Çiğdem Aydın

Geçmişte müzakere süreçlerinde yer alan Avukat Oğuzhan Hasipoğlu, Kıbrıs’taki Türk vatandaşlarının güneye geçmesini engelleyen Rum Yönetimini sert bir dille eleştirdi.

Yunan vatandaşlarının Güney Kıbrıs’tan, kuzeye rahatlıkla geçebildiğini anımsatan Hasipoğlu “Rum tarafı, Türk vatandaşlarına karşı insanlık ayıbı işliyor” dedi.

Hasipoğlu, Türk vatandaşlarına vize serbestliği konusundaki gelişmelere ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

Soru: Türkiye’nin, AB vatandaşlarına vizesiz giriş hakkı tanıyan kararını nasıl yorumlarsınız?

Yanıt: Bu adım, AB ile yapılan mülteci anlaşmasının uygulanması karşılığında, Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması için Türkiye’den yerine getirmesi beklenen 72 kriterden biriydi. Ancak şu an görünen gerçeklik, bu pazarlıkta Kıbrıs Türk tarafı gözardı edildi. AB ile üyelik müzakerelerinde Kıbrıs konusunda Türkiye – AB ve Güney Kıbrıs üçgeninde yapılabilecek pazarlıklar, yani al-ver’ ler Kıbrıs Türk tarafı için tehlike oluşturabilir kanaatindeyim. 

Soru: Türkiye’nin Kıbrıslı Rumlara vize zorunluğunun kaldırılmasının Kıbrıs’ın devletler hukuku açısından tanındığı anlamına gelir mi?

Yanıt: Uluslararası Hukuk’ta devletlerin birbirini tanıması ancak ve ancak o devletlerin karşılıklı olarak iradelerini beyan etmesi ile mümkün olabilir. Bu irade beyanı ilgili devletin elçisinin karşı tarafa “Güven Mektubu” sunması ile tamamlanır. Bunun dışında devletlerin ticari, sportif ve kültürel ilişkiler kurmaları onların diplomatik açıdan birbirini tanıdıkları anlamına gelmez. 

Soru: Bu durumu bir örnekle açıklar mısınız? 

Yanıt: Örneğin, Türkiye”nin Ermenistan ile herhangi bir sportif veya kültürel ilişkiye girmesi onu tanıdığı anlamına gelmez. Aynı şekilde Ermenistan ile Azerbaycan, bırakın birbirlerini tanımayı savaş halindedirler fakat birçok uluslararası spor federasyonuna üye oldukları için zaman zaman rakip olabilmektedirler. Dolayısı ile Türkiye’nin Güney Kıbrıs’la ticari, sosyal ve sportif organizasyonlarda birlikte yer alması onu tanıdığı anlamına gelmez.

Soru: Peki, adada yaşayan TC kökenli, KKTC Vatandaşları ne olacak, hakları neden gözetilmedi?

Yanıt: Bence en büyük sıkıntı burada yaşanmaktadır. Müzakere masasında zaten halledilecek olan bir konuydu ve çözüm halinde de bu konu kendi içinde çözülecekti ama çözüm olmadığı için bu iş erteleniyor öte yandan, bu şu demek: Güney Kıbrıs’la Türkiye arasında Avrupa Birliği vasıtasıyla bir ikili anlaşma olmuş oluyor. Ama KKTC bu anlaşmanın hiçbir yerinde olmadığından burada yaşayan TC kökenli vatandaşlar da adanın kuzeyinden güneye geçemeyecekler çünkü Güney Kıbrıs onlara diyecek ki “sen gayri yasal topraklardan geçmek istiyorsun. Bu haktan yararlanabilirsin fakat Türkiye’ye git veya bin uçağa Yunanistana git oradan bin uçağa gel” bahsettiğim budur. Kıbrıs müzakere masasında Türkiye ve Yunanistan vatandaşlarına serbest dolaşım konusunda bir uzlaşma zaten vardır. Türkiye bir adım atarak Güney Kıbrıs’a, diğer AB ülkeleri ile birlikte bir muafiyet tanıdı. Aslında bu adımı müzakere masasında “güven yaratıcı” bir önlem olarak yorumlayabilirsiniz. Kıbrıs Rum tarafının bilinen pozisyonu gereği; ambargolar çözümden sonra kalkacak, petrol paylaşımı çözümden sonra olacak, vatandaşlıklar çözümden sonra vs.. 

Soru: Pasaportlara işlem yapılması o ülkelerin tanınması anlamına gelmez mi?

Yanıt: Pasaport bir seyahat belgesidir. Seyahat hakkı, en temel insan haklarından biridir. Burada adadaki TC Kökenli vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünün kısıtlandığı insan haklarına aykırı bir durum vardır. Bir yandan vize konusunda adım atılırken, öte yandan en temel anayasal hak olan seyahat özgürlüğü KKTC’deki Türkiye kökenli vatandaşlarımıza sağlanmamaktadır. Bu pasaportlar üzerine işlem yapmak demek, o pasaportu veren ülkeyi tanımak anlamına gelmez.