Haber: Bahar SANCAR

Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Gündem Kıbrıs Web TV’de Çiğdem Aydın’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Eğer ciddi bir sorun yoksa PGM içine siyaset elini uzatmanıza izin vermeyiz”

Cumhuriyet Meclisi’nin son yasama gününde yaşanan nisap krizi hakkında konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, “Son dönemde meclise yağmur gibi yasa tasarısı yağdı. Komiteler gece 11’e kadar çalıştı. Neden böyle son güne yığıldı hepsi bunu anlamak kolay değildi. Bedelli askerlik yasasının dün geçmesi gerekiyordu çünkü celp ayı Temmuz ayıdır. Hatta Ünal Üstel, İngiltere’de Yuvaya Dönüş paketi açıkladı. Bu yasanın geçmesi takvim ve çocukların psikolojisi açısından önemliydi. Bu kargaşanın içerisinde bir de Polis yasası geldi. Bugün bir Polis Genel Müdürüne ve Polis Genel Müdürü yardımcısına ihtiyaç var. Bu iş son dakikaya bırakılmaz. Son dakikaya bırakıyorsanız onu istemem bunu isterim demektir. Bu kadar sorun yaşanırken memlekette PGM hepimizin gözbebeği olmalıdır. Anayasada Cumhuriyet Güvenlik Kurulu diye bir organ ve onun başında da Cumhurbaşkanı var. Güvenlik anayasa tarafından Cumhurbaşkanına verilen bir yetkidir. Dün gelen yasa tasarında hükümet dedi ki ben bu havuzu genişletmek istiyorum, biz istediğimizi seçelim. İlk gündem itibaren bir sorun varsa kapalı ya da açık ortamda söyleyin. Sorun yoksa ve bu sadece sizin tercihinizde bu siyasi bir karardır. Eğer ciddi bir sorun yoksa PGM içine siyaset elini uzatmanıza izin vermeyiz” dedi.

“Bu kişilerin isminin önüne soru işareti koyarak kamuoyunda tartıştırıyorsunuz”

Konuşmasının devamında Erhürman, “Yasa tasarısının ivedilik sürecinde zaten bir nisap sorunu yaşandı.  Oradan hükümet sıraları içerisinde de bu yasa tasarısıyla ilgili sorun yaşandığı sinyalini almış olduk. Diğer yandan karma oy konusu da vardı. O konuda da sıkıntılar yaşandığını gördük. Komiteye Güv.K.K temsilcisi geldi. Bu yasa tasarısına ilişkin talebin Güv.K.K’dan gelmediğini, havuzu genişletme meselesinin güvenlik gerekçesiyle olmadığını ve sürecin hükümet tarafından başlatıldığını anladık. Bu yasa PGM yada Güv.K.K tarafından gelen briç ihtiyaç değil. Bu da ihtiyacın siyasi olduğunu gösteriyor. Eğer siyasi bir kararsa biz buna oy veremeyiz dedik. Diğer yandan komitede de dedik ki 2038’de emekli olma durumunda olan bir polisin yardımcı olması mümkün. Görev süresi en fazla 5 yıl. 2033’de görevi bitecekse 2038’e kadar bu insanlar ne yapacak? Bu gelişmiş kadroların 8 yılını heba edecek lüksünüz var mı?  Diğer yandan insan Kaynaklarını doğru kullanmayacaklar, motivasyonu düşürecekler. Son gün yasa değiştirilmek suretiyle insanların gelebileceği makam siyaset tarafından engellenebilir mesajını verildi. Demek ki siz bu durumu, işini doğru yapmak değil siyasetle uyumlu olmak mesajına çevirmiş oluyorsunuz. İhtiyaç yokken son dakika bunu yaptığınızda bu 3 kişiden her 3’ü ya da 2’siyle bir problem var. Bu kişilerin isminin önüne soru işareti koyarak kamuoyunda tartıştırıyorsunuz. Bunca yıl polislik yapmış ve teşkilata hizmet vermiş insanların önüne siyasi sair ile soru işareti koyma ciddiyetsizliğini yapabilir misin? Biz buna karşı olduğumuzu söyledik” diye konuştu.

“Aranın ardından salona nisabın olmadığını bile bile geri geldiler”

Mecliste yaşanan nisap krizinde genel kurulda yaşananları da anlatan Erhürman, “Biz hayır diyeceğimiz anda hükümet sıralarının nisabı olmadığını gördük. 10 dakika ara verdiler o 10 dakika 2 saat sürdü. Mecliste nisabın sağlanmasını bekledik. Ben meclisten çıkmıştım, meclisten 8’e 10 kala aradılar ve geri döndüm. Aranın ardından salona nisabın olmadığını bile bile geri geldiler. Meclisi saydılar 25. Nisap yoktur dendi. Biz kapatıyoruz meclisi dediler ve normal olarak olağan toplantı Ekim’e kaldı” dedi.

