Çiğdem Aydın

Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün, erken seçim konusunda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya seslenerek “tarih versin sandığa gidelim” şeklindeki açıklamasını değerlendiren Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Nisan veya Mayıs ayında bunun gerçekleşebileceğini söyledi.

Hükümetin erken seçimle ilgili söylemlerini samimi bulmadığını belirten Özersay “samimi olsalarda meclis’ten erken seçimle ilgili yasayı geçirirlerdi”dedi. Özersay, Diyalog’a yaptığı açıklamada, iktidarın erken seçimden kaçamayacağını kaydetti.

Soru: Cumhurbaşkanı Hükümet'i  “halkın iradesini yansıtmayan azınlık”  olarak gösterdi ve Özgürgün erken seçime çağrı yaptı nasıl karşılıyorsunuz? 

Cevap: Sn.Özgürgün Cumhurbaşkanı tarih versin erken seçimi yapalım açıklaması ve buna benzer açıklamaları son dönemde var zaten. Bana göre dilin kemiği yok söyler meselesidir. Çünkü ne söylediğiniz değil önemli olan ne yaptığınızdır. 

Mesela seçimle ilgili olarak samimiyetle biz kendi kendimize şunu soruyoruz:  acaba başka bir ülke var mıdır ki meclisteki bütün siyasi partilerin ve şimdi başkalarının da dile getirdiği erken seçimi istediğini söylediği ama erken seçimin olamadığı bir ülke var mıdır acaba? Burada demek ki birisi doğruyu söylemiyor, hükümet tek başına bu konuyu meclise getirse ya da hükümet Ana muhalefet partisi ile otursa konuşsa bir tarih belirleyebileceği gibi meclise konuyu da getirebilir ve bir karar alır. 

Yani bir erken seçime ben varım deyip ondan sonra hükümette kalmaya devam etmek erken seçimle ilgili hiç bir şey konuşmamak bütün bunlar bize burada bir samimiyetsizlik olduğunu gösteriyor veya burada birisi doğruyu söylemiyor vatandaş bunu çok kolay bir şekilde anlayabilir. Siz erken seçime varsanız bununla ilgili çıkıp “biz şu tarihte erken seçim yapılması kararlılığındayız dersiniz ve konuyu meclise taşıyacağız” gibi konuyu gündeme taşır ve sonuçlandırırsınız. 

Durmadan erken seçim dedim ama muhalefet sustu bir şey demedi, Cumhurbaşkanı bana eleştiri  yaptı söylesin tarih derken seçim yapalım gibi bir yaklaşım hiç inandırıcı değildir bu “ söylerim uçar geçer kimse de bunu sorgulamaz” diye bakılıyor herhalde. Dilin kemiği yok söyler canım ne olacak anlayışı ile ortaya konulan söylemlerdir bunlar. Toplum bu noktada değildir. 

Meclis iradeyi yansıtmıyor

“Sn. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamaya dönecek olursak eğer orada esasen böyle bir hükümet azınlık hükümetidir onun iradesi ile halkın iradesi farklı olduğunu halkın iradesinin meclisin dışında olduğunu söyledi,  bir kere bu bizim için yeni veya sürpriz bir şey değil. Biz bunu zaten aylardır söylüyoruz 2014 yılında yapılan Anayasa değişiklik referandumunda o tarihten beri meclisin halk iradesini yansıtma konusunda demokratik bir meşruiyet sorunu ortaya çıkmıştır 2014 yılındaki referandumdan bu yana temsiliyet açığı ortaya çıktı. Çünkü mecliste bulunan bütün siyasi partilerin evet dediği bir Anayasa değişikliğine halk “hayır” dedi. Ve hükümet hiç oturup biz ne yaptık ki bu halk hepimizin evet dediğine hayır dedi diye sorgulamadı. 

Dünyanın başka demokratik ülkelerinde bu gibi durumlarda siyasiler istifa eder ve etmiştirler. Bu sorgulamama uzun süredir var Kıbrıs Türk siyasal yaşamında bunun bir göstergesi de var ortada. Eğer bu ülkede meclisin içerisinden çıkan hükümetler çok kısa ömürlü olmaya başladıysa o hükümetlere toplumsal destek olmamasıdır. Bir diğer gösterge de hükümetlerin aldığı kararların uygulanamıyor olmasıdır. Çünkü toplumsal karşılığı yok. Bu bizim için sürpriz değildir. 

