Haravgi gazetesine konuşan Silikiotis, bugünkü hükümetin, önceki hükümetten doğal gazın değerlendirilmesi konusunda bütünlüklü bir strateji teslim aldığını söyledi.

Stratejinin ana unsurunun ülkeye büyük avantajlar sağlayacak terminal oluşturulması olduğunu kaydeden Silikiotis, AKEL’in teşviklerine rağmen hükümetin benzeri görülmemiş ve mazeretsiz bir eylemsizlik içerisinde olduğunu savundu.

Silikiotis, hükümetin sadece tüm planlamaları durdurmakla kalmayıp, ülkeyi gelişmelerin en sonunda bırakan politikalar ileri götürerek, bunları gereksiz yere alaşağı ettiğini söyledi.

Birkaç gün önce Hükümet Sözcüsü’nün, hükümetin özlü olarak terminal oluşturma fikrinden vazgeçtiğini söylediğini belirten Silikiotis, böylece hükümetin son iki yıl içerisinde enerji konularında izlediği çıkışı olmayan yıkıcı bir politika sonucuna ulaşıldığını ifade etti.

Son yıllarda doğal zenginliklerin değerlendirilmesi konularında çalışan teknokratların, hükümetin taktiğinin, bölgede faaliyet gösteren şirketleri Güney Kıbrıs aracılığıyla doğal gaz sıvılaştırılmasını ikinci ve üçüncü tercih olarak görmeye sevk ettiğini söylediğine de işaret eden Silikiotis, ayrıca teknokratların, Güney Kıbrıs’ta terminal oluşturma hedefinden uzaklaşılmakta olduğu ve memleketin bölgesel enerji merkezi haline gelme olanağını kaybedeceği uyarısında bulunduğunu da aktardı.

Rum Devlet Hidrokarbon Şirketi’nin (EİK) ileri götürdüğü İngiliz-Mısır şirketiyle işbirliğinin terminal oluşturulması olanağını uzaklaştırdığını ve Güney Kıbrıs’ın doğal gaz piyasasında dünya oyuncusu olma fırsatını azalttığını söyleyen Silikiotis, Güney Kıbrıs’ın bizzat kendisinin ihtiyaçları için doğal gaz aktarma perspektifinden de uzaklaştığını belirterek, bunun ekonomiye büyük etkilerinin olacağına işaret etti.

Silikiotis, AB’nin Türkiye karşısındaki tutumuyla ilgili bir soru üzerine, AB’nin bu konuda net bir pozisyonunun olması gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin değil, Kıbrıslı Türklerin doğal gaz üzerine hakları olduğunu söyleyen Silikiotis, ancak “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden egemenlik haklarından ödün vermesinin istenemeyeceğini savundu.

Silikiotis, Kıbrıslı Türklerin de doğal gazdan yarar sağlamalarının tek realist yolunun Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu iddia etti.

Türkiye, kendi yayılmacı emellerini değil de Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını düşünüyorsa, “yasadışı” ve “saldırgan” faaliyetlerine son vermesi ve kendisinin sebep olduğu krizin tonunun düşürülmesi için çalışması gerektiğini iddia eden Silikiotis, böylece müzakere sürecinin yeniden başlayabileceği ve en kısa sürede bir çözüme ulaşılabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Silikiotis bir başka soru üzerine, önceki hükümetin, araştırma sondajlarının başlaması için sözleşmeler imzalamasının “Kıbrıs Cumhuriyetini” öyle bir zırhla kaplamayı başardı ki, bunun, 1974’ten sonra Türkiye’ye karşı en büyük diplomatik başarı kabul edildiğini iddia etti.