“Böyle bir tartışmayı ne hakla kamuoyunun ve meclisin gündemine taşırsınız?”

Konuşmasında hükümete ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a eleştirilerine devam eden Erhürman, “Bu sorumsuzlukla haftalardır komiteleri perişan ederek oluşturdukları yasaları ekime havale etmiş oldular. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Siz PGM gibi hepimizin üzerine titremesi gereken bir kuruma hükümet bu tartışmaları boşu boşuna yaratıyor. Cumhurbaşkanı ise bu konudan bihaber... Cumhuriyet Güvenlik Kurulu bile toplanabilirdi. Cumhurbaşkanı bir telefonla bile ulaşıp gerekli istişareyi sağlayıp bu durumun yaşanmamasını sağlayabilirdi. Cumhurbaşkanı bir takım sorunların çözülmesine ön ayak olmalıdır. Hükümet sırlarındaki nisabı bile sağlayamıyorsunuz ve PGM’yi kamuoyu önünde tartıştırıyorsunuz. Böyle bir tartışmayı ne hakla kamuoyunun ve meclisin gündemine taşırsınız? Akşam PGM kuruluş yıldönümünde resmî konuşmaların dışındaki konuşmalar bu konuydu” dedi.

“Teşkilatın kuruluş gününde gereksiz bir tartışma yaratıldı”

Erhürman, “Ortada bir problem var. Teşkilatın kuruluş gününde gereksiz bir tartışma yaratıldı. O yasayı geçirseniz de geçirmeseniz de bu tartışma bitmeyecek. Eğer nisabı sağlarda yasa geçerse ne oldu da sağlandı sorusu gelecek. Bu teşkilata hiç gerek yokken ve bu kadar yükün altındayken bütün teşkilatın bütün motivasyonunu allem gallem etmektir. Gelecekte de yükselmek gailesinde olan insanlara da mesaj verdiniz. Bunca yıllık emeğinizi hükümet heba edebilir siyasetle uyum içinde olup olmamanızla ilgilidir dediniz. Benim canımı sıkan şey iktidar sıralarında nisap sorunu yaşanması değil, polis teşkilatının tartışmaya açılmasıdır” diye konuştu.

“Cumhurbaşkanı olmaya hazırım”

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve seçim süreci ile ilgili de konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, “Cumhurbaşkanı olmaya hazırım. Cumhurbaşkanlığı  makamının kamuoyunda bu tür tartışmalar yaratılan ortamlarda, kritik kurumlar söz konusu olduğunda Cumhurbaşkanlığı  makamı çok önemlidir” dedi.

Erhürman’dan TDP’ye teşekkür…

Toplumcu Demokrasi Partisi’nin açıkladığı destek kararına da teşekkür eden Erhürman, “TDP’nin destek açıklamasına çok teşekkür ediyorum. Bizim için açıklamaları çok değerliydi. TDP’nin pazarlık konusunda öyle bir niyeti yok öyle bir konuşma da olmadı. Eğer dün akşamki çağrı olmasaydı da ben seçildikten sonra zaten birlikte çalışalım çağrısı yapacaktım. Memleketteki sorunları o kadar büyüttüler ki hiçbir siyasi partinin mevcut kadroları ile tek başına çözülebilecek durumda değildir” diye konuştu.

“Biz toplumu kucaklamak derdindeyiz”

Seçim süreci başladığı andan itibaren solda birlik gibi bir kavram kullanmadıklarını söyleyen Erhürman, “Biz solda birlik gibi bir kavram kullanmadık. Onlar sağduyu ittifakı dedi. Ama şunu net görüyoruz ki mesele kimin Cumhurbaşkanı olacağı meselesi değildir. Daha önce kimin hangi partide yetiştiğine bakmadan yetişmiş ve liyakat sahibi kişileri yönetime katma yükümlülüğümüz var. O nedenle birlikte yürüyeceği sloganıyla yola çıktık. Liyakati olan tüm insanlarla birlikte yürüme taahhüdümüz var. Bu sadece solda birlik değil daha geniş bir yönetim talebidir. Daha önce merkez sağ olarak algılanmış kişilerde de bize destek vereceğini söyleyen insanlar var. Biz toplumu kucaklamak derdindeyiz. Hiç kimse kendini ötekileştirilmiş hissetmeyecek. Liyakat üzerinden çalışma arkadaşlarımızı belirleyeceğiz. Kimin hangi partide çalıştığına bakmayacağız. Solda birlik değil, halkla birlik olacağız” dedi.