Bunun şimdi gündeme gelmesi gecikmeli bir gündeme geliştir ama bir çok soruyu da beraberinde getirdi. Örneğin İsviçre’ye yapılan müzakereler bağlamında bir ziyaret var bir heyet oraya gitti ve bu heyet oluşturulurken denildi ki mecliste temsil edilen siyasi partilerin temsilcileri ile birlikte bir kocaman heyet oluştu. Meclisin iradesini halkın iradesini yansıtmak amacıyla oraya gidildi . Peki meclis halkın iradesini yansıtmıyorsa biz bu kadar milyon TL’yi neden verdik ? Biri bize bunu söyleyebilir mi ? Sn. Cumhurbaşkanı bunu hangi bağlamda söylediğine de bakmak lazım mesela bağlamı dışında ayrıca ele alıp değerlendirirsek “ halkın iradesi meclisin dışında bir yerdedir” dediğinizde yapılan araştırmalar da bunu göstermiştir dediğinizde bütün araştırmalar halkın iradesinin halkın partisinden yana olduğunu da gösteriyor. Bağlamı içerisinde baktığımızda bu tartışmalar ne zaman gündeme geldi, madde 1- hükümetin ve Başbakanın Cumhurbaşkanını yoğun bir şekilde eleştirdiği bir dönemde gündeme geldi. Madde 2 Meclis Başkanının da Cumhurbaşkanını eleştirmeye başladığı bir dönemde gündeme geldi bu konuda başka da bir şey söylemek istemiyorum.

Halk koalisyon istemiyor

Soru: Sizce bu yıl içinde seçim olur mu? Olursa partinizin şansı ne olur? 

Cevap: Bu ülkede son dönemde yapılan pek çok araştırma vatandaşın koalisyon hükümetlerinde bir istikrar görmediğini, koalisyon hükümetlerinin icraat yapma konusunda ciddi anlamda sıkıntılı olduğunu vatandaş söylüyor. Beklenti güçlü bir siyasal oluşumdur aslında. Kimseyi dinlemeyen her istediğini yapan anlamında değil ama kararlılık gösterebilecek olan vatandaşa verdiği sözü tutabildiği gibi örneğin ekonomik protokollerde de verdiği sözü tutabilecek insanlara ihtiyaç olduğun vatandaş düşünüyor. Bu yıl içerisinde bir erken seçim olur mu , bir kere bu yıl içerisinde bir erken seçim olmalıdır. Biz çalışmayan halka hizmet üretmeyen halk iradesinin temsili açısından sorunlu olan meclisteki milletvekillerini yazda onlar tatil yaparken ödemek istemiyoruz. 

Çünkü Anayasaya göre ekim ayının başından itibaren üç ay hatta üç aydan daha fazla bir tatil yapacaklar ve yazdan da sonraya kalırsa bu seçim boşu boşuna ödeyeceğiz bir takım insanı bu vatandaşa yapılan büyük bir haksızlıktır. Bize göre erken seçim Nisan , Mayıs en erken zamanda yapılmalıdır. Yapılan açıklamalarda samimiyet görmediğim için bunlar her şekilde erken seçimden kaçacaklardır.  

Ama bilinmelidir ki toplumsal karşılığı olmayan bir hükümetin yada toplumsal karşılığında ciddi bir meşruiyeti olan bir meclisin ömrü zaten çok uzun olamaz. Bir yere kadar gelir ve bu da bitecek çok fazla gidemez. 

Rumların müzakere taktiği

Soru: Size göre Müzakerelerde Rumların istediği gibi uzatmalar mı oynanıyor? 2016 sonunda bitmeli diyordu KKTC tarafı ama son toplantıda garantörlerin Mart’ta toplanması kararı çıktı. Nisan’da Türkiye'de referandum var, Siz ilerleme bekliyor musunuz ?

Cevap: Böyle bir argümana bağlandığı takdirde, işte efendim biliyorsunuz Türkiye’de de Nisanda referandum var dolayısıyla ondan önce de böyle bir şey olmaz gibi bir argümana bağlandığı takdirde, aslında Kıbrıs Rum tarafının istediğini yapmış olursunuz. Bu gerçekçi bir yaklaşım değil. 2016 yılının sonu gelmeden Kıbrıs Türk tarafı da Türkiye Cumhuriyeti tarafı da gelin bu işi bitirelim demedi mi defalarca. 

Şimdi bekleyip bu işi uzatıp Türkiye’deki referanduma olabildiğince yakın bir tarihe getirip ondan sonra da garantörleri bir araya getirildiğinde garantilerle ilgili bu kadar yıldır ortaya konulan pozisyon, ortaya konulduğunda Kıbrıs Türk ve Türkiye tarafınca “Türkiye esneklik gösteremiyor çünkü referandumu var” diyerek faturayı Kıbrıs Türk tarafına kesme girişimi var başka bir şey değil. 

