Haber: Bahar SANCAR
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Mediterranean Tours Limited v. Türkiye davasına ilişkin kararında, Kıbrıs’taki mülkiyet sorunlarında iç hukuk yolunun Taşınmaz Mal Komisyonu’nu (TMK) olduğunu belirtti. Yüksek Mahkeme Eski Başkanı Narin Ferdi Şefik, çıkan kararı Gündem Kıbrıs’tan Bahar Sancar’a değerlendirdi.
“TMK’nın paydaşları daha etkin çalışmalı”
Şefik, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından etkin iç hukuk yolu olarak gösterilmesinin önemli olduğunu söyledi. Şefik, TMK’nın hala daha işlevsel olarak çalışmasının önemine vurgu yaparak, “TMK’nın çalışmalarına destek verecek olan diğer paydaşların da daha etkin bir şekilde çalışması gerekir. Aksi takdirde TMK’nın işlevselliğinin yitirilmesine neden olabilirler” dedi.
TMK’nın paydaşlarına yönelik yapılan eleştiriler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şefik, “TMK kararları için Başsavcılık görüş verir. Başsavcılık hükümetin avukatıdır. Ancak Başsavcılığa görüş İçişleri Bakanlığı ve tapulardan bilgi gelir. İlgili dairelerden görüşler geç geliyor. Başsavcılığa bilgi veren birimlerde gecikmeler oluyor. Başsavcılık tapudan ilgili malla ve değeriyle ilgili bilgi istiyor, o raporlar gecikince de Başsavcılık Taşınmaz Mal Komisyonu’nda yapması gereken işleri zamanında yapması zorlaşıyor” ifadelerini kullandı.
Güney’de hukuk mücadelesi verilebilir mi?
Yapılan tutuklamalar ve mülkiyet konusunda Kıbrıslı Türklerin haklarını aramak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gidilip gidilemeyeceğinin sorulması üzerine ise Şefik, “AİHM’e gidebilmek için Güney’deki bütün mekanizmayı sonuna kadar kullanmak gerekir. Oradaki tüm hukuk yolları tükendikten sonra AİHM’e gitme hakkı doğar. Henüz bunu başarabilen biri olduğunu duymadım. Çünkü Rumlar bir şekilde sorunu AİHM’e gelmeden anlaşarak sonuçlandırmaya uğraşıyorlar ya da oyalarlar o sonuç gelmez. Sürekli ertelenerek süreç uzatılır. O nedenle bunu başarabilmek çok büyük bir olay olur” yanıtını verdi.
“Rumlar ceza yasasında tadilat yaptılar, neticesinde tutuklama talep ediyorlar”
Rum Yönetimi tarafından “Mülkiyet” konusu üzerinden gerçekleştirilen tutuklamalar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şefik, “Rum Yönetimi kendi siyasetlerini yürürlüğe koyabilmek için Ceza Yasası’nda gerekli gördükleri tadilatları yaptılar ve o tadilatlar neticesinde bu tutuklamaları talep ediyorlar. Tabi ki bütün bunlara karşı bir cephe oluşturup bunların yanlış olduğunu izah etmek gerekir. Oturup karşılıklı tartışmak gerekir. Bu sorunların çözümü için siyasi arenada da aktif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bunun çözümün ancak siyasi ve hukuki olarak tartışarak bulabiliriz. Tutuklama kararlarının hatalı olduğuna dair hem hukuken hem de siyaseten uğraş vermek gerekir. Çünkü Rumlar ikisini birlikte sürdürüyor. Siyasetlerine uygun yasayı tadil ediyorlar” dedi.
“Siyaset ve hukuk paralel hareket etmeli”
Şefik, yapılan tutuklamaların yanlış olduğunu vurgulamak için bir yöntem izlenmesi gerektiğinin alını çizerek, “Bir hukukçu olarak şunu diyebilirim ki, yapılan tutuklamaların doğru olmadığını anlatmak için hem siyaset hem hukuk zemininde bunu tartışmak gerekir. Siyasetin ve hukukun bu noktada paralel bir şekilde hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.