Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in müzakere grubu üyesi, AKEL Merkez Komitesi’nin Kıbrıs Sorunu Masası Başkanı Uluslararası İlişkiler Uzmanı Tumazos Çelebis, Alithia gazetesine Kıbrıs sorununa ilişkin söyleşi verdi.

Genel olarak Kıbrıs sorundaki son gelişmeler ve Türkiye’nin tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelebis, Türkiye’nin gerçek niyetinin tespit edilmesi için müzakere masasına güvenlik konusunun getirilmesi gerektiğini ileri sürdü.

Çelepis, sözlerinin devamında, Kıbrıs sorununun çözümlenmesinin mümkün olup olmadığının görülmesi için Türkiye’nin sınanması gerektiğini savundu.

Türkiye’nin “Garantiler ve Güvenlik” konusundaki tezinin, uluslararası toplumu ikna etmediğini ileri süren Çelepis, bunun çaba göstermeleri için ek bir neden olduğunu da belirtti.

Konferansın kolaylaştırılması için anlaşmazlıklar arasında köprü kurulması amacıyla Kıbrıs sorununun iç boyutlarında kararlar alınması gerektiğini kaydeden Çelepis, Türkiye’nin, “Garantiler ve Güvenlik” konusundaki kartlarını, “iç boyutlardaki belirli konuların hangi şekilde çözümleneceğini önceden görmemesi durumunda, açmayacağına” dair hissiyatı bulunduğunu söyledi.

Çelepis, müzakerelerde yakın gelecekte sonuç alınmaması durumunda, 2018 Başkanlık Seçimleri ışığında karışıklıkların ortaya çıkacağını belirtti.

Tumazos Çelepis, bir soru üzerine, Kıbrıs sorununun, yapay zaman takvimleri konusu olmadığını, bunun çözümlenip çözümlenmeyeceğinin, öncelikle, müzakere masasına konulan tezlere bağlı olduğunu söyledi. Çelepis, bunun da sonsuza dek müzakere etme lüksüne sahip oldukları anlamına gelmediğini belirtti.

Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının, “Toprak” konusunun ve hemen ardından “Güvenlik ve Garantiler” başlığının görüşüleceği nihai bir aşamaya girilmesi gerektiği yönünde bir duruşu olduğunu savunan Çelepis, şu an tüm iç boyutların çözümlenmediği, askıda bulunan temel konuların olduğu konferans aşamasında olduklarını belirtti.

Çelepis, askıda olan iç boyutlara ilişkin konular arasında bazı temel konuların bulunduğunun da anlaşılmakta olduğunu, bunların çözümlenmesinin mümkün olup olmadığının görülmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğine dikkati çekti.

İç boyutların konferansta ele alınmasının mümkün olmadığını, bunun şimdi ele alınması gerektiğini söyleyen Çelepis, bir başka soru üzerine, liderlerin, iç boyutlara ilişkin askıda olan konuları ele alacağının anlaşıldığını belirtti.

Çelepis, bir soru üzerine, Türkiye’deki gelişmelerin Kıbrıs sorunu çözüm müzakerelerini etkileyeceğini söyledi. Çelepis, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başkanlık sisteminin geçmesi için milliyetçilere gereksinimi olduğunu, bu hedefi gerçekleştirmeden, Kıbrıs sorununda herhangi bir faaliyette bulunmasının söz konusu olmadığını savundu.

Kıbrıs Rum tarafının ve Yunanistan’ın, “Garantiler ve Güvenlik” ile ilgili önerisine ilişkin bir soru üzerine Çelepis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, bilindik önerisine atıfta bulunarak, bunun iki toplumun endişelerini karşılayacak doğru bir öneri olduğunu savundu.

Çelepis, sözlerinin devamında, Türkiye’nin ilk kez 1960 Garantiler Anlaşması’ndan söz etmediğini, bunun önemli ancak yarım bir öneri olduğunu iddia etti.

Kıbrıs Türk kurucu devletine ilişkin “Türk garantisi” ve “Kıbrıs Türk kurucu devletin talep etmesi durumunda müdahale hakkı”na ilişkin önerinin taraflarca ret edildiğini anımsatan Çelepis, Türkiye’nin, son ana kadar kartlarını açmaya alışık olmadığını savundu.

Çelepis,  bunların sadece konferans masasında çözümlenebileceğini, kesin olmamakla birlikte,   Türkiye’nin değiştirilmiş bir öneriyle gelmesinin olası olduğunu ileri sürdü.

Çelepis, sözlerinin devamında, şu anda ne söylendiğine değil, müzakere masasında ne olacağına önem verdiğini belirterek Türkiye’nin “Güvenlik ve Garantiler” konusundaki tezinin, uluslararası toplumu ikna etmediğini savundu.

AB’nin, gözlemci rolünde olsa bile, mevcut olmasının ve kendisiyle ilgili konularda görüş ortaya koymasının önemli olduğunu ifade eden Çelepis, AB’nin karşı olduğu bir şeye kendilerinin uzlaşma sağlamasının da mümkün olmadığına dikkat çekti.

Çelepis, ilk andan itibaren önemli sayıda askerin çekilmesinden, geriye kalanların ise geniş bir zaman dilimi içerisinde değil, saptanmış bir zaman takvimi içerisinde ayrılmasından bahsettiklerini kaydetti. Çelepis, askerlerin çekilmesi sürecinin, BM Güvenlik Konseyi gözetiminde olması gerektiğini ifade etti.

Çelepis, 1960 İttifak Anlaşması’nın dengesiz olduğunu ve kaldırılması gerektiği şeklindeki görüşlerini de yineledi.

Haritalar konusuna da değinen Çelepis, “Toprak” konusunda Kıbrıs Türk kurucu devletin toprak oranının, kendileri için yüzde 28.2, Kıbrıs Türk tarafı için ise yüzde 29.2 olacağı şeklinde uzlaşmaya varıldığını söyledi.

Sunulan haritaların bu taahhüde karşılık verdiğini ifade eden Çelepis, en azından oran konusunda, uzlaşmaya yakın olunduğunu ve her iki tarafın, daha önce bahsettiği oran temelinde, harita için en iyisini sunduğunu belirtti.

Bir başka soru üzerine, “Yürütme” konusunun önemine işaret eden Çelepis, organlara ve federal hükümetin kararlarına etkin katılım konusu gibi konuların konferans dışında düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.

Çelepis, Kıbrıs Rum tarafının dönüşümlü başkanlıkla ilgili görüşünün net olduğunu, dönüşümlü başkanlığın 1993’ten beridir masada bulunduğunu ve 5 Annan Planı’nda da geçtiğini anımsattı.

2004 referandum sonucuna ve bu sonuca saygı duyulması gereğinden de bahseden Çelepis, hassas dengelerin bozulmaması gerektiğini, bu hassas dengelerin en üstünde olan noktanın dönüşümlü başkanlık konusu olduğunu ve müzakere masasından çekilmesi mümkün olmayan bazı iyileştirmeler getirdiklerini ifade etti.