Konuşmasının devamında Erhürman, “Gailesizlik ve umursamazlık var şuanda. Meclisin ve Cumhurbaşkanlığı makamlarının itibarları önemli değil. Kıbrıs Türk halkının hak ettiği yönetim biçimi bu değil. Biz bu mücadeleyi bunun için mi verdik diye soruyor insanlar. Bu çok daha geniş bir perspektiftir. Kimsenin kendini dışarda hissetmeyeceği bir perspektif olacak” diye konuştu.

Erhürman: Ben Türkiye ile kavga etmem

Türkiye ile ilişkiler noktasında da açıklamalarda bulunan Erhürman, “13 yıldır siyasetteyim. Bu dönemde ana muhalefet partisi başkanlığı ve başbakanlık yaptık. Türkiye ile ilgili ilişkilerimde kamuoyu bilgisiz değil. İlk defa siyasete giren biri değilim. Daha önce Türkiye yetkilileri ile istişarelerde bulundum ve hiç olumsuz bir şey duymadım. İlişkiler yakın diyalog içinde olunması gerekir. Doğru zeminde en iyi ilişkiler kurulmalıdır. Orda oraya değil birlikte konuşulmalıdır. Kıbrıs sorunu bağlamında da bizim konuştuğumuz modelde 2 eşit kurucu devlet var. İki bölgeli iki toplumlu kurucu devlet var. Model şudur bir anayasa olur, 3-4 konuda ortak karar verilir. Geriye kalan yetkilere göre devletler kendileri karar verir ve kendilerini yönetir. Bizim modelimiz budur. Kıbrıslı Rum liderliği şimdi yaptığı gibi İsrail, Amerika, Fransa ile istediği ittifakı yapsın ve Kıbrıslı Türklerin iradesi olmasın mı istiyoruz? Hidrokarbonlar üzerinde söz hakkımız olmamasını istiyor muyuz? İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs enerjide enterkonnekte olsun, Türkiye’yi ve bizi bypass ederek irademiz yok mu sayılsın?” diye sordu.

Konuşmasının devamında Erhürman, “Hiç gündemimizde yokken 2 hafta neden sığınak konuştuk? Hristodulidis, bizim ihtiyacımıza ve fikrimize gerek duymaksızın adada yaşayan herkes adına İsrail ve Amerika’yla ittifaka girdi. İran da açıklama yaptı dışardaki üsleri de vuracağım dedi. Biz de sığınaklar nerede dedik. Füze geldiğinde ne tarafa düşeyim diye sormaz. Hidrokarbon, enerji ve diğer konular Hristodulidis’in tek başına karar verebileceği alanlar değildir. İki eşit kurucu devlet vardır, bunlar dışındaki yetkiler devletlerin egemence yöneteceği yetkiler olacaktır. Benim Türkiye yetkilileri ile bunları konuşma fırsatım olmadı. Konuşma fırsatım olduğunda dosyam hazırdır. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ile görüşme ve dosyamdakileri anlatma ihtiyacım var. Diyalog ve diplomasiden yanayım. Ben Türkiye ile kavga etmem. Toplumumun yetişmiş insanlarına olan güvenimden dolayı bir özgüvenim var ve Türkiye ile bunları istişare edebileceğimi biliyorum. Her zaman hemfikir olunmadı ama her zaman istişare edildi. Sayın Eroğlu ve Talat döneminde istişareler hep sürdü ve sonuca varıldı. Doğru yöntem de budur. Özne olmak istişare etmemek ve kavga etmek anlamına gelmez. Bu ülkede yaşayan her bir yurttaş için de bu doğru değil midir? Ersin Tatar’ın Eşit egemen iki devlet içerisinde nasıl bir modelden bahsettiğini anlatması gerekirdi. Deniz yetki alanları, hidrokarbon, enerji kaynaklarının geleceğine Hristodulidis kendi başına karar veremez. Baf’taki, Limasol’daki haklarımdan ben vazgeçmem. Bu mücadele bunlardan vazgeçilmek için verilmedi. Bu konu sloganlar üzerinden düşünülemez. Hidrokarbon bizim çocuklarımızın, torunlarımızın hakkıdır. Ben bunlardan vazgeçmem” dedi.