Çiğdem AYDIN

Diyalog’un dün manşetine taşıdığı, Rum Yönetimi’nin Navtex ilan ederek, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye arasındaki deniz geçişini tüm ticari gemilere kapattığına ilişkin haber geniş ilgi uyandırdı. 

KKTC Dışişleri Bakanlığı herhangi bir açıklama yapmazken, KKTC siyasetinin önemli isimleri, Rum – Rus flörtünün çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti.

Eski başbakanlardan, CTP Mağusa Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, Diyalog’a yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’de kritik bir sürecin yaşandığını belirtirken, TDP lideri Cemal Özyiğit, bu tür gelişmelerin müzakerelere olumsuz etki yaptığını vurguladı. 

DP Genel Sekreteri Hasan Taçoy ise “Ortodoks seferi yolda geliyor” derken, UBP Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, “Allah bizi korusun” sözleriyle endişesini dile getirdi. 

Soyer: Kritik bir süreçteyiz

“Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs sorunu nedeniyle Yunanistan ile bir savunma anlaşması imzalamıştır fakat bunun dışında Fransa başta olmak üzere, diğer Batılı güçlerle de Akdeniz’de tatbikat yapmaktadır, bu da bir gerçektir. 
Doğu Akdeniz’de kritik bir süreç yaşanmaktadır ve bu süreç içerisinde vesayet savaşı yaşanırken bu sırada da gerginlik yaratabilecek girişimlerden Kıbrıs’ı içine çekebilecek girişimlerden uzak durulması gerekiyor. Rusya’nın bu tatbikatı tehlikeli bir tatbikattır. Kıbrıs Rum ve Türk tarafı, Kıbrıs’taki İngiliz Ağrotur Üslerini Fransa’ya askeri operasyonları için konuşlanma izni verdiği zaman her iki taraf da tepki göstermemiştir. Bu nedenle etrafımız ateş çemberine döndü, biz de bu çemberin tam ortasındayız. 

Rusya Suriye’de operasyonlar yapıyor, askeri tatbikatı Kıbrıs denizlerinde yapması gerginliği artırabilir. Batılı devletlere ait donanmaların Kıbrıs’ta konuşlandırılması doğru değil. Bu bakımdan, bir an evvel Kıbrıs’ta bir çözüm bulunmalı ve ortak bir dış politika, ortak bir savunma politikasının olması gerekiyor. Savunma politikası olmadığı takdirde etrafımız ateş çemberinde iken, Rum tarafı da bu atmosferde konum elde etmeye çalışırken Kıbrıs’ı taraf haline getirecektir ve bu sorunun yaratacağı husumeti de bizler çekeceğiz. 

Bakınız, Biden’ın ziyareti sırasında, Anastasiadis ile görüşmesinden çıkan sonuç ABD ile Rum tarafının kendilerini stratejik ortak ilan etmeleridir. 

Rum tarafı bilmelidir ki hem camiye hem de kiliseye giden adamın kafasına ya çan düşer ya da hocanın topuzu iner. 

Sen bir taraftan Amerika ile diğer taraftan Rusya ile öte yandan da Çin ve Fransa ile anlaşmalar yapacaksın, donanmaları Akdeniz çanağına konuşlandırmalarına izin vereceksin! Bu iş başımızı belaya sokar.” 

Özyiğit: Müzakerelere olumsuz etki

 “Rum tarafının Navtex yaklaşımını hiç doğru bulmadım. Özellikle Rum tarafı Türkiye ile Rusya arasında olan bir konuya taraf olmamalıdır. Böyle bir pozisyon ne yazık ki müzakere masasına olumsuz yansır. 
Özellikle bu dönemde yoğun sürdürülen müzakerelerde, kalkıp ta Anastadiadis ve Akıncı bu kadar iyi niyetle barış görüşmesi sürdürürken bu olmadı. Kıbrıs’taki iki toplumdan herhangi biri kesinlikle Türkiye ve Rusya arasındaki bu konuya taraf pozisyonunda olmaması gerekiyor. 

