Kıbrıs’ın kuzeyinde çok hızlı değişimler yaşanıyor...
   Özellikle de iş alanında...
   Şirketlerin sahipliği veya yönetimleri genellikle dıştan gelenlere devrediliyor...
   Neden böyle?..
   Kıbrıslılar tembel, ya da bilgisiz olduklarından mı?..
   Kesinlikle değil...
   Kıbrıslılar içinde, dünyanın önde gelen şirketlerini yönetenler vardır...
   Yurt dışında iş yapan ve çok büyük paralar kazanan bildiğimiz insanların sayısı oldukça fazladır...
   Onlar buraya neden gelmiyor?..
   Birincisi devlet çarkının kötü çalışmasıdır...
   Buraya geldikten sonra basit sorunların çözümü ve formalitelerin tamamlanması için sürünmek istemiyorlar...
   Bürokratik engelleri aşabilmek için kaş ve göz oynatmayı beceremediklerinden dolayı geri çekiliyorlar...
   İkincisi bu ülkede aşırı bir kıskançlık paranoyası vardır...
   Ve en tehlikelisi de budur...
   Yurt dışına giderek ilk defa bir yemek masasında buluştuğu insanlara ‘yatırım daveti’ yapan, kart alıp, kart veren yetkili makamlardaki kişiler, kendi ülkelerindeki yatırımcılara çoğu zaman randevu dahi vermiyorlar...
   Sıkıntılı bir durumda yardımcı olmaktan kaçınıyorlar...
   Bir saatte olacak işin aylarca sonuçlanmaması karşısında kıllarını dahi oynatmıyorlar...
   Hele partili değilse zihniyet şudur:
   Bırakın sürünsün...
   Bunlar yaşadığımız acı gerçeklerdir...
   Kendinden daha başarılı olanı, daha çok çalışanı, daha çok üreteni, daha çok kazananı çekemeyen ve yok etmek için uğraşanlar vardır...
   Başka ülkelerde en üst seviyelerde, çok yüksek maaşlarla görev yapabilecek durumda olan, ancak memleket sevgisi ve aile bağları yüzünden burada kalan insanları etkisizleştirmek, ezmek veya ilerlemesini engellemek bir çeşit hastalık oldu...
   Başarılı bir insan ile gurur duymak, onu ödüllendirmek ve teşvik etmek yerine, başarısızlığa yönlendirmek için binbir oyunlar oynanabiliyor, sırasında ekonomik önlemlerle hayata küstürülmesi için uğraşlar veriliyorsa bunun adı kıskançlık paranoyasıdır...
   Kabul etmeliyiz ki; ülkemizde yönetim anlayışı ve insanlar arasındaki ilişkiler çok değişti...
   Çalışkanlık ve başarı yerine emir kulluğu, itaatkarlık meziyet oldu...
   Geldiğimiz nokta hiç de iç açıcı değildir...