Haber: Pelin Yükselay

Güney Kıbrıs’ın Simon Aykut’u tutuklamasının tesadüf olmadığını belirten Dedezade, bu sürecin 2005’te başladığını ve Rum tarafının uluslararası hukuku kendi lehine kullanmakta kararlı olduğunu ifade etti. Dedezade, “Rumlar 2008’de TMK’yı tanımayacaklarını söylediler. Biz hâlâ ciddiye almıyoruz” diye konuştu.

Gündem Kıbrıs Web TV’de, Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın’ın sorularını yanıtlayan Dedezade, “Rumlar yıllardır bu yolda ilerliyor, biz hâlâ seyirciyiz” diyerek uyarılarda bulundu.

“Güney Kıbrıs’ın tutuklamalarının tüm halkı ilgilendirdiğinin altını çizen Dedezade, “Rumlar bu tavrı 2005’ten beri zaten sürdürüyorlar. Amaçları dava açma, dava peşinden siyaset yürütme. Rumlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tanıdığı Taşınmaz Mal Komisyonu’nu (TMK) daği tanımadılar. Tüm bunlar nedeniyle onlar kendi yollarında ilerliyorlar ve ilerlemeye devam edecekler. Rum Yönetimi Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulduğu 2008’den beri konuyla ilgili arayış içindeydi ve geçen yıl arayışlarına çözüm buldular. Bize ‘biz sizi hukuken tanımıyoruz, tüm topraklar üzerinde tek otorite biziz, bizim kanunlarımız geçerlidir, siz de ne isterseniz yapın’ dediler. Biz hala uyanmadık” ifadelerini kullandı.

“Dava açmamak hata, CTP bile artık tavır değiştiriyor”

Dedezade, geçmişte Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) Rumlara dava açma fikrine sıcak bakmadığını hatırlatarak, “CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman artık dava açma konusunda istekli. Ama geçmişte devlet politikası diye dava açmadılar. Bugün ne değişti?” ifadelerini kullandı.

Dedezade, sözlerine şöyle devam etti:

Rum Yönetiminin ortaya koyduğu argüman tam olarak şu “tüm Kıbrıs adası üzerindeki topraklardaki hukukun sahibi benim, sen ne istersen yap, ben tanımıyorum” diyor. Simon Aykut’u bu yüzden hapse soktur. Rum’un yaptığı onlara göre doğru. O zaman siz de karar alın. Demek ki bu adam her istediğinde bizim hukukumuz nasıl olursa olsun kendi hukukuna göre kararlar alıyor ve alacak. Bunun karşılığında bizim “Allah bilir başımıza daha neler gelecek” dememiz lazım. Rumlar 2005 yılında da sürekli dava açardı bize. Ben o dönemin Dışişleri Bakanı Sayın Emine Erk’e dedim ‘bizim bir tavrımız olmalı yoksa bu işin sonu olmayacak’. Bana ‘dava açma konusunda Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) seninle hemfikir değildir’ dedi. Bundan 2 ay önce CTP Başkanı Tufan Erhürman ilk defa ‘CTP’nin artık dava açmalara yakın olduğunu’ duyurdu. Erhürman 2005 2006 döneminde CTP’nin Rumları dava etme taraftarı olmadığını duyurdu çünkü o dönem bunun devlet politikası olmadığını söyledi. CTP o dönem hem hükümet hem de devletti. Başbakan Ferdi Sabit Soyer, Cumhurbaşkanı da Mehmet Ali Talat’tı. Ama ben diyorum ki o zaman da devlettin. Kendi içinizde anlaşamamıştınız. Bugün niye Sayın Tufan Erhürman ve CTP dava açma taraftarıdır? Bugünkü CTP masada görüşme istiyor gayrı menkul ve toprak konularını. Yani aslında CTP’de AİHM’in bizim lehimize aldığı kararı tanımıyor. Bu o demek. Rumların 2008’de tanımadığı gibi CTP de aynısını söylüyor”

“Masaya mı döneceğiz, dişe diş mi diyeceğiz, buna karar vermeliyiz”

Bir şekilde tüm Kıbrıs Türklerinin Rum malları ile bağlantısı olduğunu kaydeden Dedezade, “Karar vermemiz lazım. Hala masaya mı dönmek istiyoruz yoksa bizde mi dava açacağız. Dişe diş göze göz mü diyeceğiz. Eski Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı “dişe diş göze göz siyaseti yanlıştır” diyor. O zaman ne yapacağımızı da söyle. Bugün Simon Aykut, yarın Ahmet, Mehmet. Bu insanlar niyet belirtiyor. ‘Fırsat bulduk sonra sizi içeri tıkacağım’ diyor. 9 Kişilik isim verdiler. Rumların niyeti emin zemine döndü. Rumlarla görüşebilirsiniz ama onların esiri olarak masaya oturursunuz” ifadelerini kullandı.

