-ÖZEL HABER

Havin Kılıç’ın amcası Sedat Kılıç… 
“Uçağımız Adıyaman’a gitmek için hemen hareket etmedi. Bize ambulans uçaklara öncelik verildiği söylendi. Bu da gerçekle ilk yüzleşmemizdi…”
“Adıyaman’da tek bir yanan lamba yoktu bir bilinmezliğe gittik. Yağmur yağıyordu, çok ciddi bir soğuk vardı. İnsan yok...  Geçtiğimiz yerde sağa bakıyoruz enkaz var, sola bakıyoruz enkaz var…”
“Enkazı ilk gördüğümüzde gerçeği kabullenmek zor oldu ama yüzleştik… Herkes oradaydı ama çaresizdik…”
“İlk cesetler çıkmaya başladığında bizim mi yoksa rehber grubunun mu yoksa kişi miydi? Teşhis kolay mıydı değil miydi sormayın… Mecbursunuz… Tüm çıkanlara teşhis koyma konusunda görevimizi yaptık…”
“Geride emin olmadığımız cenazeleri bıraksaydık kimsesizler mezarlığına gömülecekti… Bunu yapmak istemedik…”
“Orada 3 psikolog genç kızımız vardı ailelere psikolojik destek vermek için geldiler. Belli ki onlar da ciddi şekilde etkilendi. Doktorun yardıma muhtaç olduğu bir ortam vardı”
Sahil Özberkman’ın annesi Esra Özberkman:
“Orayla ilgili endişelerim vardı ama otobüs yolculuğuyla ilgiliydi. Böyle bir şey olacağı aklımın ucundan geçmezdi…”
“Odadan çıkmaya çalışırken binanın çatladığını hatta patladığını gördüm. Filmlerdeki gibi duvarlar uçuştu…”
“Bir anda kendimi enkazın en üstünde buldum. Benim odam birinci kattaydı”
“Hareket etmeye hiç fırsatları olmadı…”
“Bir sürü liste gösterdiler… Bir arama çalışması yapılmadı… Mümkün değil ama hepimiz ona inanmak istedik…”
“Biz güvenmek istiyoruz ama bazen bir şeylerin üstü örtülebiliyor. Bunlar olsun istemiyoruz adil bir yargılama istiyoruz” 
“Uzman olmaya gerek yok. Gözle görülür bir şekilde bina tuzla buz oldu…”
“Onlar hepimizin şampiyonu… Hep öyle de kalacaklar… Çok güzel bir yerde bir arada olduklarını hissediyorum…”