Özge Kizir

Dünyada petrol fiyatları en düşük seviyede seyretmesine rağmen KKTC’de petrol fiyatlarının düşmediğini belirten Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ersin Tatar, “Bugün petrol fiyatları 115 Dolar’dan 30 Dolar’ın altına düştü. Buna rağmen şuanda pompada benzin istasyonlarındaki vatandaşın satın almakta olduğu fiyat düşürülmemiştir” şeklinde konuştu. 

Türkiye ile ekonomik işbirliği protokolünün derhal imzalanması gerektiğini belirten Tatar, “Hükümet gerçekten Türkiye ile ekonomik işbirliği protokolünü derhal imzalamalı ve reformlarına devam etmesi lazımdır. Aksi takdirde bu ekonominin düzlüğe çıkabileceği, ekonominin büyüyebileceği veya yaptırımların artacağı bir ortamın yaratılması adına çok büyük zaman kaybediyoruz” şeklinde konuştu.

Benzine, gerçek maliyetin yansıtılmadığını vurgulayan Tatar, “Bu fiyatın çok daha düşük olması lazımdır. Eğer gerçek anlamda maliyet yansıtılmış olsaydı, böyle olmazdı. Demek ki şuanda hem elektrik hem de benzin satışlarından hükümet çok daha fazla vergi toplamaktadır” ifadesini kullandı.

“Elektrik kurumu, halkın ensesinden kendi yaptığı harcamaları karşılamaktadır”

Benzin, mazot, eurodizel ve elektrik fiyatlarının düşmesine rağmen halka yansıtılmamış olduğuna dikkat çeken Tatar, “Elektrik kurumu, halkın ensesinden kendi yaptığı harcamaları karşılamaktadır. Dolayısıyla bu harçlar kadar belki de daha önemli benzin, mazot, eurodizel ve elektrik fiyatlarının düşmesine rağmen halka yansıtılmamış olmasıdır. Hep açıkların kapatılması için yapılan davranışlardır” dedi.

“Hükümet Türkiye ile ekonomik işbirliği protokolünü derhal imzalamalı ve reformlarına devam etmeli”

Türkiye ile ekonomik işbirliği protokolünün derhal imzalanması gerektiğini belirten Tatar, “Hükümet gerçekten Türkiye ile ekonomik işbirliği protokolünü derhal imzalamalı ve reformlarına devam etmesi lazımdır. Aksi takdirde bu ekonominin düzlüğe çıkabileceği, ekonominin büyüyebileceği veya yaptırımların artacağı bir ortamın yaratılmaması durumunda çok büyük zaman kaybediyoruz” şeklinde konuştu.

“Her yıl enflasyona bağlı yapılan bir artıştır”

Gelirler bütçesinde yer alan borçların günümüz koşullarına göre yeniden düzenlenmesi adı altında devletin gelir elde ettiği tüm harçlara yüzde 6,75 zam yapılmasının bir ilk olmadığını ifade eden Tatar, “Tartışılabilir ama her yıl enflasyona bağlı yapılan bir artıştır. Türkiye ile protokol da imzalanmadı. Protokol imzalanmadığı için Maliye Bakanı da 1,5 milyar Türk Lirası açığı vardır demişti” dedi.

“Devletin başka bir gelir potansiyeli yoktur”

Ekonominin büyümesi gerektiğine dikkat çeken Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Türkiye ile protokol imzalanması lazım imzalandıktan sonrada yine en az 400-450 Türk Lirası açık olacaktır. Dolayısıyla bu açıkların kapabilmesi için bu zamlarda bir bakıma kaçınılmazdır. Devletin başka bir gelir potansiyeli yoktur. Ekonominin büyümesi lazımdır. Bunlar da bir günde olmayacağına göre dolayısıyla hükümet büyük bir sıkıntı içerisindedir.

“Ne böyle bir ekonomik güçleri nede bilgi ve deneyimleri vardır”

Su yönetimi konusunun da bir evvel halledilmesi gerekiliyor. Çünkü Maliye Bakanı olduğum dönemde İrsen Küçük, Türkiye ile resmi bir anlaşma yapmıştır. Daha sonra bu anlaşmayı Sibel Siber ve Özkan Yorgancıoğlu onaylamıştır. Dolayısıyla burada orada da ifade edildiği gibi belediyeler işletme yapamayacaktır. Çünkü ne böyle bir ekonomik güçleri nede bilgi ve deneyimleri vardır.” 

“Yasada fiyat belirlendikten sonra ihaleye çıkılacaktır”

Yap işlet devret modeliyle su sorununun çözülebileceğini ifade eden Tatar, “Yap işlet devret modeliyle çözümlenmesi gerekiyor. Tabi ihale ile devredecektir. Bu konuda da belediyelere de bir pay verilebilir. Fakat bunun fiyatının da belli edilmesi lazım. Dolayısıyla hükümet şuanda maliyetlerine bakması lazım ki suyun fiyatı belli olsun ve yasada belirlensin. Yasada fiyat belirlendikten sonra ihaleye çıkılacaktır. İhaleye çıkıldıktan sonra eğer memlekettebu kadar su potansiyeli varsa en iyi teklifi kim verecekse o firma da işi alacaktır” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs Federal Cumhuriyeti içerisinde gerçekten Kıbrıs Türkleri mağdur olabilirler”

Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye ile olan ilişkilerin devam etmesi gerektiğini belirten Tatar şunları söyledi: 

“Cari bütçenin yüzde 30’u ve bununla beraber yatırım ve savunma giderleri Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir anlaşma durumunda Kuzey parça devletin yine Türkiye ile olan ilişkilerin devam etmesi gerekiyor. Aksi takdirde Kıbrıs Federal Cumhuriyeti içerisinde gerçekten Kıbrıs Türkleri mağdur olabilirler. Çünkü oradaki bir takım beklentiler yerine gelmeyebilir. Fakat Türkiye ile olan ve yenilenen anlaşmalarda Türkiye buraya katkısını yapıyor. Katkı sadece yılda 1 milyar TL gibi bir para değildir. Aynı zamanda savunma giderleri ve görmediğimiz bilmediğimiz ilişkilerden dolayı ekonomik menfaatlerimiz de vardır.

“Avrupa Birliği’nin ikamesi için buraya düşecek olan pay nedir?”

Türkiye’den buraya gelen öğrenci sayısı bellidir. Burada en az 40 bin öğrencisi vardır. Bununla beraber turistin yüzde 80’ni Türkiye’dendir. Kıbrıs Federal Cumhuriyeti içerisinde aynı ekonomik destekler devam edecek mi? Avrupa Birliği’nin ikamesi için buraya düşecek olan pay nedir? 

Tazminat, yeniden yerleşim ve göçmenler olacaktır, bütün bunların ekonomi ve muhasebesinin çok iyi yapılması gerekiyor. Ben tabi ki anlaşma olmasın demiyorum, çünkü bir anlaşma da Kıbrıs Türklerinin çıkarınadır. Fakat anlaşmanın koşulları fevkalade önemlidir. Altını çizerek belirtiyorum; Türkiye ile olan ilişkilerin devam etmesi bizim için şarttır.”