Haravgi “Malıyla İlgili İlk Söz Hakkı Mal Sahibi... Mülkiyetteki Yakınlaşmaların Akıncı Tarafından Kabulü İlerleme Demektir” başlıklı haberinde Çelebis’in Rum tarafında yayın yapan ASTRA radyosuna dün yaptığı açıklamada “Eroğlu’nun reddettiği yakınlaşmaları Akıncı’nın kabul etmesi tek başına ilerlemedir” dediğini yazdı.

Habere göre Çelebis, mülkiyetteki Talat-Hristofyas yakınlaşmalarını, “mülkler yasal sahiplerine aittir. Mülkiyet hakkının restorasyonu-iade, tazminat ve takas şeklinde üç ana ve bazı alt tedavi yöntemleri var. Bu meseleleri yönetecek bir Mülkiyet Komitesi kurulur” diyerek hatırlattı.

“Eroğlu bu az ama önemli yakınlaşmaları toplu mal mübadelesi istediği için reddetti” diyen Çelebis özetle şöyle devam etti:

“Halen tedaviyi ilk seçme hakkının, mal sahibinde mi kullanıcıda mı olduğu tartışılıyor. AKEL’in tutumu değişmedi, ilk söz hakkı mal sahibinindir. Türk tarafı ise ilk söz hakkının kullanıcıda olduğunu söylemişti, en büyük anlaşmazlık da buydu. Bu durumun göğüslenmesi için ‘kullanıcının hiçbir hakkı yoktur’ iddiasını önerilemez.

“MESELE KULLANICININ HİÇBİR HAKKI YOKTUR DİYEREK ÇÖZÜLEMEZ”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dimopulos kararı her şeyi kullanıcıya verdiği için ‘felaketti.’ İlk söz hakkını, yerleşikler de dahil hiçbir ayrım gözetmeden, kullanıcıya verdi. Bu karar meseleyi kullanıcı lehine çözmekte ısrar eden Kıbrıs Türk tarafına bazı güçlü argümanlar verdi. Bu durumun göğüslenmesi gerek ancak kullanıcının hakkı yoktur diyerek göğüslenemez.

Mal sahibi iadeyi seçerse, kullanıcının yer değiştirme hakkı olacak demektir, bu da taşınabilmek için başını sokacağı bir dam altı bulması için bazı şartların yaratılması gerektiği anlamına gelir. Ayrıca, malı inkişaf ettirmişse tazminata da hakkı vardır. Kıbrıs Türk malı almış on binlerce Rum var ve taşınmaları gerekirse onların da tazmin edilmesi gerekecek.”

“ARTIK TAPULARIN KARŞILIĞI VAR”

Kamu Hukuku Doktoru Kostas Paraskevas ise Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in son görüşmelerinin ardından yapılan açıklamayla mülkiyet hakkının kesinlikle tanınmasının görmezden gelinmemesi gerektiğine vurgu yaparak özetle şunları söyledi:

“Bu tanıma ile kabul edilemez toplu mal mübadelesi reddediliyor.  Bu da, tapuların karşılığı olduğu anlamına geliyor. Bir zamanlar böyle değildi, işgal bölgelerindeki terk edilmiş Rum mallarının orada kurulan işgal oluşumunun tasarrufuna geçtiği tezi hakimdi.

İlk söz hakkının mal sahibinde mi kullanıcıda mı olacağı müzakere ediliyor. Avrupa Mahkemesi içtihadına göre mülkü tasarrufunda bulunduran veya kullanan dikkate alınmadan genel bir iade ve geri dönüş politikası uygulanamaz. Dikkate almak bir şey, kullanıcıya daha çok hak vermek başka şey. Önemli olan bağımsız Mülkiyet Komitesi’nin uzlaşılanlar ve kesin kriterler aracılığıyla etkin çalışıp mülkiyet hakkına saygı göstermesidir.”