Başbakan Üstel ile Yılmaz görüştü: Mutabakat zaptı imzalandı Başbakan Üstel ile Yılmaz görüştü: Mutabakat zaptı imzalandı

Referandum sonuçlarının Kıbrıs’ta vahim bir adaletsizliğe daha yol açtığına işaret eden Taçoy, Rum Halkı’nın ezici bir çoğunlukla federasyona hayır demiş olduğunu anımsattı.
Buna rağmen “evet” demiş olan Kıbrıs Türk Halkı’nın cezalandırıldığını, “hayır” diyen tarafın ise ödüllendirildiğini ifade eden Taçoy, şunları kaydetti:   
“Kıbrıs tarihinin önemli dönüm noktalarından sayılan “Annan Planı Referandumu”nun 20. yılını geride bıraktık.
Dile kolay, koskoca 20 yıl geride kaldı. 
O gün doğan yavrularımız bugün 20 yaşında yetişkin birer insan oldular.
Peki ne değişti?
20 yıl boyunca Kıbrıs’ta sadece insanların yaşları değişmedi. Yaşantımıza doğrudan etki eden çok fazla konuda değişimler yaşandı. 
Değişmeyen yegane şey, Rum tarafının tek yanlı AB üyeliği oldu.
Biz ise hala haksız ambargo ve izolasyonlara maruz kalmaktayız.
Peki bunun suçlusu kim?
Referandumda “evet” demiş olan Kıbrıs Türk tarafı mı?
Ada tarihinin son 20 yılına sadece evrensel insan hakları açısından değil, mantıksal anlamda da büyük bir hata damgasını vurmuştur.
“evet” diyen taraf cezalandırılırken “hayır” diyen taraf ödüllendirilmiştir. Sadece bu bile Kıbrıs’taki esas sorunun bir egemenlik ve eşitlik sorunu olduğunu göstermeye yetmektedir. Ama olmadı ve olmuyor. 
Referandumun 20. yılını o dönemin başat aktörü olan CTP’nin etkinliklerle kutlamaya hazırlandığını görmekteyiz.  “Tarih Yazarız” sloganıyla bir dizi etkinlikle o döneme sahip çıkmaktalar.
CTP yetkililerinin tarih yazmadan önce, tarihi okumaları gerekmektedir. Belli ki bazı noktalar eksik ya da hatalı!
Yapılan açıklamalarda yer alan “iki taraf da evet deseydi çözüm olacaktı” ifadesi ise en hafif deyimiyle bir talihsizliktir. 
Söz konusu ifade anlam olarak doğru olabilir. Ama referandum öncesinde kalmıştır. Referandumun sonuçlanmasıyla bu ifade “Rum tarafı hayır dediği için çözüm olmamıştır” şeklini almıştır.
Ama nedense hala referandum yapılmamış ve Rum tarafı da “hayır” dememiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Bu ve bunun gibi yanıltmaların Kıbrıs Türk Halkı’na hiçbir faydası olmaz. Aksine zarar verir. Rum Halkı referandumda Kıbrıs Türk Halkı ile egemenlik başta olmak üzere, çağdaş hiçbir hak ve hukuku paylaşmak istemediğini ezici bir çoğunlukla ortaya koymuştur.
Eğer bugün Annan Planı Referandumu’nu konuşacaksak, sonucu ve yarattığı durumu konuşmalıyız.
Gerisi sadece laf-ı güzaf, yani boş laf olur.
Yapılması gereke yegane şey, Kıbrıs Türk Halkı’nın haklılığının savunulması için ortak mücadelede buluşmaktır. Buradan CTP’nin tüm yetkililere açık çağrımdır: “Gelin Kıbrıs Türk Halkı’nın çağdaş hak ve hukuku için birlikte mücadele edelim. En başta AB olmak üzere, tüm dünyaya artık egemenliğimizin ve eşitliğimizin tanınması için tek bir ses olarak çağrı yapalım.”
Eğer biz tek ses olur ve haklarımızı talep edersek mutlaka başarırız. Bunu yapmadık, 20 yıl boşa geçti. Bir 20 yıl daha geçmesin...”