Konuyla ilgili Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Her yıl olduğu gibi bu yılda açıklamamızı Türk tarihi açısından anlam teşkil eden değerleden biri olan Kıbrıs Barış Harekatının Beşparmak Dağlarındaki sembol anıtından yaptık.

Genel Başkanımız sayın Hasan Küçük'ün açıklaması "Batı Trakya Türk Azınlığı,1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile emanet edildikleri Yunanistan’da, asıl sahipleri oldukları topraklarda, Yunanistan’ın uyguladığı tüm baskılara, göçe zorlama ve asimilasyon politikalarına rağmen, Büyük Türk Milletinin kendisine emanet ettiği Batı Trakya davasını savunmada, yaşatmada verdiği mücadelesiyle bu davayı her şeyin üzerinde görerek anavatanın gücü, desteği ve kendi inanç ve değerleri ile Müslüman Türk Azınlık olarak Batı Trakya’da yaşamaktadır.        

 1923 yılında Yunanistan’a azınlık olarak emanet edilen Batı Trakya Türklerine Yunanistan’ın uyguladığı göçe zorlama ve asimilasyon politikalarına yönelik sistematik baskılar 1980’li yıllara kadar artarak sürmüştür. 1980’li yıllarda bu baskıların sertlik dozajı üst safhaya çıkmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasını takiben intikam almak isteyen Yunanlılar tarafından fatura Batı Trakya Türklerine kesilmiştir. 1983 yılına gelindiğinde isminde Türk kelimesi bulunan sivil toplum örgütlerimizin kapatılması konusunda resmi makamlarca kararlar verilmiş, bu kararlar doğrultusunda hukuk mücadelemiz sonucunda Yunan yüksek yargısına giden davalar maalesef çok acı bir gerekçeyle sonuçlanmıştır. Bu gerekçede Batı Trakya’da “TÜRK” yoktur denmektedir.    Yunan iradesi her ne kadar bizi azınlık olarak yok saysa da varlığımızı sonsuza kadar sürdüreceğiz.

1987 Kasım ayında verilen bu kararın neticesini Batı Trakya Türkleri ancak 1988 yılı Ocak ayı başında öğrenebilmişlerdir. Bunun üzerine toplumun önde gelenleri bir araya gelerek bunun kabul edilemez olduğunu, bu baskılara boyun eğilemeyeceğini, var olan Türk azınlığın kimliğinin inkar edilemeyeceğini belirterek, Ocak ayı sonunda bir protesto yürüyüşü yapma kararı almışlardır. Bu karar neticesinde 29 Ocak günü tüm baskılara, engellemelere rağmen 20 bini aşkın Batı Trakya Türk’ü Gümülcine meydanına inerek biz Türk’üz diye, biz burada yaşıyoruz biz varız diye haykırmıştır. 

 Biz 29 Ocağı ifade ederken 29 Ocak’lar deyimini kullanıyoruz. Bunun nedeni de 1988’den sonraki dönemde, 2 yıl içerisinde hiçbir gelişmenin olmadığını gören Batı Trakya Türkleri, 1990 yılında bu olayların yıl dönümünde masumane ve mütevazi bir etkinlikle, bir mevlid düzenleyerek bu olayları anma kararı almışlardır. Fakat aşırı kesimler tarafından öylesine provakatif olaylar yaşanmıştı ki Yunan yerel basını ve özellikle kilisenin devreye girmesiyle Türklere karşı saldırı için bir ortam hazırlanmış ve 29 Ocak 1990 tarihinde 300’ün üzerinde Türk işyeri yağmalanmış ve talan edilmişti.  Batı Trakya Türk azınlığı mensupları yaralanmıştır ve Türklerin kanı akıtılmıştır. O gün Batı Trakya Türkleri Gümülcine'de en büyük mezalimi yaşadı.

Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının milli kimliğini inkara kalkışanlara karşı birlik ve beraberlik içindeki dik duruşu Türk tarihinin onurlu sayfalarında yerini almıştır.            

Batı Trakya davasına olan inanç ve kararlılıkla Türk kimliğini inkara kalkanlara karşı birlik ve beraberlik içinde dik duruşu sağlamlaştırmak maksadıyla 9 Eylül 1946 tarihinde kurulan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği olarak bizler de 36 yıldır Türklük onuruyla bir başkaldırının, bir direnişin, Milli Mücadele ruhu ile davamızı sahiplenme onurunun yıl dönümünü anmaya devam ediyoruz. Bu mücadeleyle özellikle Türkiye'ye insan hakları ve azınlık hakları konularında ders vermeye kalkanların dikkatini çekmek istiyoruz

