Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Kıbrıs sorununun çözümü müzakereleri ve Türkiye’nin AB müzakere başlıklarının açılması konusunda Kıbrıs Rum tarafının görüşlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hristodulidis, Simerini gazetesine verdiği röportajında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıs Türk tarafının, “iki kesimlilik ve siyasi eşitliğin sağlanabilmesi için AB normlarından sapmalar olması gerektiğini” savunduğunu, kendilerinin ise, normlardan ve dört temel özgürlükten sapmalar olmadan üzerinde uzlaşıya varılmış çözüm şeklinin sağlanmasının yönteminin mevcut olduğunu savunduğunu söyledi.

Hristodulidis, Kasım ayında liderlerin görüşmeleriyle birlikte müzakere sürecinin yoğunlaşacağını ve liderlerin mülkiyet ile toprak kriterleri konularına odaklanacaklarını belirtirken, bu konularda yaşanacak ilerlemenin müzakere sürecinde belirleyici olacağını savundu.

Liderlerin üzerinde duracakları bir diğer konunun da AB normları ve iki toplumlu, iki kesimli federasyon çözüm şeklinin uyumu olduğunu ifade eden Hristodulidis, iki toplumlu, iki kesimli federasyon çözümüyle AB normlarının kaynaşmasının mümkün olduğunun herkesçe bilindiği iddiasında bulundu.

Hristodulidis, bu konunun Kıbrıs Türk tarafınca da tamamen anlaşılmasının, çözüm sürecinde ilerleme kaydedilmesi açısından büyük önem taşıdığını ileri sürerek, AB’nin de kendisinin temelini oluşturan normlardan kalıcı sapmaları kabul etmesinin söz konusu olmadığını iddia etti.

Hristodulidis, AB Komisyonu Başkanı’nın BM İyi Niyet Misyonu’ndaki temsilci Pieter Van Nuffel’in müzakerelerdeki rolünün kendilerini memnun ettiğini ve Nuffel’in daha belirgin katılımının da mevcut uzlaşmazlıkların aşılmasında belirleyici olacağını düşündüklerini vurguladı.

Söyleşisinde Kıbrıs Rum tarafının garantörlük konusundaki bilindik tezini de yineleyen Hristodulidis, AB üyesi bir ülkede garantilerin söz konusu olamayacağını iddia etti.

Hrsitodulidis, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların güvenlik konusundaki endişelerine AB’nin yanıt verebileceğini savundu ve Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün başkalarını değil, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumları memnun edecek bir çözüm olması gerektiğini belirtti.

Türkiye’den KKTC’ye su getirme projesinin “olumsuz bir gelişme” olduğunu ve “Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye bağımlılığını daha da arttırdığını” öne süren Hristodulidis, Kıbrıs sorununa çözüm bulunamamasının “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tanınmaması ve KKTC’nin tanınması anlamına gelmeyeceğini, çözümsüzlüğün sonucunun kabul edilemez statükonun güçlenmesi ve Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye bağımlılığını artması olacağını iddia etti.

Hristodulidis söyleşisinde Türkiye’nin AB müzakere başlıklarının açılması konusuna da değinerek, Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini yineledi.