Deniz Abidin

İş Adamları Derneği Başkanı (İŞAD) Metin Şadi, Yeni Bakış'a verdiği mülakatta görev süresinin yıl sonu dolacağını ve derneğin yeni başkanın Cengiz Kürşat olacağını açıkladı. Aynı zamanda Kıymet Group Direktörü olan Metin Şadi,  Kıbrıs'ta ilklere imza attıklarını ifade ederek,  elektrik enerjisi konusunda iyi bir iş yapan firma durumunda olduklarını kaydetti.

"Politik istikrar yok"

Şadi, ülkedeki hükümet değişikliklerinin olumlu hava yaratmadığına dikkat çekerek, her gelenin yeni bir anlayış getirmeye çalıştığını, ancak başarılı olmadığını  belirtti. Şadi, ülkede politik bir istikrar eksikliği nedeniyle yatırımcının zor durumda olduğunu kaydetti. Şadi,Ekonomi Bakan Sunat Atun'un büyük gayretleri olduğunu ve sektöre katkısı olacağına inandığını, ancak finans maliyetlerinin yatırımcının önünü tıkadığını belirtti. Şadi, bu konuda bazı tedbirler alındığını, bankalarda rahatlamaların olduğunu söyleyerek, önümüzdeki günlerde yatırımcılara büyük olanakların doğacağına inandığını kaydetti. Şadi, bugüne kadar beklenen atılımı yapamadıklarına dikkat çekerek, bundan sonra daha iyi yatırımların olacağını vurguladı.

"İşveren ülkenin istihdam sorununu halledecek olan güçtür"

Şadi, devletin yatırımcıların önünü açması gerektiğini belirterek, işlemlerin kolaylaştırılması gerektiğini söyledi. Şadi, şöyle devam etti, "Devlet bilecek ki, işveren  ülkenin istihdam sorununu halledecek olan güçtür. Devlet önümüzü açtığı sürece ve yatırım olanaklarımızı artırırsa biz yolumuza devam ederiz. Ülkemizde çok değerli yatırım yapabilecek kişiler vardır. Aynı finansal olanaklar bulunsa büyük oteller yapabiliriz. İş adamlarımız girişimcidir. Devlet kurumlarının da bize yardımcı olması lazım. Maalesef  devlet kurumları hala bizi düşman görüyor. Bu düşmanlığın olmaması gerekir. Biz de aynı gemide yol alan insanlarız. Biz ayrıca istihdam yaratmak durumundayız"

"Vergi adaletine inanıyoruz"

Şadi, vergi adaletine inandıklarını söyleyerek, devletin bu tür düzenlemeleri yaparken ortada kaçak bir durumun kalmayacağını belirtti. Şadi, basit olan bu önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.

"Tanınmamışlık bize finansal zorluklar getirir"

Şadi, tanınmamışlığın, devletin bugünkü statüde, uluslar arası alanda bir yerde olamayışı olduğunu söyleyerek, şunları belirtti, "İş ticaret yapmaya gelince, bütün Avrupa firmaları olsun, tanınmama yoktur. Gerekli olan akçedir. Parayı verdiğiniz sürece sorun olmuyor. Malların girdisi fazlalaşır. Tanınmamışlık bize finansal zorluklar getirir. Turizmi ele alacak olursak, biz temiz bir ülke olursak, ucuz olursak, ulaşım ne kadar zor olursa olsun, buraya gelinip tatil yapılacaktır. Ülkemiz gelecek olan misafirleri mutlu etmesi gerekir. Maalesef çevreye bakıldığı zaman buraya gelen turistin iyi bir intiba ile dönmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ilk önce bizim kendi evimizi temizlememiz gerekir. Bu iş tanınmışlıktan değil, gerekli iklimin yaratılmasından geçiyor. Sahillerimiz pırıl pırıl olsa, yollarda kaza oranı az olsa çok daha iyi olurdu"

"Çevreye bakmazsak ülkeyi kaybedebiliriz"

Şadi, ülkede yapılması gereken çok şey olduğunu ifade ederek, kendi kendimizi eğitmemiz gerektiğini, çevreyi düzeltmemiz gerektiğini, çevreye sahip çıkmamız gerektiğini söyleyerek, "bunları yapmazsak bu ülkeyi kaybederiz"dedi.

