Haber: Bahar SANCAR
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sami Özuslu, Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güney Kıbrıs’ın “Mülkiyet” konusunda gerçekleştirdiği girişimler üzerine değerlendirmelerde bulunan Özuslu, “Mülkiyetle ilgili davalar bugün başlamadı ve yarın da bitmeyecek. Ama bunun durdurulduğu bir dönem yaşadık. 2005’ten sonra TMK’nın etkin iç hukuk yolu olarak AİHM’de kabullenilmesinden sonra ciddi bir rahatlama süreci yaşandı. AİHM sürekli TMK’nın çalışıp çalışmadığını denetliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Mediterranean Tours Limited v. Türkiye davasına ilişkin kararında TMK etkin iç hukuk yolu olarak gösterildi ama kalede bir gedik açıldı. Kale yıkılmadı ama kaleden bazı taşlar düştü. Çünkü biz kendi yaptığımız yanlışlardan ve eksiklerden dolayı kalede gedik açılmasını ve bundan sonra gelecek tehditlerin önünün açılmasına neden olduk. TMK’nın bütçesinin yeterince güçlendirilmemesi bir yana, eğer ayrı bir devlet olduğunu söyleyerek tanınma beklerseniz gelinecek olan nokta buydu. Biz masada olmadığımız her dönemde olduğu gibi, Ersin Tatar’ın 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde de sürekli irtifa kaybettik” dedi.
Konuşmasının devamında çeşitli örnekler veren Özuslu, “Yeşil Hat Tüzüğü’nde bu sene gerileme var. Çünkü Kuzey’deki hayat gıda başta olmak üzere Güney’den çok daha pahalı. Londra’da yaşayan Kıbrıslı Türkler ve İngilizler bile buraya gelmiyor. Çünkü turizmde çok pahalı oldu. Uluslararası anlamda bir başarı öyküsü var mı? Türk Devletleri Topluluğu’ndan bahsediyorlar. Bundan da bahsedemeyiz çünkü TDT’ye üye 3 ülke AB ile bir protokol yaptı ve o protokolde BM’nin Kıbrıs’la ilgili kararlarına atıf yaparak KKTC’yi asla tanımayacağız diyerek altına imza attı. Nerede başarı? İslam Teşkilatı Örgütü’nde mi İleri gittik? İslam Teşkilatı Örgütü bir paragrafta Kıbrıslı Türkleri tanımlarken Müslüman Kıbrıslı Türkler diyor. Bu tanım İngiliz Sömürge döneminde İngilizlerin Ortodoks ve Müslüman cemaat diye ayrıştırdığı seviyeye benzer” bilgisini verdi.
Özuslu: ‘Yapın da korkmayın’ diyen Ersin Tatar’ın mantığının getirdiği noktadır bu…
Özuslu, “Uluslararası statüko, senin buralara giremeyeceğini söylüyor. İç tribünlerde tükettiğimiz, KKTC’yi tanıyın çağrılarının karşılığı yoktur. Reel politik diye bir şey vardır. Sorun masada olmamaktır. Masada olmadığınız da emlakçınız da mimar mühendisiniz de inşaatçınız da mühendisiniz de dahil herkes ne Güney’e geçebilir ne Avrupa’ya gidebilir ne de belki yarın Türkiye’ye gidebilir. Çünkü Türkiye’de İnterpol’e üyedir. Biz bunun içinde hapsolduk. Hristodulidis’in de niyeti siyasi baskı kurmaktır. Yumuşak karnımızı buldu ve inşaat furyasını bir zapturapt altına alalın dedi ve ‘Yapın da korkmayın’ diyen Ersin Tatar’ın mantığının getirdiği noktadır bu…” ifadelerini kullandı.
Özuslu, mülkiyet konusunun ancak masada çözülebileceğini söyleyerek, “Buradan kurtuluş yolu masaya oturmaktır. Hristodulidis Federasyon istiyorum diyor. İnanmıyoruz buna çünkü masayı deviren Anastasiadis’in yanındaydı Crans Montana’da. Sen sorgulamazsan, meydanı boş buldu ve istediğini söylüyor. Bu bir fırsattır. Hadi gel görüşelim masaya oturalım ama bu saatten sonra siyasi eşitliğimi tartıştırmam, Talat ile Hristofyas dönüşümlü başkanlığı bile kabul etti. Dönelim baştan başlayalım yok. Ekim’den sonra biz geleceğiz ve bunları tartışacağız. Masaya oturacağız, masadan kalktığımızda çözüm olmaza Kıbrıslı Türklerin geleceğinin ne olacağını da söyleyeceksiniz bileceğiz. Statükoya dönmeyeceğiz. Bu koşullarda müzakere edeceğiz. Mülkiyeti de bu şekilde ancak çözebiliriz. Mülkiyet sorunu mahkemede çözülmez masada çözülür” dedi.
“İnsanlar geleceğini heba etmeyecek cesarete ulaştı”
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında da konuşan Özuslu, “Seçim atmosferine henüz girilmedi. Aday belirleme kararından önce de hep sokaktaydık. Biz gayrı resmi olarak seçim startını çoktan verdik. Bu umutsuzluk, yarınımız nasıl olacak sorusundan kurtulmamız lazım. İnsanlar umutsuz. O nedenle biz Ekim ayına umudun yeniden yeşereceği bir dönüm noktası olarak bakıyoruz. İnsanlar geleceğini heba etmeyecek cesarete ulaştı. Ya gerçekten geleceğimizi kurtarmaya hep beraber karar verelim ya da kadere kurban gidelim. Kader insanların elindedir” dedi.




