-ÖZEL HABER

Güney Kıbrıs’ta Gazeteci Nikolas Stelya, Gündem Kıbrıs Web TV'de Gizem Özgeç'in konuğu oldu.

Soru: Güney Kıbrıs'taki seçimler yaklaştı. Kuzey Kıbrıs olarak bu seçimleri önemsememiz gerekiyor. Güney Kıbrıs'taki son durum nedir?
Cevap: 5 Şubat'ta seçimlerin birinci turu yapılacak ve büyük bir ihtimalle seçimler 12 Şubat'ta ikinci tura kalacak. Son araştırmalara göre eski Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis önde. Yapılan son anketlerde Hristodulidis yüzde 28-30 bandında birinci konumda. Oylarını bir ara yüzde 33'lere çıkarmıştı ancak son günlerde bir düşüş söz konusu. Bunun nedeni Averof Neofitu'nun oylarını yükseltmesi. Neofitu şu an yüzde 24-25 bandında yerleşmiş durumda. Üçüncü favori ise eski başmüzakereci Andreas Mavronayyis. Onun oy bandı da yüzde 26-27. Bunların yanı sıra 11 aday daha var. Kıbrıs Cumhuriyeti tarihinde en fazla adayla gerçekleşecek seçim olarak tarihe geçecek bu seçimler. Bunların yanı sıra bağımsız adaylar da söz konusu. Aşırı sağcı ELAM'ın adayı Hristos Hristu, ve Loizidou davasında avukat olarak bilinen Ahilleas Dimitriadis de aday. Dimitriadis  ilginç bir şekilde son yapılan kamuoyu anketlerinde oyunu yüzde 5 bandına yükseltti. 
ELAM'ın adayı dışında tüm adaylar, iki toplumlu iki bölgeli federasyon tezinin arkasında duruyorlar. Aralarında nüans farkları söz konusu ama işte o farklar Kıbrıslı Türkler açısından çok önemli. Özellikle siyasi eşitlik konusunda nerede duracakları çok önemli.
Ahilleas Dimitriadis Kıbrıs Türk tarafının kulağına hoş gelebilecek lafları kolaylıkla söyleyebilecek isim olarak öne çıkıyor. Maraş meselesinde de çok yetkin. Maraş'ın BM önderliğinde çözülmesi gerektiğini ve Kıbrıs Rum tarafının Maraş konusunda yanlış politika izlediğini dillendiriyor. Yüzde 5'lik bir oy potansiyeli var ve bu ikinci turda belirleyici olarak ön plana çıkacak. 

Soru: Güney'de hangi lider gelirse gelsin Kıbrıs sorunu çözülmez yönünde bir algı var mı?
Cevap: Kıbrıs meselesi şu an gündemin arka planında. Güney'de gündem yolsuzluk, adalet pandeminin getirdiği olumsuzluklar. Kıbrıs meselesi bir travma. Gündemde olmasa bile belirleyici bir konu olacaktır. En önemli nokta ikinci tura giderken adayların Kıbrıs politikaları ön plana çıkacaktır. Neofitu ya da Mavroyannis ikinci tura kalırsa Hristodulidis ile beraber Ahilleas Dimitriadis'ten oy isteyecek. Oy istediği vakit de onun tezine yakın duruş sergilemesi gerekecek. Bu bağlamda Kıbrıs sorunu daima akıllarda.  Diğer yandan son süreçte Güney'de gündem maddesi bir köylünün Kıbrıslı Türk askerleri tarafından 'taciz edilmesi'. Gerçeği tam olarak bilmiyoruz ama orada nahoş bir durum var. Diğer yandan bir Çetinkaya stadı. Orada diplomatik bir çekişme süreci içerisine girilimiş durumda. Tüm bunlar olumsuz yankı buluyor Güney'de.  Bundan bir kaç ay evvel barış yanlısı bir aktivistin tutuklanması, günlerce hapiste kalması tüm bunlar olumsuz algı yaratıyor. Öte yandan Türkiye'den gelen mesajlar da olumlu değil. Sürekli iki devletli tez üzerinde diretiyorlar. Ege'de Türk-Yunan ilişkilerinin çetrefilli bir hal alması, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beyanatlarında devamlı olarak 'bir gece ansızın gelebiliriz' edebiyatıyla içte oy çekmeye çalışması Güney'de olumsuz algılanıyor. Bu bağlamda Kıbrıs sorunu evet gündemde değil ancak seçimlerde belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. 

