeye zaman kaybettirmemek gerektiğini belirterek, suni bir gündem yaratıldığını ve bugün bakıldığında  sadece kaybedilenin  zaman ve enerji olduğunu kaydetti. Oğuz, su konusunda art niyetin devam ettiğini söyleyerek, halkın üzerindeki olumlu havayı olumsuz havaya çevirmek isteyenlerin olduğuna dikkat çekti. Suya kavuşan insanlar üzerinde "kullanılamaz, temiz değil" gibi söylemlerle şüphe yaratılmak istendiğini dile getiren Oğuz, tüm bunların manipilasyon haber olduğunu söyledi.

"Bağcılarla uğraşmaktan vazgeçip, üzüm yemeye bakmalıyız"

Oğuz şunları söyledi, "Düşünün ki, bu su o kadar uzaktan tüm engelleri aşarak geliyor. Ancak bazı çevreler kısır döngü yaratarak ve başka taraflara çekerek tartışma yaratmak istemektedir. Bunlar art niyetli davranışlardır. Sağlık herkes için hassas bir konudur. Şu ana kadar o konuda resmi bir açıklama henüz yok ama isteyerek manipilasyon haber yaratmak doğru değildir. Bazıları klor oranı yüksektir gibi açıklamalar da yapıyor. Suyun analizi baraja düşmeden yapılsın diyenler oldu. Ancak su baraja tam olarak düşse bile bizim birçok borumuz eskidir. O borulardan geçen su yine şüphe yaratacaktır. Devlet Su İşleri dünyada bir markadır. Orada bizim de yöneticilerimiz var. Bakanlık su idaresiyle ilgili danışma kurulu oluşturdu. Burada hiçbir siyasi parti ayırımı yapılmadı. Herşey şeffafdır. Biz bağcılarla uğraşmaktan vazgeçip, üzüm yemeye bakmalıyız"

"Borular çok eski ve yıprandı"

Oğuz, Mağusa-Lefkoşa arasındaki boruların eski olduğunu , toprak altında ise bir yıpranma yaşandığını, buradan geçen suyun sağlığa engel olmayacak şekilde bir  koruma faktörünün verilmesinin normal olduğunu kaydetti. Tarımsal  alanda suyun kullanımıyla ilgili ise Oğuz, suyun yarısının tarımsal amaçlı kullanılacağının daha önce açıklandığını, ancak ihaleye çıkılmadan önceki geçiş sürecinin ardından KKTC'nin açacağı uluslararası ihalenin bu konuda önem taşıdığına vurgu yaptı. Oğuz, tarımsal amaçlı suyun yapılacak altyapının ardından, arıtılmasıyla tarıma verilmesinin daha sonraki süreci kapsadığını söyledi.

"Sudan elde edilen karla belediye yönetilemez"

Oğuz, suyun fiyatı konusunda son dönemde çıkan  tartışmalara da değinerek, fiyatlandırmanın Uluslararası ihaleye çıkıldığı zaman belli olacağını söyledi. Şirketin de istediği fiyattan suyu veremeyeceğini belirterek, yatırım maliyetleri dahil teknik çalışmalardan sonra suyun fiyatının belli olacağını kaydetti. Oğuz, "Hiçbir devlet, hiçbir parti KKTC gerçekleri dışında hareket edemez. Kullanılabilecek alım gücünün üstüne çıkılamaz" dedi. "Halk suyu istiyor"diyen Oğuz, suyun fazla pahalı olması durumunda yerel yönetimlere karşı bir tepki doğacağını belirterek, "su satarak belediye başkanlığı yapılamaz, sudan elde edilen karla belediye yönetilemez. Bundan sonra belediyeler başka yerlerden gelir etmenin yolunu arayacak" dedi.

"Akıncı daha sert olmalı"

Dursun Oğuz, Kıbrıs müzakerelerinde toprak konusu daha gündeme gelmeden Rum tarafının Güzelyurt talebini, görüşme  masasını bertaraf etmeye yönelik bulduğunu söyledi. Oğuz, Anastasiadis'in yaptığı bu açıklamayı tahrik edici olarak değerlendirerek, amacın Güney Kıbrıs'ta içe yönelik mesaj vermeye yönelik olduğunu kaydetti. Oğuz, "Şu anda geçerli olan gerçek görüşme masasıdır. Cumhurbaşkanı Akıncı biraz alttan alıyor. Akıncı, ara bulucunun da huzurunda, 'bizi tahrik ediyorsun, Kuzey Kıbrıs'ı tahrik ediyorsun, masayı tahrik ediyorsun'demelidir. Rum tarafı müzakerelere olumsuz olan taraf olmasın diye bana göre rol çalma peşindedir. Asıl amacı budur. Anastasiadis bu açıklamaları bilinçli bir şekilde yapıyor. Toprak ve mülkiyet konusu henüz masada yokken bu açıklamalarda bulunmak masayı dinamitlemeye yöneliktir. Akıncı belki kapalı kapılar ardında belki de açık olarak daha sert olmalıdır"diye konuştu.