"Ülkede yıllarca hırpalanmış bir kamu var"

Uzun  süre tartışma konusu olan  su ve elektrik konusunda ise Şadi, bunun son derece önemli bir konu olduğunu söyleyerek, ikisinin de yaşam ve hayatla alakalı olduğunu belirtti. Şadi, ülkede iyi bir kamunun olmadığına dikkat çekerek, bu konuları ele alacak bir yapının olmadığını savundu. Politize edilmiş ve yıllarca hırpalanmış bir kamunun hakim olduğunu ifade eden Şadi, kamu sektörünün budana budana zaman içinde kuşa çevrildiğini kaydetti. Şadi, kamuda başarı oranında terfi almanın kaldırıldığını, belli konularda fikir yürütecek olan ve iş yapabilecek olan insan kapasitesinin azaldığını söyledi.

"Biz hala dünyayı keşfetmeye çalışıyoruz"

Şadi, su konusunda Meclis'in karar almasına rağmen olayın hala  ciddiyetinin anlaşılamadığını söyledi. Şadi, "Su gelsin mi gelmesin mi şeklinde çok sığ bir tartışmanın içine girdik"diyerek, şu anda suyun geldiğini, ancak ne kadar su kaçağı olduğunu kimsenin açıklamadığını belirtti. "Bu ayıp birşeydir, gelen suyu bu şekilde heba etmemek gerekir" diyen Şadi, biraz daha gerçekçi işlerle uğraşılması gerektiğini kaydetti. Kablo ile elektrik gelmesinin ise Şadi dünyada bir ilk olmayacağını ifade ederek, gelecek olan elektriğin ne kadar güçte olması gerektiği konusunda fikirler üretilmesi gerektiğini söyledi. Şadi, "Biz hala dünyayı keşfetmeye çalışıyoruz" diyerek, elektrik üzerine yapılan tartışmaların hiçbir fayda sağlamayacağını belirtti.

"Politikacıların çiftliği olmasına karşıyım"

"Ben ne telekominikasyon dairesinin ne de elektrik kurumunun ortadan kalkmasını istemiyorum"diyen Şadi, bu tür hizmetlerin AB'deki belli normlarla düzenlendiğinikaydetti. Şadi, "Ben, telekominikasyon dairesi ve elektrik kurumu gibi yerlerin politikacıların çiftliği olmasına karşıyım"diyerek, bu yapıların bugünkü durumunun hantal olduğunu söyledi. Bu kurumlara çok fazla istihdam yapıldığını ifade eden Şadi, çalışanın üretici kapasitesini ortaya koyacak bir yönetim şeklinin olmadığını kaydetti. Şadi, "Bu kurumlar politikacıların rant kazandığı yerlerdir"diye konuştu. Şadi, İŞAD olarak elektrik kurumunun kapanmasını istemediğini söyleyerek, şöyle devam etti, "Biz ülke olarak AB'yi hedefliyorsak, AB'de özel sektör hakimiyetinin olduğu bilinmelidir. Hiçbir AB ülkesinde, çocuğum okusun da devlette bir yerde işe girsin mantığı yoktur. Öncelikle bu mantığı ortadan kaldırmalıyız. Dolayısıyla da kamu şişliğinin ortadan kalkması gerekir. Özel sektörde herkes çalışmak ister. Yabancı ülkelerde prim yapan özel sektördür. Para veren, iş üreten. Biz özel sektörün istihdam sorununu çözecek olan en büyük unsuruz"

"Yerli yatırımcılar hep  hırsız olarak  gösterildi"

Ülkede insanların yanlış şeylere alıştırıldığına dikkat çeken Şadi, şu anki rejimin Afrika ülkelerinde olan rejim olup olmadığını düşündüğünü söyledi. Şadi, yabancı yatırımcıların korkunç, yerli yatırımcıların ise hırsız olarak  gösterildiğini dile getirerek, hayatın devlete işe girme mantığı üzerine kurulduğunu belirtti. Şadi, Kıbrıs sorununun ülkedeki tüm olumsuzlukların ana nedeni olduğunu ifade ederek, Kıbrıs sorununun çözülmesiyle bazı şeylerin rayına oturacağını kaydetti. Çözümle birlikte AB'ye girildiği zaman kamu sektörünün küçüleceğini ifade eden Şadi, özel sektörün önünün açılacağını belirtti. Şadi, "Bu bakımdan umutluyum"dedi.