Soru: KKTC'de Cumhurbaşkanı seçerken, Kıbrıs sorunu konusundaki vizyon ilk planda. Güney'de bu durum ne?
Cevap: Kuzey'de Cumhurbaşkanı'nın esas ev ödevi Kıbrıs meselesi. Güney'de ise 5 yıl için bir kral seçiyorlar. Hükümeti belirliyor, onu kimse görevden alamıyorlar. Güney aslında demokrasi içerisinde 

Soru: Taksim Sahasında yaşananlar var. BM bariyer dikti. Bunu nasıl değerlendirirsin?
Cevap: Orada çok karmaşık bir durum var. KKTC Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama 'biz oraya kontrollü geçiş sağlayacağız' şeklindeydi. BM'de bir barikat olacak dedi. Bir kafa karışıklığı söz konusu ama Kıbrıs sorununda gergin atmosfer sürdükçe bu gibi nahoş durumlarla yolumuza devam edeceğiz. Bir an evvel Kıbrıs sorununu çözemiyorsak bile, müzakere dinamiğini hayata geçirmek durumundayız. Zira 'artık kimse ilgilenmiyor, işler kendi mecrasında devam ediyor' algısı da yanlış. İşler kendi mecrasında ilerlemiyor. Sorunları bir şekilde halının altına ittiğimizde başka sorunlarla da karşılaşıyoruz günlük hayatta.

Soru: Hristodulidis seçilirse, çok daha sert bir tutum görür mü Kıbrıs Türk tarafı?
Cevap: En sert tavrı Mustafa Akıncı liderliği gördü. Onun dışında Hristodulidis'in sert bir tavır göstereceğini sanmıyorum.  İki toplumlu iki bölgeli federasyonla çözümü konuşmaya geliyorum diyen bir liderden bahsediyoruz. Bazı fikirleri Kıbrıs Türk tarafını tatmin etmekten uzak. Ancak geçmişte de öyle olmuştur. Uçurumlar olmuştur. Müzakere masasına bir şekilde geri dönüşmüştür. Güney'deki seçimler elbet önemli ama bizi esas alakadar edecek, Yunanistan'da bir seçim söz konusu aynı zamanda Türkiye'de de bir seçim söz konusu... Türkiye'de seçimler demokratik bir ortamda yapılabilecek mi? Bu çok önemli. Erdoğan devam edecek mi? Erdoğan olmayacaksa kim olacak? Onların vizyonu ne olacak? Herşeyi beklemek zorundayız. Biz istemesek bile bölge bir soğuk savaş durumunda. 

Soru: Türkiye'nin KKTC üzerinde 'yeni siyaset' dediği bir süreç var. Federasyon artık ucu açık şekilde görüşülmeyecek. Türkiye'de KKTC ile ilgili bir takım projeler hazırlıyor sürekli. Tüm bunlar Güney'de nasıl algılanıyor?
Cevap: Sizin Kuzey'de nasıl Türkiye'nin bir iline dönüştük algısı varsa, Güney'de de ilhak her gün zemin kazanıyor algısına tekabül ediyor. Gazete manşetlerine baktığımızda ilhakın bu topraklarda yeşerdiğini ve Kıbrıslı Türkleri kaybediyoruz ve biz bir şekilde Türkiye ile sınırdaş oluyoruz algısı her geçen gün çoğunluk kazanıyor. 

Soru: Güney'de hiç şöyle düşünülmüyor mu?  'Yani biz çözüme yanaşsaydık eğer Annan Planı döneminde' şu an endişe edilen şey de olmayacaktı... Sınırdaş olunacak vs algısı... 
Cevap: Siyasi irade eksikliği söz konusu. Siyasi irade noktasında Kıbrıslı Rumlar sınıfta kalmış vaziyette. Bunu da en son Crans Montana'da görmüş olduk. Sadece siyasi irade değil, diğer tarafı okuyamamakta büyük bir sıkıntı. Karşı tarafı iyi analiz edememek büyük bir sıkıntı. 