Rum tarafının istediği gibi müzakereler uzatmaları mı gidiyor, Rum tarafının istediği gibi değil belki ama evet uzatmalara gidiyor. Çünkü Rum tarafına kalsa daha da farklı uzatırdı herhalde. Nihayetinde bu iş sürüncemede ve rölantiye’ye alınmış durumdadır.  Ben Rum tarafının farklı bir strateji geliştirdiği kanaatindeyim. Rum tarafının 2016 yılının ortasında belki de Kıbrıs Türk tarafının yaptığı önerilere de bakarak olabilirse belki çözümü bağlarız Sn.Akıncı ile diye düşünmüş olabileceğini düşünüyorum. 

Bu strateji de doğalgaz konusundaki çalışmalar yani kazılar fiilen başlayacağı noktaya kadar müzakereleri taşırsam Türkiye’nin bugünkü haline, dış politikadaki belli bazı çıkışlarına da baktıklarında herhalde Türkiye buna sert bir tepki verir biz de dürteriz bağırttırmaya çalışırız Türk Yunan ilişkilerinde böyle bir trend var 1980’lerden gelen.  Yunanistan dürter. Örneğin Ege’de kara suları konusunda hava sahası konusunda vs… En son Türkiye “bu bir savaş nedenidir” der ve o ipi gerer gerince de Türkiye’nin fotoğrafını o anda çeker ve öyle kalır. Türkiye saldırgan durumundadır, engelleyen durumundadır gibi suçlamalarını yapar buna benzer bir şeyin doğalgaz ile ilgili çalışmalar konusunda Türkiye’den gelecek tepki ışığında ortaya çıkabileceğini düşünüyorlar “Kıbrıs Rum tarafı” bu geciktirme bir yere “Kanca atma” geciktirmesine benziyor kanaatindeyim. 

Harita meselesi

 Soru: Başbakan Özgürgün “Türk tarafı harita sunmakla büyük hata yaptı” diyor siz ne dersiniz? 

Cevap: Bir şeyi testi kırıldıktan sonra söylemenin bir manası yoktur. Halkın Partisi olarak biz New York görüşmelerinden itibaren defalarca her platformda aylar önce biz harita ve rakam müzakeresinin gerçekten son aşamaya girildiğinde yapılması gerektiğini ve bu yapılırken de açıkta kalan diğer konularda siyasi eşitlik, iki kesimlilik ve birincil hukuk konusunda bizimde alacaklarımızı almamız karşılığında haritanın pazarlık edilebileceğini söylemiştik en baştan testi kırılmadan biz bu prensibin Mont Pelerin görüşmelerden terk edildiğini bu prensipten vazgeçildiğini ve bu anlamda stratejik bir hata olduğunu o tarihte söylemiştik. 

Öyle son anda uçağa binip cümbür cemaat İsviçre’ye gidince, selfiler çekerken bu arada sana da nota verdim harita vermeyecektin diyerek değil o iş çoktan geçti aslında. Kıbrıs Türk tarafı olarak BM parametrelerine dönüşen siyasi eşitlik, dönüşümlü başkanlık, iki kesimlilik sarih nüfus çoğunluğu, sarih mal çoğunluğu bu birincil hukuk meselelerinde Kıbrıs Türk tarafının isteklerini peyder pey alma karşılığında haritada ve yüzdelikte bir pazarlığa girip ona göre kademeli olarak bir gerileme içerisine girebilirsiniz bu normaldir ama böyle yapılmadı. Mont Pelerin’de sadece rakam sadece harita konusunda görüşüldü diğer konularda Kıbrıs Türk tarafının alması gereken konular görüşülmeden onlar talep edilmeden  sadece toprak kendi içinde 36’dan tık tık tık 29.2 ‘ye geriledik biz. Cumhurbaşkanın toprak konusunu müzakere etme yetkisi vardır ama alacağınızı almadan gelebileceğiniz noktaya gerilemeniz bundan sonra o almak  istediklerinizi almak için ne vereceksiniz sorusuyla karşı karşıya kalmanızı sağladı. Ne vereceksiniz  siyasi eşitliği, dönüşümlü başkanlığı, iki kesimliliği, sarih nüfus çoğunluğunu, sarih mülk çoğunluğu, birincil hukuku almak için ne vereceğiz, iki ihtimal var birincisi Kıbrıs Türk tarafının kesinlikle taviz vermeyeceği Garantilerden taviz vermek zorunda bırakılacağız, ikincisi bunu yapmayı kabul etmezsek almayı istediğimiz şeyleri alamamakla karşı karşıya kalacağız. Söylediğimiz şey stratejik bir hata yapıldığıdır.