Ayrıca ABD’nin Güney Kıbrıs’a uygulamış olduğu silah ambargosunu kaldırmasını da kesinlikle doğru bulmuyorum. Bu durum sadece gerilimi tırmandırır, kesinlikle yanlıştır ve tepki gösterilmesi gerekmektedir. 
İngiltere’nin Kıbrıs’taki üslerini İŞİD’i vurmak için dahi olsa kullandırmasını da doğru bulmuyorum. IŞİD ortadan kaldırılması gerekir, terörle mücadele edilmelidir fakat Kıbrıs hedef olarak gösterilmemelidir. 
Rumların kendi bölgelerinde, gerek denizde gerek karada, batılı ülkelere tatbikat yaptırmasını da samimi ve doğru bulmadığımı söylemeliyim. 

Bir taraftan barış sürecine katkıda bulunmak için diplomatik ziyaretler yapacaksın, diğer yandan Akdeniz’i savaş alanına çevireceksin. Bu nasıl katkı?” 

Taçoy: Ortodoks planı

 “Rum Yönetimi’nin Navtex ilan ederek, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye arasındaki deniz geçişini ticari gemilere kapatmasını Ortodoks planı olarak nitelendiriyorum. Bu durum, Ortodoks Haçlı Seferleri’nin başladığını gösterir. 
Rusya’nın Ortodoks kilisesine yakınlığını biliyoruz. Buna ek olarak Rum toplumunun Ortodoks kilisesine yakınlığını biliyoruz. 

Görünen o ki “Ortodoks Haçlı Seferleri” başladı. Akdeniz bölgesinde Türk düşmanlığının artarak devam ettiği görmezden gelinmemeli. 

Kıbrıs’ın Güneyi, batısı ve Kuzey’i yabancı gemilerle doldurulmuştur ve buna karşılık Türkiye’ye deniz geçiş yolunu kapatmışlardır. Kıbrıs Rum Yönetimi geçen seferki mantığından sapmamıştır ve yaşanan gelişmeler müzakere masasına olumlu yansımayacaktır. 
Çünkü diğer tarafta, yani Rum tarafında, ciddi bir anlaşmama isteği vardır. Ben bu sürecin bir çözüm süreci olmadığını görüyorum.” 

Tatar: Endişeliyiz

“Büyük devletlerin işleri olduğunu görüyorum. Üzücü olan şey, Kıbrıs Türk Halkı’nın ateşin içerisinde hiçbir söz hakkı olmayışıdır. Ne yazık ki figüran durumundayız. 

“Allah hepimizi korusun” diyorum. Endişeliyiz. Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin orta vadede düzeleceğine inanıyorum çünkü arada çok ciddi ekonomik ilişkiler vardır fakat Rumlar bu durumu kendi avantajlarına çevirme peşine düştüler. Türk- Rus ilişkilerinin daha da gergin bir noktaya gelmesi için çanak tutuyorlar ama buna güçleri yetmez. Dünya’yı artık ekonomi yönetiyor. Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinin hacmi çok büyük. Rum kesiminin boyu bu hacme yetmez. 

Rusya’nın Güney Kıbrıs’ın yanında yer alması uzun vadede bizim lehimize dönebilir, dengeler değişebilir. ABD’yi rahatsız eden bir durum ortaya çıkmıştır şu anda. 

ABD, Ukrayna, Kırım ile ilişkilerine bakınız, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Rusya ile ABD ve bu saydığım ülkeler arasında gerginlik vardır. Yaşanan bu olayın, uzun vadede lehimize döneceğini düşünüyorum. ABD’nin silah ambargosunu kaldırmasını çok önemsemedim, bu bir taktik olabilir. Rumların Türkiye’ye karşı alabileceği bir silahı elde edebilecekleri güçleri yok.”