Soru: AK Parti iktidarı devam ederse, Kıbrıs siyasetinde bir değişiklik olmayacağını biliyoruz. Örneğin Maraş'ın tamamını açacağız diyorlar. Maraş konusu başımızı ağrıtacak mı?
Cevap: Ağrıtacak. Çünkü Rumların elinde Güvenlik Konseyi kararları söz konusu. O güvenlik konseyi kararları eğer yarın küresel ölçekte bir deprem olmazsa ve değişmezse Türk tarafı uluslararası hukukun dışında adım atıyor görüntüsünü vermeye devam edecek. Şöyle bir tez var. Biz Maraş'ı bugüne kadar askeri bölge olarak kapalı tutuyorduk, o zaman da uluslararası hukukun dışında değil miydik tezi...  Bu teze ben başka farklı bir antitezle karşılık veriyorum. Eğer senin gerçekten bütün iddian uluslararası hukuk çerçevesi içine girmek ise Anastasiadis'in senin hayır diyeceğini bile bile öne sürdüğü Maraş'a karşılık Ercan ve Mağusa Limanı önerisini ne diye elinin tersiyle ittin? Bunu tartışmaya açma zahmetine bile girmedin. Diğer yandan Kıbrıs Türk tarafı yeni bir safhaya geçilecek diyor. Büyük bir ihtimalle de geçilecek ama bunun altının ekonomik olarak da doldurulması gerekiyor. Türkiye şu an derin bir ekonomik kriz içerisinde. Altyapı nasıl olacak mesela? Hiçbir bilgi yok. Beklemek lazım. Eğer Türk tarafı bunun altını doldurabilecekse, devasa tazminat ödenecekse o zaman bişeyler olabilir. Ama benim bildiğim kadarıyla Taşınmaz Mal Komisyonu şu an işlemiyor. Çok çetrefilli bir durum ama bu Kıbrıslı Türklerin başını ağrıtmaya devam edecek. 

Soru: Doğu Akdeniz'de bir hareketlilik bekliyor muyuz? Enerji alanında... 
Cevap: Önümüzdeki yıllarda Katar'dan Cezayir'den tüm Doğu Akdeniz'den gelecek olan tüm enerji kaynakları bir potada toplanıp, Avrupa Birliği'ne kanalize edilecek. Böyle bir stratejiden söz ediliyor. Bu bağlamda bazı kaynaklar Türkiye'deki seçimlerden sonra bu sürecin hızlanacağını söylüyor. Beklemek lazım. Güney Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan seçimlerini bekleyeceğiz. Eylül gibi görüntü netleşmeye başlar. 

Soru: Kıbrıs Türk Siyasetçilerini nasıl görüyorsun?
Cevap: İki şekilde yanıt vereceğim. Kıbrıs Türk sağında zaman durmuş. Sanki 1980'lerde Türkiye'deki kemikleşmiş sağa retorik üzerinden yolumuzda yürürüz kanısı hakim. Sağ içerisindeki iç çekişmeler yenilenmenin de önüne geçiyor. Yeni nesil siyasetçiler var ama içteki karışıklık yüzünden bu problemli yapıyı tanzim edecek bir sürece girmezsek işleri çok zor. Sol ise büyük bir sorunsal olarak karşımıza çıkıyor. Kıbrıs Türk solu özellikle büyük partisi başta olmak üzere federasyona yoğunlaştığı süreçte halktan koptu. Oylarında da gerileme yaşandı. Kıbrıs solunun silkelenip kendine gelmesi lazım. Sormaları lazım kendilerine ne oluyoruz diye. Türkiye'ye göbekten bağlı bir süreçten geçiliyor, Kıbrıs Türk siyasetinde yaprak kımıldamazsa, bu süreçte değişmeyecek.