Bizler 36 yıldır Türklük onuruyla bir başkaldırının, bir direnişin, milli mücadele ruhu ile davamızı sahiplenme onurunun yıl dönümünü anarken, son yıllarda milli ve manevi değeri ve anlamı olan yerlerden sesimizi duyurmaya devam ediyoruz. Türkiye genelinde tek çatı altında 12 şubesi, 7 temsilciliği, spor kulüpleri ve vakıfları ile var olan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği yönetici ve üyelerinden oluşan heyetle 29 Ocak olaylarını anma toplantılarında önceki yıllarda Taksim Atatürk Anıtından duyurduğumuz sesimizi yedi yıl önce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’den, sonraki yıl Çanakkale’de Şehitlik Abidesinden, 2019 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin en doğu ucundan Sarıkamış’ta ebediyete intikal eden 90 bin şehidimizin manevi huzurundan, 2020 yılında 20. Yüzyılın sonunda dünya tarihinin gördüğü en büyük dramın Srebrenitsa katliamının 25.yılında, insanlığın katledildiği ve 8372 kadın, erkek ve çocuğun toplu mezarlara gömüldüğü Potoçori Anıt Mezarı’ndan, 2021 yılında İstanbul Ayasofya Camiinde kılınan Cuma namazından sonra yaptığımız basın açıklamalarıyla, 2022 yılında ise Batı Trakyada  29 Ocaklarda Türk Köylerinden Gümülcineye doğru gerçekleşen yürüyüşleri temsilen İzmitte yapılan kortej yürüyüşünün ardından Milli Kimlik Anıtında. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evden 29 Ocak Milli Direniş Günümüzü anarak  sesimizi duyurduk.

2024 basın özgürlüğü endeksinde Kuzey Kıbrıs 90’ıncı sırada yer aldı 2024 basın özgürlüğü endeksinde Kuzey Kıbrıs 90’ıncı sırada yer aldı

Bu yıl da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeyiz. Hepimizin malumu anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin iki milli davası vardır. Biri Kıbrıs, biri de Batı Trakya. Bizler Batı Trakya Milli Davasının hizmetkarları olarak, diğer milli davamızın topraklarından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden, Türkiye’mize demokrasi ve insan hakları konularında ders vermeye çalışanlara, Batı Trakya’da Türk varlığını inkar gayreti içinde bulunanlara sesleniyoruz.

Bundan tam 36 yıl önce Batı Trakya Türk Azınlığının milli kimliğini inkâr eden zihniyet, 36 yıl sonra bugün de uluslararası hukukun teminatı altında olan azınlık haklarını hiçe saymakta ve hukuksuz uygulamalara devam etmektedir. Batı Trakya Türk Azınlığı, verdiği demokratik mücadeleler sayesinde sadece vatandaşlık haklarını kazanmış, buna karşın eğitim başta olmak üzere Lozan’dan kaynaklanan azınlık haklarını kaybetmiştir

Azınlık eğitimi, müftülükler, vakıflar, Türk kimliğinin inkarı, isminde Türk kelimesi geçtiği için kapatılan sivil toplum kuruluşları ve Türk azınlıkla ilgili AİHM kararlarına rağmen sorunlar devam etmekte, bu sorunların üzerine yenileri eklenmektedir.

Son yıllarda geçmişin haksız ve baskıcı uygulamaların bir sonucu olan Batı Trakya Türk Toplumunun ekonomik anlamda geri kalmışlığı daha da derinleşmekte ve artmaktadır. Azınlığa karşı haksızlıklar devam ederken, hak gaspından ve haksızlıktan bahseden Batı Trakya Türkleri ötekileştirilerek hedef haline getirilmektedir.

Yunan hükümetlerinin ısrarla devam ettirdikleri milli kimliğimizi inkar etme politikalarıyla Batı Trakya Türk Azınlığını Yunanistan’dan koparmak için elinden geleni yapıyor. Batı Trakya da baskılar, göç devam ediyor, bölge boşalıyor. Türk milli kimliğinin inkarıyla bizleri vatandaşı olduğumuz ülkede, doğduğumuz topraklarda esarete mahkum etmeye çalışıyorlar.

Unutulmamalıdır ki Batı Trakya'daki Türk Azınlık Yunanistan'ın kararıyla varlık kazanmış değildir. Batı Trakya’daki Azınlık TÜRK’tür ve TÜRK olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir.

Batı Trakya Türk Toplumunun, 29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Gününü 36 yıldır olduğu gibi bundan sonra da Türklüğün sembol noktalarında anmaya ve gelecek nesillerle, Yunanistan devletinin yetkililerine unutturmadan hatırlatmaya devam edeceğiz.

29 Ocak’ları Unutmuyor, Unutturmuyor, Unutturmayacağız.

Bu yıl burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Milli Direniş Günümüzün 36. Yıl etkinliğini gerçekleştirirken başta bugün bizleri kabul ederek onurlandıran ve Batı Trakya Türk Azınlığına desteklerini ve selamlarını ileten Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ve desteklerini esirgemeyen tüm yetkililere de camiam adına şükranlarımı sunarım."