“Simon’a karşı 5 kişi” önerisi

Simon Aykut’un bir yıldır yargılanmadan Güney Kıbrıs’ta tutulduğunu belirten Dedezade, “Bu bir rehine politikasına dönüştürülebilir. Ben olsam 5 kişiyi onlara teklif eder, Simon’u geri isterdim” dedi. Tutuklanan 5 kişinin benzin almaya harita taşıyarak mı KKTC’ye geldiğini soran Dedezade, bu sürecin siyasi olduğunu vurguladı.

Dedezade, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın pozisyonu şu an görüşmeme değil. Görüşmeye hazırım diyor. Birinci sert duruşundan vazgeçti ama neyi görüşecek konusunda sıkıntı çıktı. Bana göre Sayın Tatar Eylül’de Newyork toplantısı beklemeden duyursun ve Rum lider Hristodulidis’e desin ki “Ben mülkiyet konusunu görüşmek isterim, senin tuttuğun yol bizi barışa götürmez”. Dönemi dolan BM temsilcisi Colin Stewart da bunu söyledi. Biz de endişemizi duyuralım, Eylül’ü de beklemeyelim. Sen benim adamımı attın içeri ben de senin adamını atarım. Ben olsam Rum lidere derim 5 kişiyi sana vereyim, sen de bana Simon Aykıt’u geri ver. Esir mübadelesi gibi. O adam şu an hapiste esirdir. Senin adamına karşılık 5 kişi ben tutamaz mıyım? Konuşalım neden biz bu insanları mahkemeye çıkardık. Bu insanların yanında mal satanların listesi ve haritalar var. Bu 5 kişi KKTC’ye benzin almaya geldiğinde haritalarla mı dolaşır? Savcı mahkemede bunu sorsun. Bizim halkımıza mesajımız halkımızın kabulleneceği şekilde konuşmaktır. Simon Aykut bir yıldır Güney Kıbrıs’ta tutuklu ve bir yıldır davası görülmez. Aykut, rahatsız hastane raporları var ama çıkarılmıyor. Demek ki bu adamın rehin kalması Rumlar için çok önemlidir. O zaman 5’e karşı 1, al 5’ini ver 1’ini.

“Rumlar eldeki bulgurdan da olacak…”

Rumların 1974’ü kendilerinin yarattığına da dikkati çeken İş adamı Asım Dedezade, “O zaman da 1974’ü kendileri yarattığında da kimse çıkıp Rum insanına ‘memleketiniz elden gidiyor’ demedi. Onlar da ‘bu bir deliliktir’ demedi. Biz diyelim bu programda o zaman Rumlara ‘yapmayın da eldeki bulgurdan da olacaksınız’. Bu bir tehdit değildir. Rumlar da bu 5 kişinin tutuklanacağını biliyorlardı. Bence bizimkiler kolay kolay bırakmayacak bu 5 kişiyi.

“Rumları affetmedim, güvenmiyorum”

Rumlarla birlikte yaşam fikrine mesafeli olduğunu belirten Dedezade, “İzzet İzcan gibi bazı isimler Rumları affetti. Ben henüz affetmedim, erken affedersem tehlikeye açık olurum” diyerek kişisel tutumunu net ortaya koydu.

“Rumlar baskı altında iyi düşünemiyor”

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in ikaz edilmesi gerektiğinin de altını çizen Dedezade, “Bir 1974 daha yaşanmasın” ifadelerini kullandı. “Benim konuşmam bir tehdit değil” diyen İş Adamı Asım Dedezade, “Rumlar baskı altında iyi düşünebilen insanlar değil. O yüzden 1974’ü başlarına kendi elleri ile getirdiler. Bu nasıl bir zekadır ki durduğun yerde adanın yarısını Türkiye’ye kaptırırsın. Nasıl iştir bu? Bunu biri sordu mu Rumlara? Nedir be insanlar yaptığınız dedi mi?” diye konuştu.

“Üç yöntem de devreye sokulmalı”

Mülkiyet sorununun çözümü için de İade, takas ve tazminat yöntemlerinin devreye sokulması gerektiğini belirten Dedezade, “Madem para sıkıntısı çekiyoruz Rumları ödemeye o zaman hiç başvurulmamış bir yönteme başvurmalıyız” ifadelerini kullandı.

“KKTC yakın zamanda tanınmayacak, ama vazgeçmeyeceğiz”

Kıbrıs Türk halkının uluslararası tanınma beklentisine de değinen Dedezade, yakın gelecekte bir tanınma beklemediğini belirterek, “Belki 50 yıl sürecek ama biz doğru çizgiden şaşmamalıyız. Türkiye de hedefinden sapmıyor. Bizim de sapmamamız gerekir” dedi.

