Rum Sözcü Prodromos Prodromu, Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz’deki enerji programının “uluslararası meşruiyete, BM ve AB üyesi bir devletin egemenlik haklarına uygun olduğunu” iddia etti. Prodromu, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleriyle ilgili açıklamalarına karşılık, “Türkiye bölgede gerilim olmasın demek istiyorsa, bunun yolu açıktır: müzakereler yeniden başlasın ve BM Genel Sekreteri’nin parametreleri kabul edilsin” dedi. Politis’in “Müzakerelere Gelin… Enerji Programı Uluslararası Meşruiyete Uygun” başlıklı haberine göre “enerji programının uluslararası meşruiyete uygun” olduğunu iddia eden Prodromu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Rusya devletinin ve Avrupa Konseyi’nin ilgili destek açıklamaları ile bunu teyit ettiklerini savundu. Prodromos Prodromu “Türk tarafı ve özellikle Türkiye bölgede gerginlik olmasın diyorsa, bunu (göstermenin) yolu çok açık” dedi, şunları ekledi: “Müzakereler yeniden başlasın, BM Genel Sekreteri’nin garantilerin kaldırılması, askerin çekilmesi konusunda ortaya koyduğu parametreleri kabul ederek (Türkiye) gerçekten katkı koysun ki Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunsun. O zaman, gerilime katkı koymayacak şartlara gerçekten ulaşabiliriz.” Kıbrıs müzakerelerinin, Guterres Çerçevesi temelinde yeniden başlamasını uzun zamandır isteyenin Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis olduğunu savunan Prodromu “Guterres Çerçevesi’ni Crans Montana’da ilk kabul eden, dahası müzakerelerin bu çerçevede yeniden başlamasını isteyen Başkan Anastasiadis’tir” iddiasında bulundu. Prodromu Rum gazetecilerin, Kıbrıs sorununun Türkiye’deki seçimlere kadar buzdolabında kalacağı gözlemine itiraz etti ve Anastaiadis’in yabancı liderliklerle sıklıkla temas ettiğini, bugün de AB-Batı Avrupa zirvesi için Sofya’da olacağını ve “her fırsatta BM çerçevesinde müzakerelerin yeniden başlaması için çaba harcayacağını” savundu. Prodromu “Bizim taraf, BM Genel Sekreteri’nin bir danışman atama düşüncesine, niyetine ilk andan cevap verdi. Sürekli olumlu ve yapıcı niyetteyiz” dedi. Rum Yönetiminin, tek yanlı MEB ilan ettiği bölgede “Türk meydan okumalarına karşılık vermek için bir planı olup olmadığı” sorulduğunda ise Prodromu, “ne zaman Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhine ihlal ve yasadışı eylem olsa bizim taraf elindeki bütün imkanları kullanıyor ve tepki gösteriyor” dedi, şunları ekledi: “(Tepki planı) ne ilan edilecek bir şeydir ne de her zaman yayınlanacak bir şeydir. Kesin olan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası meşruiyeti yanına almış olduğu ve egemenlik haklarını da uluslararası hukuk anlaşması yaptığımız komşu devletlerin ve AB üyesi ortaklarımızın işbirliğinde, olması gerektiği gibi kullanmaya devam edeceğidir.” Haravgi Prodromu’nun açıklamasını “Akıncı’nın Önerisi Havada Kalıyor… Sözcü ‘Guterres Çerçevesini İlk Kabul Eden Başkan’dır” başlığıyla aktardı. Gazete Kıbrıs sorununun uzun bir durağanlık dönemine girdiğini, tek hareketin tribünlere oynamaktan başka işe yaramayan açıklama ve karşı açıklamalar olduğunu ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müzakerelerin Guterres Çerçevesi temelinde yeniden başlaması öneri-davetinin havada kaldığı yorumunu yaptı. Alithia “Uluslararası Meşruiyet Temelinde Hareket Ediyoruz… Lefkoşa’nın, Erdoğan’ın MEB’le İlgili Tehditlerine Cevabı… Sözcü: ‘Herhangi Bir Gerilime Hizmet Etmeyecek Şartları Yaratmamız İçin Kıbrıs Sorununu Çözmemize Özde Yardım Edin’” başlığını kullandı. Fileletheros “Yaz İçerisinde Zor… BM Genel Kurulu’ndan Önce Kıbrıs Sorununda Hiçbir Özlü Hareket Beklenmiyor” başlıklı haberinde Türkiye’nin Kıbrıs sorununu buzdolabına koyduğunu, ülkedeki seçimler yapılana ve yeni hükümet kurulana kadar çıkarmaya da niyeti olmadığını öne sürdü. “BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs özel danışmanı atamasını engelleyenin de Türkiye olduğunu” savunan gazete, “açıkça görülüyor ki Kıbrıs sorununun uluslararası aktörlerinden hiçbiri Ankara’ya baskı yapmak için hiçbir harekette bulunmuyor. Yani, Kıbrıs Cumhuriyeti söz konusu olduğunda hareket ettikleri gibi hareket etmiyorlar. Türkiye’nin, Kıbrıs sorununu görüşmeden kaçmasına ve konuyu enerji meselesine çevirerek gerilim yaratmasına izin veriyorlar” görüşünü ortaya koydu. Hal böyle olduğundan, yaz dönemi içerisinde herhangi özlü bir hareketin zor olduğuna işaret eden gazete, en iyi ihtimalde tek hareketliliğin, Türkiye’nin rıza göstermesi halinde Jane Hall Lutte’un bölgeyi ziyaret ederek, müzakerelerin başlayıp başlayamayacağını saptaması ve BM Genel Kurulu vesilesiyle, eylül ayı içerisinde bütün müdahiller ile görüşecek olan Genel Sekreter’e perspektif sağlaması olduğunu belirtti.