"Rum tarafındaki eğitim sistemi nefret üzerine kuruludur"

Şadi, istihdam olanaklarının gençlere daha çok sağlanacağını söyleyerek, bilgiye ve beceriye dayalı bir sistemin geleceğini kaydetti. Şadi, "Halkın Kıbrıs'ta bir çözüm istemesi normal ve akılcıdır"diyerek, Rum tarafının AB'ye girmesiyle belli başlı değişikliklerin olduğunu belirtti. Şadi, "Çok üzgünüm ki Rum tarafındaki eğitim sistemi nefret üzerine kuruludur, Türkü kötülemek üzere kurulu olan stratejileri ve eğitim sistemi değişmediği için Avrupa standartlarında değişse bile beyin yapısı olarak genç çocukları zehirliyorlar. Bunu da maalesef yapan insanlar ile bir çözüme gitme çabamız var. Türk tarafı için de Rum tarafı için de AB'de bir çözüm en önemli etkendir. Her iki taraf için AB altındaki federasyon bu ülke için en doğru çözümdür"diye konuştu.

"Anlaşma AB'nin birinci hukuku içinde olmalı"

Şadi, oluşması düşünülen yeni federal yapı içinde birlikte işbirliği yapacağımız insanların eğitim sistemlerinden dolayı beyinleri yıkanan çocukların Türklere nefret duyan insanlar olduklarını anımsattı. Şadi, neredeyse ileride 4'te 1 çocuğun Türkleri düşman görme ihtimalinin olduğunu söyleyerek, bunun federal bir yapıya yakışmadığını kaydetti. Şadi, Kıbrıslı Türklerin iki tane olmazsa olmazı olduğunu belirterek, kurulacak olan devletin güvenliği için TC'nin etkin ve fiili garantisinin olması gerektiğini, yapılacak olan anlaşmanın da AB'nin birinci hukuku içinde olması gerektiğini söyledi. Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne de birinci hukuk olarak kaydedilmesi gerektiğinin altını çizen Şadi, bunlar yapıldığı zaman en azından bir denge oluşacağını kaydetti.

"Referandumda iki taraftan da 'evet' çıkar"

Şadi, Kıbrıs'ta bir çözümün yaşayabileceğine inandığını dile getirerek, umutlu olduğunu, yeni federal hükümetin eğitime vereceği önemle beyni yıkanan gençlerin düşüncelerinin değişebileceğini belirtti. Şadi, Rum tarafının yapmış olduğu yanlış stratejileri üzülerek izlediğini söyleyerek, her iki taraftaki insanların  da olası bir anlaşmayı zor benimseyeceklerini, ancak bir referandumun olması durumunda "evet" çıkacağına inandığını kaydetti.

"İsteğimiz, ülkenin hiçbir şekilde çalkantılı duruma gelmemesi"

Şadi,  sözlerini şu şekilde tamamladı, "Olası bir anlaşmanın anavatanların  çıkarına olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz gün Türk akımı projesi hayat buldu. Rusya'dan geliyor, Türkiye'ye ve Yunanistan'a gidiyor. Dolayısıyla bu bölgede birliktelik, beraberlik için işbirlikleri geçerlidir.Bölgede olan nimetlerin bu bölgeden geçerken Kıbrıs'ın üzerinden geçmesiyle her iki tarafın insanlarının da eşit derecede menfaat sağladığı sürece bu ülkede barış olur, sükunet olur, daha ileriye gidecek şeyler olur. İsteğimiz, ülkenin hiçbir şekilde çalkantılı duruma gelmemesidir"