Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, yarım asır sonra garantör ülkelerin Dışişleri Bakanları'nın da katılımıyla başlayan ve sürmekte olan 5'li konferansın artık sonuç almaya odaklanması gerektiğini vurguladı.

Cenevre'deki müzakerelerin ilk iki gününde ucu açık konular üzerine yapılan yoğun görüşmelerin ardından karşılıklı olarak haritaların sunulmasının tarafların çözüm yönünde attıkları son derece önemli bir adım olduğunu belirten Özyiğit, 5'li konferansın Yunan Dışişleri Bakanı'nın 'hazırlık yapma' talebi neticesinde teknik komiteye dönüştürüldüğünü kaydetti. Mont Pelerin'de 18-19 Ocak tarihlerinde yapılan teknik düzeydeki toplantılarda ise tarafların 'Güvenlik ve Garantiler' konusu ile ilgili beklenti ve argümanlarını ortaya koyduklarını belirten Özyiğit, teknik düzeyde ortaya konan bu belgelerin siyasi düzeyde ele alınıp değerlendirileceğini kaydetti. Cenevre konferansında alınan karar uyarınca da çözümlenmemiş konulardaki müzakerelerin iki taraf arasında Kıbrıs’ta devam edeceğini belirten Özyiğit, liderlerin yarın yeniden görüşeceklerini ifade etti.

Gelinen aşamada 5'li konferansın kısa dönem içerisinde yeniden toplanması gerektiğini kaydeden Özyiğit, "Ancak bunun hazırlığı çok iyi yapılmalı ve sonuç odaklı bir müzakere zemini yaratılmalıdır. Bize göre Burgenstock süreci gibi sonuç almaya odaklanacak bir zirvenin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır" dedi.

Sağlanan ilerlemelerin heba edilmemesi ve sonuca varılması için tüm taraflara çok önemli görev ve sorumluluk düştüğünü belirten Özyiğit, "Özellikle Yunanistan ve Türkiye gelinen aşamayı bir çözümle taçlandırmak yerine, başka hesaplarla oyalamaya çalışırlarsa bugüne kadar sağlanan ilerlemeler ve ortaya konan çabalara yazık edilecektir" dedi.

Yunanistan Başbakanı Çipras'ın 'Yeni bir Zürih'e imza atmam' ve 'Kıbrıs'ta çözüm zemini yok' ifadeleri ile TC'li yetkililerin 'Kanla aldık, kanla veririz', ile 'Kıbrıs'ta tek bir Türk kalmasa da, asla vazgeçmeyiz' şeklindeki söylemlerinin çözüme değil çözümsüzlüğe hizmet ettiğini belirten Özyiğit, bu söylemlerde bulunan kişilerin ya Garanti ve İttifak Antlaşmalarının içeriğini bilmediklerini, ya da kafalarında başka ajandalar olduğunu gösterdiğini ifade etti.