Gazetelerde ‘turizmin patlamasıyla’ ilgili haberleri okuyorsunuz...
   Ayrıca, yurt dışı tanıtım faaliyetlerini de...
   KKTC Turizm Bakanı veya bakanlıktan birileri sürekli yurt dışındaki fuarlara katılıyor...
   Londra, Moskova, Berlin, Kiev, Viyana, Brüksel, Paris, İstanbul, Ukrayna...
   Fırsat olduğunda, Roma, Moldovya...
   Geçtiğimiz hafta İstanbul’un metrolarına dev panolar da asıldı...
   Ülkenin değişik yerlerinden güzel görüntüler yansıtılarak, Kuzey Kıbrıs’a davet çağrıları yapılıyor...
   Kuşkusuz tanıtım parasız olmuyor...
   Tanıtım olmadan da turist sayısını artırmak mümkün olmuyor...
   Şimdi İstanbul metrolarında seyahat ederken, Girne Limanı’yla ilgili görüntülere baktığınızı düşünün...
   Tarihi kale, yatlar, balık lokantaları, cafeler...
   Muhteşem bir görüntü karşısında güzel hayaller kurmaz mısınız?..
   Evlilik veya doğum günü kutlamasını Girne’de yapmak hiç de fena olmaz...
   Aşk itirafları veya birliktelik teklifleri için de harika bir tercih olabilir...
   Ve böylesi hayaller kurarak Girne’ye geldiniz...
   Limanda yürümeye başladınız...
   Etrafta pis bir koku...
   Gözünüz denize çevrildi...
   Hafif dalga sırasında dans edenler var...
   Ama dans edenler balıklar değil...
   Peki ne olabilir?..
   İnsan dışkıları...
   Neden böyle?..
   Limandaki kanalizasyon pompa istasyonunun elektrikleri kesik de ondan...
   Elektrikler neden kesik?..
   Birikmiş borçları ödenmediğinden...
   Borç kime ait?..
   Belediye’ye göre; Turizm Bakanlığı’na...
  Turizm Bakanlığı’na göre; belediyeye ait...
   Belediye başkanı CTP’li...
   Turizm Bakanı UBP’li...
   Halkın karşısına çıkan tüm siyasiler ‘eşitlik, hak, adalet, şeffaf yönetimden’ söz ederler...
   Mesele hizmete gelince, parti renkleri arasında kavga başlar...
   Turizm kentini insan dışkıları götürmüş, umurlarında bile değil...
   Peki, bu konuda kimin sorumlu olduğuna kim karar verecek?..
   Başbakan mı, Cumhurbaşkanı mı?..
   Meclis Başkanı mı, Sayıştay Başkanı mı?..
   Başsavcı mı, Yüksek Mahkeme Başkanı mı?..
   Demokrasilerde çare tükenmez...
   Eğer bunca zaman, bu kadar basit bir sorunu ‘yüksek makamlar’ çözememişse...
   O zaman falcı Elmaziye’ye veya astroloji profesörü Abdülaziz’e de başvurulabilir...
   İyi yönetilmeyen toplumlarda, geleceği öğrenebilmek için son çare fala inanmaktır...