Dedezade konuyla ilgili şunları kaydetti:

“KKTC tanınacak mı? Bir gün tanınabilir ama o zamanı yakın görmüyorum. Daha çok BM temsilcisi ortaya çıkıp ‘çözümden çok uzağız’ demeli. Daha çok bunu duymalıyız. Belki 50 yıl belki daha da fazla. Bunu böyle isteyen güçler de çok güçlü. Türkiye’nin alması gereken yerler var. Suriye’nin bir bölümü gibi ve hiç de fena gitmiyor. Türkiye’nin durması için KKTC’de almak istemediği riskler olacak. Ben ne yaparsam ana hedefimden uzaklaşmam? Türkiye ana hedefinden uzaklaşmıyor o yüzden Rumlarla yan yana gelip konuşmuyor. Demek ki muhtaç değiliz Rumlara. İleride ne olur? Ben Sayın Tatar’ın çizgisinde öne fırlamasını isterim. Görüşme arzusu taşıdığını göstersin. Onun zamanı da şimdidir.”

Asım Dedezade: Asgari ücret böyle belirlenmez, sistem işsizliği artırıyor

Programda sgari ücret politikalarına da değinen İş insanı Asım Dedezade, bu politikaları hem KKTC hem de Türkiye özelinde eleştirdi. Serbest piyasa ekonomisinin esas alınması gerektiğini vurgulayan Dedezade, “Asgari ücreti böyle belirlerseniz işsizliği daha da büyütürsünüz” dedi.

Dedezade, mevcut sistemin ekonomiye zarar verdiğini savunarak şunları söyledi:

“Asgari ücrette hem Kıbrıs hem Türkiye çok yanlış işler yaptı. Ekonomi kalkınsın diyorsan, asgari ücreti serbest bırakacaksın. Çalışanlar pazarda kendi değerlerini bulmalı. Aksi takdirde bu sistem sürdürülemez. Bunun yanında 17 yaşında liseden çıkan genç de 44 binle başlayacaksa, işveren neden tecrübesizi tercih etsin? İşsizliğin artmasının nedeni budur. 25 yaş altındaki gençlerde işsizlik oranı, genel işsizliğin üç katı. Bu yasa işsizliği artırıyor.”

“Ekonomik zemin yok, siyasetçiler uygulamak istemiyor”

Asgari ücretin sadece sendikalar ve siyasi tartışmalarla gündeme gelmesini eleştiren Dedezade, konunun ekonomi temelli ele alınması gerektiğini söyledi.

Dedezade şöyle devam etti:

“Bu işi bir bakan, bir işçi ve bir işveren temsilcisiyle çözemezsiniz. Ekonomik zemin olması lazım ama siyasetçiler bunu uygulamıyor. Asgari ücret artışı doğrudan hayat pahalılığını körüklüyor. Gerçekçi olmak lazım.”

“Avrupa’da bizden pahalı ülke kaldı mı?”

KKTC’de hayat pahalılığının Avrupa ortalamasını geçtiğini belirten Dedezade, “Avrupa’da bizden daha pahalı ülke kaldı mı?” diyerek ülkedeki ekonomik yönetimi eleştirdi.

Dedezade: “Seçimde karar, Türkiye ile kalkınma mı yoksa karanlık tünel mi?”

İş insanı Asım Dedezade, yaklaşan seçimler öncesi de değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin KKTC’ye yönelik yatırımlarının hız kazandığını belirten Dedezade, halkın sandıkta net bir tercih yapacağını söyledi “Türkiye ile el ele kalkınma mı, yoksa tünelin ucunda ışık yok diyenlerle belirsizlik mi?” sorusunu sordu.

“UBP ve Tatar lehine gelişmeler var”

Seçimlere 3 ay kala, Türkiye’nin KKTC’ye yönelik ziyaret ve yatırımlarının artmasının UBP ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar lehine olduğunu belirten Dedezade şöyle devam etti:

“Sayın Ünal Üstel yıllardır bitmeyen konuları çözüyorum diyor. Türkiye ile el ele bir refah ve kalkınma süreci yürütülüyor. Halkın bu tabloya göre değerlendirme yapması gerekiyor.”

“Erhürman ne dediğini unutmasın”

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın 2018’deki açıklamalarına da değinen Dedezade, “Erhürman 2018’de Başbakan olduğunda ilk ziyaretini Ankara’ya yaptı, ardından Erdoğan’ın yanından çıkınca ‘Tünelin ucunda ışık yok’ dedi. Şimdi halk karar verecek: Türkiye ile güvenli bir gelecek mi, yoksa karanlık bir tünel mi?” diye konuştu.

“50 yıl Rum’un lehine geçti, artık değişim zamanı”

Kıbrıs meselesindeki statükonun Türk tarafı aleyhine işlediğini vurgulayan Dedezade son 50 yılda Rumların tanındığına ve büyüdüğüne vurgu yaparak, Kıbrıs Türk tarafının ise toplantılardan boynu bükük ayrıldığına dikkat çekti. “Artık bu gidişat değişmeli” diyen Dedezade, “Değişim zaman alacak ama şart” diye konuştu.

“Müdahale söylemleri kaybedeceğini bilenlerin bahanesi”

Seçim sürecinde olası dış müdahalelerle ilgili çıkan tartışmaları da eleştiren Dedezade, “Sol yazarlar şimdiden seçimde müdahale olacak diye bağırıyor. Neden? Çünkü kaybedeceklerini biliyorlar” dedi.